Amerika yakın tarihinin en büyük terör eylemi olarak adlandırılan ve modern dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan 11 Eylül saldırılarının üzerinden 19 yıl geçti.
11 Eylül saldırıları, 4 uçak kaçırılarak ABD'nin önemli yapılarının hedef alınması ve yaklaşık 3 bin kişinin ölümüne sebep olduğu 4 ölümcül saldırıyı kapsıyor. Saldırının sorumluluğu ise El Kaide'ye yıkılmıştı.
11 Eylül 2001 günü sabah saatlerinde El Kaide örgütünün kaçırdığı ileri sürülen 4 uçaktan ikisi ABD'nin New York kentindeki Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kuleler olarak bilinen güney ve kuzey kulelerine çarparak intihar saldırısı yaptı.
Uçaklardan üçüncüsü ABD Savunma Bakanlığı karargahı Pentagon'a çarptı ve Pensilvanya'nın Pittsburgh ketindeki Yahudi Sinagogu'nu hedef alan diğer uçak ise F-16'lar tarafından Pensilvanya kırsalında düşürüldü.
Saldırılar sonrası İkiz Kulelerin yanması ve ardı ardına çöküşü tarihi bir görüntü olarak hafızalarda yerini aldı.
30 bin kişinin çalıştığı Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kulelerinde 2 bin 606 kişi, Pentagon'da 125 kişi, kaçırılan uçaklarda ise 246 kişi hayatını kaybetti. Resmi makamlar ölü sayısını, 19 saldırgan ile birlikte 2 bin 996 kişi olarak açıkladı.
ABD Müslüman Ülkelerin Güvenlik Gücü Haline Geldi!
ABD, 11 Eylül 2001 sonrası sırasıyla Bush, Barack Obama ve Donald Trump olmak üzere 3 başkan gördü. Bush döneminde bir söylem geliştirildi: 'terör tehdidi' ve bu söylem kısa sürede yerini önce 'radikal islamcı terör' ve hemen akabinde 'islamcı terör'e bıraktı. Bu üç başkan da 11 Eylül'den bugüne kadar devam eden "teröre karşı savaş" taahhüdüne öncelik verdi. Seçim kampanyalarında artık hangi İslam ülkesinin 'terör' haline getirilip hedef tahtasına konulacağı yarışına girildi.
11 Eylül saldırılarının ekranlara taşınan vahametiyle dünya 'terör' olgusuna ikna edildi. ABD başta olmak üzere tüm dünyanın "terör alarmı" zemini oldu. Havaalanlarında, ülke sınırlarında, bina girişlerinde güvenlik önlemleri artırıldı. ABD göçmen politikasını değiştirdi ve sınır dışı etme oranı hızla yükseldi.Tamamına yakını Müslümanlardan oluşan sınır dışı hamlesine zamanla İslam ülkelerinden ABD'ye girişlerde zorlaştırıldı.
Ancak aksi bir durum yaşanmaya başladı. ABD artık Afganistan'a, Pakistan'a, Irak'a, Suriye'ye, Katar'a Bahreyn'e Libya'ya ve daha bir çok Müslüman ülkesine asker yerleştirdi. Bazı ülkelere hala bitmeyen ağır savaşlar yaşatıldı. Milyonlarca insan katledildi. Ülkeler istikrarsızlığa sürüklendi. Yumuşak lokma haline getirilen ülkelerde güvenlik ABD askeri unsurlarına kaldı. Ya da aylarca eğitim verdiği ve yerel işbirliği yaptığı güvenlik güçlerine.
ABD İslam ülkelerini işgal ederken yalnız da değildi. Avrupa Birliği, Uzak Asya ülkeleri başta olmak üzere Müslüman ülkelerde ortaya konulan bu 'terör' olgusuna ikna edilmişti. Herhangi bir ülkeye yönelik saldırıda 'Koalisyonlar' kuruldu, ABD işgali meşru zemine taşınmaya çalışıldı. Amerikan askerinin girdiği yeraltı cennetleri, açlık, kıtlık, istikrarsızlık, iç savaş, kan ve gözyaşıyla anılır hale geldi.
