Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Parlamentosu'nda gerçekleştirilen Ulusal Meclis ve Senato ortak oturumunda konuşuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
- Türkiye'deki 83 milyon kardeşinizin Türkiye Büyük Millet Meclisinde milli iradeyi temsil eden tüm milletvekillerimizin selamlarını iletmek istiyorum. Biz burada Pakistan'da kendimizi asla yabancı ülkede görmüyoruz Şu anda biz kendi evimizdeyiz ve kendi evimizde sizlerle bir aradayız. Asya'nın en önemli buluşma noktalarından birinde İslam dünyasının mümbit coğrafyasında kendimizi evimizde hissediyoruz. Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşlik bağları dünyada pek az ülkeye ve millete nasıl olur. Bugün gıpta ile bakılan Türkiye-Pakistan kardeşliği tarihin güçlendirdiği, tarihi olayların pekiştirdiği hakiki bir kardeşliktir.
- 1915 senesinde Türk askeri şanlı bir direnişle Çanakkale Boğazı'nı savunurken cepheden 6 bin kilometre uzaklıkta bu topraklarda yapılan miting tarihin unutulmaz sayfalarına kaydolmuştur. Lahor Meydanı'nda gerçekleşen bu tarihi mitingin teması Çanakkale'ydi. Mitingi tertipleyenler Çanakkale'de çarpışan Türk milletine yardım ve gönüllü toplamayı amaçlıyordu. O gün Lahor Meydanı Müslümanlar tarafından hıncahınç doldurulmuştu. Biz ölüm kalım mücadelesi verirken bu coğrafyadaki kardeşlerimiz de dönemin sömürgecilerinin baskısı altındaydı. Bütün sıkıntılara ve tehditlere rağmen meydanda açılan sergilerde Çanakkale için çok büyük yardım toplandı. Pakistanlı kadınlar kollarındaki bilezikleri, kulaklarındaki küpeleri, Pakistanlı babalar dar günler için bir köşeye ayırdıkları paraları verdiler. Değerli kardeşlerim, biz sizi sevmeyeceğiz, size muhabbet beslemeyeceğiz de kimi seveceğiz, kime muhabbet besleyeceğiz?
- Pakistan halkının, Kurtuluş Savaşımız sırasında ekmeğinden artırarak gönderdiği yardımları hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. İşte şimdi de bizim için Keşmir odur, o olacaktır. Dün Çanakkale, bugün Keşmir, hiçbir farkı yok. Kardeşlerinin İstiklal Mücadelesi'ne katılarak canlarını feda eden Şevket Ali kardeşleri, Çavduri'leri unutmadık, asla unutmayacağız. Haydarabad'dan İslamabad'a kadar tüm kardeşlerimizin Türkiye için, Türkiye'nin istiklali ve istikbali için seccadelerine kapanıp dua etmelerini unutmadık, unutmayacağız. Her türlü baskıya tehdide yokluğa rağmen Türk milletini yalnız bırakmayan vefa abidesi kardeşlerimizi unutmayacağız. Pakistan'la aramızdaki ezeli kardeşliği inşallah ebediyen muhafaza edeceğiz. Çünkü bizim kardeşliğimiz kan bağından değil gönül bağından geliyor. Bizim dostluğumuz menfaatten değil muhabbetten geliyor.
- Lafa gelince demokrasi ve insan haklarını kimseye bırakmayanlar, teröristleri kurtarmak için seferber olurken Pakistan, haklı mücadelesinde dimdik Türkiye'nin yanında yer aldı. Keza Elazığ, Malatya depreminin ardından devlet ricalinden, sokaktaki vatandaşa kadar tüm Pakistan'dan dayanışma mesajları aldık. Buradan bir kez daha tasasında ve sevincinde Türkiye'nin yanında olan Pakistanlı kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim, aramızdaki dayanışmayı daim ve kaim eylesin diyorum.
- Geçmişte olduğu gibi gelecekte de daima Pakistan'ın yanında yer almayı sürdüreceğiz. Bu çerçevede güncel bir konu olan Mali Eylem Görev Gücü Toplantıları'nda siyasi baskı altına alınmak istenen Pakistan'a destek vereceğimizi de özellikle ifade etmek istiyorum.
35 yıldır bölücü terörle mücadele eden DEAŞ'tan, PKK ve FETÖ'süne kadar dünyanın en vahşi örgütlerinin hedefinde olan bir ülke olarak, Pakistan'ın karşılaştığı zorlukları gayet iyi anlıyoruz. Terörle mücadelesinde Pakistan'ı desteklemeyi sürdüreceğiz.
- Kısa vadeli çıkarlar, günlük hesaplar bizim ebedi ve ezeli kardeşliğimizin önüne geçemez. Mezhep, meşrep, kabile, dil farklılıkları, bizim cihanşümul kardeşliğimizin üstüne çıkamaz. Hiçbir sınır, hiçbir mesafe, mümin gönüllüler arasında hudut çizemez. Dünyanın neresinde olursa olsun, Müslüman kardeşimizin derdiyle dertlenmek, zulme uğruyorsa onun yanında durmak bizim görevimizdir. Çünkü bizim inancımızda kimden gelirse gelsin zulme rıza zulümdür. Türkiye olarak, bu anlayışla ümmetin arasındaki ayrılıkları gidermek, anlaşmazlıklara çözüm bulmak, Filistin, Kıbrıs ve Keşmir başta olmak üzere haklı davalarımızda sahip çıkmak için gayret gösteriyoruz.
- İdlib'le ilgili son günlerde attığımız adımların gayesi de 4 milyon mazlumun, rejimin varil bombaları altında can vermesinin önüne geçmektir. Libya'dan Yemen'e kadar çatışmaların olduğu her yerde Türkiye'nin öncelikli hedefi, kanı, yıkımı, zulmü ve gözyaşını durdurmaktır.
- İlk kıblemiz Kudüsü Şerif'e yönelik İsrail saldırıları karşısında onurlu ve kararlı bir duruş sergiledik. Özellikle son zamanda malum gerek Sayın Trump ve Netanyahu arasındaki Kudüs'le ilgili atılan adımda Ortadoğu'da 'son asrın, yüzyılın barış planı' diye yutturulan plan, bir barış planı değil, bir işgal projesidir.
- Keşmirli kardeşlerimizin on yıllardır çektiği sıkıntıların son dönemde atılan tek taraflı adımlarla daha da ağırlaştığını görüyoruz. Mevcut durumu kötüleştiren, Keşmirlilerin özgürlüklerini ve kazanılmış haklarını elinden alan bir tutumun kimseye faydası yoktur. Keşmir sorunu, çatışma veya baskıyla değil, ancak adalet ve hakkaniyet temelinde çözülebilir. Böyle bir çözüm tüm tarafların menfaatlerine hizmet edecektir. Türkiye, Keşmir meselesinde adaletin, barışın, diyalog yoluyla çözümün yanında yer almayı sürdürecektir.