Dr. Abbas, Çin'in Müslüman Uygur halkına karşı uyguladığı zulüm ve vahşetin simgelerinden bir haline geldi. Her şey 2018'de, CFU İcra Direktörü Abbas ve eşi Abdulhakim İdris'in, katıldıkları bir panelde Çin rejiminin soykırım politikalarını eleştirmesiyle başladı. Panelden yalnızca altı gün sonra Dr. Gulshan Abbas Çin tarafından önce asılsız suçlamalarla gözaltına alındı, ardından da hapsedildi. Çin rejimi bugüne kadar uluslararası toplumdan gelen tüm çağrılara rağmen Dr. Abbas'ı serbest bırakmadı. Dr. Abbas'ın kızı Ziba Murat konuya ilişkin yaptığı açıklamada, 'Sevdiklerimizin hak ettiği insanlık onuru için yıllarca verdiğimiz mücadeleyle acımız katlandı. Annemin durumu buzdağının sadece görünen kısmı. Milyonlarca kişi de benzer şekilde acı çekiyor. Annem eve gelmeli, aileler yeniden bir araya gelmeli. Anneme sarılana kadar mücadeleye devam edeceğiz' dedi. Kongre Uygur Grubu Eşbaşkanı olan ABD Temsilciler Meclisi üyesi Tom Suozzi ise haksız yere gözaltına alınan tüm Uygur'ların serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Uluslararası Uygur Akademisi Başkanı ve CFU Kıdemli Danışmanı Dr. Rishat Abbas, sadece kardeşi Dr. Gulshan Abbas'ın değil, binlerce Müslüman Uygur'un, Çin'in acımasız politikalarının kurbanı olduğunu vurguladı. Rishat Abbas, 'Kız kardeşim bu soykırımın masum bir kurbanı. Uygur'ların haklarını elde etmeleri için yürüttüğümüz sivil toplum faaliyetlerine misilleme olarak Çin rejimi tarafından kaçırıldı' dedi. CFU İcra Direktörü Rushan Abbas, uluslararası topluma seslenerek, 'Özgür bir dünyanın tesisi için, Çin'in uyguladığı soykırımın önüne geçmeliyiz' ifadelerini kullandı.
Ağustos ayında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından yayınlanan rapor, Çin zulmünü bir kez daha gözler önüne serdi. Rapor, Çin'in Uygur'ların özgürlüklerini keyfî olarak sınırladığını vurguladı. Raporu hazırlayan araştırmacılar, "insanlığa karşı suç" düzeyine varabilecek işkence vakaları için güvenilir kanıtlar bulunduğunun altını çizdi.
