Kurultay bildirisinde hükümete ve kamuoyuna çağrı yapılarak, Müslüman Uygur Türklerinin Çin'le mücadelesine destek olunması istendi.
Dünya Uygur Kurultayı, Türkiye'deki Doğu Türkistanlıların protesto eylemlerine destek veren bir bildiri yayımladı. Bildiride, Türkiye'deki Doğu Türkistanlıların, Çin'in toplama kamplarında esir edilen aileleri için mücadele verdiği aile nöbetlerine dikkat çekildi. Bildiride ayrıca, Türk hükümetine ve kamuoyuna Doğu Türkistan mücadelesine destek çağrısında bulunuldu.
Çin'in İnsanlık Dışı Uygulamaları Ayyuka Çıktı
'Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamuoyuna saygıyla duyurulur' şeklinde başlayan bildiride, 'Komünist Çin Devleti, Doğu Türkistan'da yürütmekte olduğu sistematik sindirme politikalarının bir tezahürü olarak 2017'den bu yana çok sayıda Nazi tarzı toplama kampı inşa etti. Çin yönetimi, bu kamplarda Uygur ve Kazak gibi Türk halklarını aşırılıktan arındırma kisvesi altında beyin yıkama amacıyla profesör, doktor, öğretmen, memur, sanatçı, yazar, iş insanı, esnaf, tüccar, çiftçi, genç, yaşlı, erkek ve kadın gözetmeksizin 3 milyondan fazla insanı kamplara kapattı. Çin'in bu vahşet kamplarında işkence, köleleştirme, hapis, tecavüz, zorla kısırlaştırma, zorla kaybettirme, zorla çalıştırma da dahil olmak üzere insanlık dışı uygulamaları ayyuka çıkmış durumdadır' ifadelerine yer verildi.
Türkiye'deki Doğu Türkistanlıların protesto eylemlerine destek verilen bildiride 'Türkiye vatandaşı olan yakınlarının da aralarında bulunduğu kamplara kapatılmış, hapsedilmiş ve hiçbir haber alınamayan aile üyeleri ve akrabalarının akıbetini öğrenmek amacıyla Çin Büyükelçiliklerine başvuruda bulunan veya başvuruları kabul edilmeyen, kabul edilse bile herhangi bir cevap alamayan çoğu üniversite öğrencisi bir grup 2020'nin başından beri aralıklarla protesto gösterisi yaparak Çin devletine taleplerini iletmek ve kampları kamuoyuna ifşa etmek istemişlerdir. Bu çabalar da sonuç vermeyince Aralık 2020'den başlayıp İstanbul Çin Konsolosluğu önünde sürekli olarak, 'ailem nerede' pankartlarıyla sessiz protesto yapmaya başlamıştır. Yaklaşık bir ay devam eden bu durum karşısında İstanbul Valiliği aracılığıyla dilekçelerinin kabul edileceği bildirilmiş ve dağılmaları istenmiştir. Bunun sonucunda 27 Ocak 2021'de haber alınamayan 5 bin civarında kişinin dosyası hazırlanıp Çin Konsolosluğu'na getirilmiş bu sefer konsolosluk yetkilileri dilekçe ve dosyaları kabul etmemiştir' denildi.
Aile Nöbetinde Kardeşlerimiz Tartaklandı
'Artık aile nöbeti millet nöbetine dönüşmüş mağdur yakınlarının sayısı giderek çoğalmıştır' denilen bildiride, 'Polisin izin vermemesi sonucu konsolosluk önüne dahi gidemeyen kardeşlerimizden bir grup Ankara'daki Çin Büyükelçiliği önünde aile nöbeti tutmaya başlamıştır. En masum bir talep olan 'ailem nerede' isteği 9 Şubat 2021'de Türk polisinin şanına yakışmayan hiç de hoş olmayan kaba davranışlarla kardeşlerimiz tartaklanmış, 4 kardeşimiz polis arabasında dört saat, bir saat karakolda tutulmuştur. Elbette bazı güvenlik mensuplarının ferdi hareketleri Türk polisine temsil edemez. 10-11 Şubat günleri kamp mağdurları kardeşlerimiz konakladığı mekanlar polis tarafından gözetim altına alınıp serbest hareket etmelerine izin verilmemiştir. Her demokratik ülkede yapılabilecek bunun gibi en masum gösteri hakkının demokratik, hukuk devleti olan Türkiye'de de yapılamaması bizi üzmüştür. Ayrıca 12 Şubat'ta İstanbul ile Kayseri'de 'aile nöbeti' tutan kardeşlerimizi Türk polisinin zorla dağıtması Uygurlar arasında üzüntü meydana getirmiştir' değerlendirmesinde bulunuldu.
Üzüntü ve Kaygı Duymaktayız
Komünist Çin tarafından asılsız suçlamalarla mahkûm edilen Doğu Türkistanlıların endişelerinin her geçen gün arttığı ifade edilen bildiride, 'Hal böyle iken son zamanlarda gündemde olan Türkiye -Çin arasında Suçluların İadesi Antlaşması, Doğu Türkistanlıları yeterince tedirgin etmiş durumdadır. Bunun üstüne bu tür tatsız olayların meydana gelmesinden üzüntü ve endişe duymaktayız. Temennimiz kardeş Türk halkı, devleti ve hükümetinin artık bütün dünya tarafından bilinen soykırıma sükût kılmayacağı yönündedir. Her daim zalimin karşısında ve mazlumun yanında yer alan kardeşlerimizin Uygurlar konusunda da aynı tutumu sergileyeceğini umut ediyoruz' ifadelerine yer verildi.