Dünya genelinde terör korkusu altında ırkçılık arttı. İslam karşıtlığı bir reel politika haline getirildi.
Usame Bin Ladin ve Afganistan Savaşı
11 Eylül saldırılarının kuşkusuz en önemli sonuçlarından biri "terörle mücadele başlatan" ABD'nin Afganistan'a açtığı savaş oldu.
Saldırılardan kısa bir süre sonra Bush, Afgan Taliban örgütünden saldırıların arkasındaki beyni, El Kaide Lideri Usame Bin Ladin'i teslim etmesini istedi.
Afganistan'da bugün hala devam eden savaş, Taliban'ın Ladin'den vazgeçmemesi ve "misafir" olduğu gerekçesiyle iade etmemesi sonrası başladı.
ABD 7 Ekim 2001'de Afganistan'daki Taliban'a ve Usame Bin Ladin'in ağını yok etmeye yönelik Kuzey İttifakı destekli bir operasyon başlatarak Afganistan'ı bombalamaya başladı. Binlerce insan katledildi. İstikrarsızlığa sürüklenen ülkede hala savaş ederken Amerika'da yüzlerce askerini kaybetti. Engin Afgan sağları, Amerika'ya bataklık oldu.
Öte yandan El Kaide'nin kurucusu ve lideri Usame Bin Ladin'in, savaşın başlamasından tam 10 yıl sonra, 2 Mayıs 2011 tarihinde ABD kuvvetlerinin düzenlediği bir harekat ile gizlendiği Pakistan'ın Abbotabad kentine düzenlenen operasyonla yakalandığı ve daha sonra öldürüldüğü bildirildi.
El Kaide'nin liderliğini bugün Ladin'in yardımcılarından biri olan Eyman El Zevahiri sürdürüyor.
Lideri Usame Bin Ladin'in öldürülmesi sonrası El Kaide'nin nispeten eski gücünü kaybettiği düşünülüyor. Ancak El Kaide örgütü hala varlığını sürdürüyor ve zaman zaman saldırılarına devam ediyor.
ABD, "terörizmle mücadele" gerekçesiyle girdiği Afganistan'dan henüz çıkmış değil.
8 Eylül 2019'da Taliban, ABD Başkanı Trump'ın barış görüşmelerini durdurduğunu duyurduğu açıklamasına tehditle karşılık verdi.
Barış süreci kapsamında ABD'nin 'prensipte anlaşılması' durumunda yıl sonuna kadar 14 bin askerinden 5 binini çekmesi, gelecek 16 ay içerisinde de kademeli olarak ABD askerlerinin büyük kısmının çekilmesini öngörülüyordu.
Taliban ise buna karşılık olarak El Kaide ile tamamen bağını koparacak, Afganistan topraklarının silahlı gruplarca ABD ve müttefiklerine karşı kullanılmasını engelleyecek ve Afgan hükümetiyle masaya oturacaktı. Bu şu demekti; Afganistan'da sahada bozguna uğrayan ABD istediğini almak için bu işi masada bitirmek istiyordu.
11 Eylül'e 'Terör' Adı Verildi; Saldırı Sonrası Dünya 'Terör Yumağına' Çevrildi
Bin Ladin sonrası El Kaide'den IŞİD ve El Nusra gibi bağlantılı örgütler ortaya çıktı. Bu örgütlerin saldırıları sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmadı, Avrupa'daki istikrarsızlık ve saldırılarda bu örgütlere yıkıldı. Yine aynı şekilde Afrika'da Boko Haram El Şebab gibi örgütler Nijerya ve Somali gibi Müslüman ülkelerde başgösterdi. Bu örgütler, yerel örgütleri tetikledi. Yemen'de Husilerle, Irak'ta ise Haşdi Şabi ile savaşlara girildi.
11 Eylül sonrası, Afganistan'da ağır kayıplar veren ABD bu durumun da önüne geçmeye çalışırken dahil olduğu ülkelerdeki savaşlara artık yerel örgütler aracılığıyla yön verebiliyor.