Muslim Port Haber Merkezi
Sınırı geçmeye çalışırken kıyafetleri soyulup Türkiye topraklarına doğru bir gece vakti itilen mazlum göçmenlerden 19'u çok ağır şekilde donarak Yunanistan sınır noktasında hayatını kaybetti. Son dönemde sınırsız şiddet ile mültecilere sert müdahale eylemleri ile bilinen Yunanistan Yönetimi, son yaptığı katliamla kirli seceresine bir yenisini daha ekledi.
USSAP Başkanı ve Müslim Port yazarı Sosyolog İsmail Mansur Özdemir konuya ilişkin değerlendirmesinde, Yunan Sınır Katliamına yönelik suç duyurusu ilanı çağrısı yaptı. Özdemir: 'Sınırı geçmeye çalışırken kıyafetleri soyulup Türkiye topraklarına doğru bir gece vakti itilen mazlum göçmenlerden 19'u çok ağır şekilde donarak hayatını kaybetti. En son ABD Kabil'den kaçarken uçakların uçuş takımlarına gizlenmiş ve uçak kalkınca birer birer düşen insanları gözyaşı içinde izlemiştik. Dün kamuoyuna düşen görüntülerde bu acımasız sürecin, tutarsızlığın ve namussuzluğu adeta bir göstergesi gibi.'
Yunanistan'ın insanlık suçu işlediğine değinen Özdemir: 'Bu gerçekle tüm boyutları ile Batının yüzleşmesi gerekiyor. Bu katliamın bir sessiz ölüm olarak kalmaması ve bir küresel çığlığa dönüşmesi gerekiyor. Bu sebeple insanoğlunun onur ve haysiyetini korumak amacıyla tüm kaynak, imkan, aygıt, kurum, kuruluşlarının harekete geçmesi gerekiyor. Belli belirsiz infiael ve katliamlar için insanlığın başının etini yiyen diasporalar için olmadık işler yapan Uluslararası Mahkemelerin kapısının zorlanması gerekiyor. 'Yunan Sınır Katliamı' olarak tanımlanarak ilgili tüm kurumların harekete geçmesi gerekiyor. Dünyanın dört bir yanında gıda yardımı için çaba sarf eden kuruluşların ortalığı ayağa kaldırması gerekiyor. İnsan hakları kuruluşlarının, icra ettikleri vazifenin gereği olarak Uluslararası Mahkemelere suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Ülkemiz mahkemeleri Uluslararası davalar konusundaki başvuruları alma yetkisine sahipler. Adalet Bakanlığı iznine tabi bu küresel hukuk müdafaasının çok büyük bir tarihsel anlamının olduğunu düşünüyorum. Propaganda ve medya boyutunun ihmal edilmemesi gereken suç duyuruları küresel sistemin bu derin tutarsızlığını yüzüne vurmak açısından çok değerlidir. Bu sebeple öncelikle mensubu olduğum, emek verdiğim kuruluşlardan başlayarak tüm kuruluşlara açık çağrı yapıyorum. Yunan Sınır Katliamı olarak tanımlanacak bu büyük devlet suçu ile ilgili suç duyurusunda bulunun ve tüm dünyayı bu dramdan haberdar ediniz." ifadelerini kullandı.
Mülteci Hakları Derneği'nden Süleyman Kurt sosyal medyadan benzer çağrıda bulundu: 'Yunanistan devleti hakkında uluslararası mahkemelerde davalar açacağız. Mazlum insanları hem soymuş, hem her şeyini çalıp soğukta ölüme terk etmişler. Yunan Polisi hem zalim hem hırsız hem soysuz. Raporumuzu en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacağız.' dedi.
