Okuyup öğrendiklerimi düşünerek Kore üzerine odaklanmaya başladım. ‘Tarihten gelen bağımızı da göz önünde bulundurarak neler yapabilirim?’ diye düşünüyor ve hayaller kuruyordum. Hayallerimi anlattığım hafızlık hocam da bana sürekli ‘Sen yapabilirsin, sana güveniyorum!’ diyerek bana destek oluyordu. Çevremden gördüğüm destekle, o süreçte Kore’de İslâm gibi başlıklarla birçok araştırma yapmış ve sonucunda Kore’de İslâmiyetin, Türk askerlerinin vesilesiyle yayılmaya başladığını öğrenmiştim. Yedinci tugayın İmamı Muhterem Zübeyir Koç‘un gayretleri bende çok büyük etkiler uyandırmıştı. Artık önümü biraz daha rahat görebiliyor ve dedelerimizin izinden giderek neler yapabileceğimi az da olsa kestirebiliyordum. Artık harekete geçme vakti gelmişti.
İlk zamanlar Kore İslâm Birliği adında bir sayfa vardı, ben onlarla
Kore’ye ilk seyahatimde 11 il gezmiş ve birçok İslâm Merkezi’ni ziyaret ederek onlarca Müslüman kardeşimizle tanışma fırsatı yakalamıştım. O dönemde Japonya İslâm Merkezi başkanı Salih Samarrai‘nin tavsiye ve referansıyla Kore Baş Müftüsü Abdulvahhab Zahid ile tanışma şerefine nail oldum. Kendisi henüz 18 yaşını bile bitirmemiş birinin yaptığı bunca çalışma karşısında hayrete düşmüştü. Kore’de kalıp birlikte çalışmamız için teklifte bulundu. Ben Kore’ye kadar gelmiştim ama Kore’de yaşayacak ve tamamen kendimi adayacak cesaretim yoktu. Her şeyden önce ailem, evim, ülkem ve en büyük sıkıntı ise işin maddi boyutu idi. Müftü, birlikte çalışmamızı istemişti istemesine ama onun da bu işi karşılayacak maddi gücü yoktu. İşin bir diğer boyutu da ilk seyahatimde bırakın Koreceyi, İngilizceyi dahi bilmiyordum. Süreçte ne olduysa yol arkadaşımın tercümanlığı sayesinde oldu.
Yeni İhtida Hikayeleri
, ‘artık bitmiştir bu Kore hayali İnşaAllah’ demişti. Oysaki hikaye yeni başlıyordu.
“Bu Çocuk Çok Geçmeden Müslüman Olur”
16 yaşında Müslüman olmuş lise öğrencisi Abdullah adında bir kardeşimiz vardı. Bu kardeşimiz bizden öğrendikten sonra, çok sık kullandığı bazı İslâmi terimleri sınıf arkadaşlarına da öğretmiş, ‘Allahu Ekber, İnşaAllah, MaşaAllah’ diyerek konuştuklarını bana söyledikten sonra ben de onlardan birisini benimle tanıştırmasını ve birlikte bir yerlere gezi için bir program yapmasını istedim. Bir hafta sonu buluşup akşama kadar gezdik, kendisine İslâm’dan hiç bahsetmedim lakin ama çocuğun laf aralarında Abdullah’a dönerek ‘bu çocuk çok geçmeden Müslüman olur’, bak gör dedim.
O günün akşamında camiye geldik. ‘Benim babam Hristiyan olarak vefat etti, babam cehenneme mi gitti?’ diye sordu. İlginç gelmişti, gün içerisinde gayet esprili ve matrak olan bu çocuk, şimdi ciddi sorular sormaya başlamıştı. Kafasındaki soruları itinayla tek tek cevapladık. O akşam ben caminin misafirhanesinde kalıyordum, ertesi gün kapıyı birileri çaldı ve gelen Abdullah’tı.
-Abi Müftü seni çağırıyor, birisi Müslüman olacak kayıt yapman lazım dedi. Toparlanıp aşağı indim, bir de baktım ki dünkü çocuk müftünün önünde oturmuş Kur’an’dan ayetleri Korece meali ile okuyordu.
-Şaşkınlıkla, sen ne yapıyorsun burada dedim.
-Abi ben Müslüman olmaya geldim, dedi.
İşte o an benim için bambaşkaydı. Sadece bir gün vakit geçirmiş, birazcık ilgilenmiştik ve o Allah’ın izniyle İslâm’a ısınmıştı. Güzel yüzlü Kardeşimin adının Yusuf olması için müftüye rica ettim. Böylece Yusuf’un İslâm serüveninde biz de bir vesile olarak yerimizi almış olduk. Yusuf gibi milyonlarcası davet bekliyorken benim için artık geri dönüşü olmaması gereken kendi serüvenim de hızla yol alıyordu.
Başarının Sırrı
Bu arada Kore’deki yabancı Müslüman arkadaşlarımın destekleriyle İngilizceyi öğrendim. Böylelikle İslâm Merkezi’nde bulunan yabancı Müslüman kardeşlerle iletişimim güçlendi, zamanla yeni dostlar edindim ve onların da destekleriyle üniversiteye başladım. Şimdi 1 yılımı tamamlamış bulunuyorum. Korece dil programım ise önümüzdeki dönem nihayete eriyor. Elhamdulillah, böylelikle burada daha faydalı hale geleceğim. Hemen hemen her gün İslâm Merkezimize ziyaretçilerimiz geliyor. Bir yandan bu yeni gelen ziyaretçilere İslâm’ı anlatırken bir yandan da yeni gelerek Müslüman olanlara dini eğitim veriyoruz.
Rabbimize hamdolsun kısa sürede birçok Koreli kardeşimizin namaz kılmasına ve Kur’an okumayı öğrenmelerine vesile olduk. Hatta bir kardeşimizi geçen yıl Aralık ayında Türkiye’ye İslâmi ilimler öğrenmesi için gönderdik. Hafta sonları çocuklar için Kur’an ve Dini Bilgiler kursumuz oluyor. Şimdilik 10 öğrencimiz var. Kısa sürede birçok hayırlı işlere vesile olmak nasip oldu. Peki bunca güzellik nasıl mı başarıya ulaştı? Bence cevap basit:
-Samimi bir niyet ve yola koyulmak-
Kaynak: bi'dünyahaber / Hakan Emin Öztürk