Milletlerarası Diplomasi Merkezi MİD Genel Koordinatörü Dr. Celaleddin Duran ise; ' Yunanistan sınırında yaşanan katliamın kabul edilebilmesi mümkün değil. Küresel sistemin bir büyük ayıbı karşısında ülkemiz başta İslam dünyasının güçlü, muhkem bir tutum içerisinde hareket etmesi gerekir. Bu büyük ayıp Küreselcilerin var ettiği bir maliyet olarak yüzlerine savurup atılmalıdır. Bu fotoğraf karşısında siyaset, diplomasi, sivil toplum bir patlama yaşamalıydı. Demek ki büyük bir erime ve yok oluş içerisindeyiz. Maslahatlar ve gündelik rutinlerimiz ilkelerimize galip gelmiştir. Batıyı mahkûm edecek bir diriliş, cihat ve şuur kalmamıştır."
Uluslararası Hak İhlalleri Merkezi ise yaptığı resmi basın duyurusunda konu ile ilgili şunları ifade etti.
UHİM: 'İnsan hakları evrenseldir."
Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır. (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi Madde:3). Herkes zülüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir. (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi Madde:14
İnsan olmaktan doğan şeref ve değeri korumak, bilinen bütün yönetim sistemlerinin ve günümüz demokrasilerinin en önemli amacıdır. Bununla beraber dünyamızı etkili bir şekilde yönlendirip konsolide eden hakim güç ve görece değerler açısından bu durumun geçerliliği açıkça tartışmalı hale getirilmiştir.
Öyle ki insanî hukuk, sadece istatistiklere konu olabilen veriler haline dönüştürülmüş ve tüm unsurlarıyla insan ve insanlık, hedef tahtasına konularak yok sayılabilecek bir pozisyona indirgenmiştir.
Bu duruma sayısız örnek verilebilir, ancak sığınmacı ve mültecilerin sınırlarda, açık denizlerde karşılaştıkları muameleler; hiç bir canlının maruz kalmaması gereken türden örnekler olarak, insanlık tarihinin karanlık bir köşesinde unutulmak üzere yerini şimdiden almış durumdadır.
Kaynaklarına el konularak, zenginlikleri tarumar edilerek, çıkarılan suni savaşlar ve körüklenen etnisiteye dayalı politikalar sebebiyle ülkeleri, hayatları, gelecekleri yerle bir edilen insanların, göç yollarında her türlü yoksunluk içerisinde hayatlarını kaybetmeleri, bütün insanlık alemi için yüz kızartıcı değil, utançtan baş eğdirici olmalıdır.
Akdeniz ve Ege denizleri, bu müstemlekeci ve sömürgeci güçler eliyle birer mülteci mezarlığı haline gelmiştir. Denizlerden fışkıran kadın, erkek ve çocuk bedenleri bu kör ve sağır duvarlara hiç etki edemediği gibi, insanlığın maşeri vicdanını da harekete geçirmekten oldukça uzaktır.
Küresel güçlerin İsrail ile birlikte iki şımarık çocuğundan biri olan Yunanistan'ın mülteci ve sığınmacılar ile ilgili insanlık dışı uygulamaları hep toleransla karşılandı, hatta teşvik edildi. Adalarda kurulmuş izole sığınmacı kampları, Nazi zulmünü hatırlatan ölüm kamplarına dönüştürüldüğünde görmezden gelindi. Sınırlarda insanlar taammüden hedef alınarak kurşun yağmuruna tutuldu ve ateşe verildi, ses çıkarılmadı. Denizlerde masum yavruların feryatları, biçare annelerin hıçkırıkları, birbirini yok eden dalgaların köpükleri gibi yitip gitti.
Şimdi de Yunanistan'ın, sınır kapısından elbiselerini soyarak geri ittiği mültecilerden oniki tanesi donarak hayatını kaybetti. Tüm dünya ve insanlık ailesi sessizce seyrediyor.
Aslında donan, her türlü gelişmişliğiyle algılarımızı körelten hegemonik aklın, küresel sessizliğidir.
Yok oluşunu izlediğimiz insanlarla birlikte yok olan, hukuktur!
Dalgalarda yok olan, birer üyesi olduğumuz insanlığın ta kendisidir!
BASIN BİLDİRİSİ / 03 Şubat Perşembe
Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi