Muslim Port Haber Merkezi
Yeni yıla protesto ve şiddet olaylarının gölgesinde giren Kazakistan'da hayat normale dönmeye başladı. Kazakistan'da bulunan gazeteci Fethullah Halaç ülkedeki son gelişmeleri Muslim Port'a değerlendirdi. Orta Asya ülkesindeki son gelişmleri aktaran Halaç şunları kaleme aldı:
Yılbaşı öncesi akaryakıt fiyatları başta olmak üzere ülkedeki hayat pahalılığının protesto edilmesiyle başlayan ve 5 Ocak gecesi ülke genelinde büyük çaplı yürüyüşlerin gerçekleştiği, akabinde anarşist eylemlere dönüşen süreç yavaş yavaş normale dönmeye başlıyor.
5 Ocak Çarşamba gecesi gösterilerin şiddetlenmesiyle ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmişti. Cumhurbaşkanı Kasım Jomart Tokayev liderliğinde yürütülen süreç kapsamında mevcut hükümet istifa etmiş geçiş kabinesi oluşturulmuştu. Sosyal medya araçlarına özellikle Almatı şehrinden üzücü görüntüler düşmeye başlamasıyla Kazakistan dünyanın gündemine oturmuş oldu.
Yaşanan gelişmelerin ardından bugün itibariyle normalleşme adımları atılmaya ve hissedilmeye başlandı.
Kısaca yaşananlar:
- 10 Ocak 2022 günü yani bugün Milli Yas Günü ilan edildi.
- İnternet erişimi hala kısıtlı. Sadece sabahları birkaç saatliğine erişim sağlanabiliyor.
- Olayların başlamasının sebebi olarak görülen LPG fiyatları ülke genelinde %100 düzeyinde indirim gördü. (0,11$ düzeyinde şuan mevcut fiyatlar) Benzin ve motorine de indirim bekleniyor. Bazı bölgelerde istasyonlarda akaryakıt satılamadığı yönünde haberler oldu ama şuan böyle bir durum yok. Mevcut indirimli fiyatlar Cumhurbaşkanı kararıyla 180 gün boyunca korunacak, zam görmeyecek.
- Dolar/Tenge kurunda olumsuz bir hareket olmadı. Aksine dolar aşağı yönlü seyretti.
- Geciken maaş ödemeleri bugün yatırılmaya başlandı.
- Temel gıda ürünlerine fahiş fiyat artışı yapılmasına karşı ciddi önlemler var. Enflasyonun önlenmesine yönelik yaptırımlar alındı. Halihazırda çarşı pazar fiyatlarında ciddi bir oynama olmadı.
- Yaşanan olayların maliyetinin yaklaşık 212 milyon dolar civarında olduğu bildirildi.
- Binlerce provokatörün tutuklandığı ve yüzlerce yaralının hastaneye kaldırıldığı bilgisi var. Bu sayılar Almatı, Çimkent başta olmak üzere birkaç şehri kapsıyor.
- Cumhurbaşkanı Tokayev kamusal alanlara zarar verenleri, yağma olaylarına karışanları açıkça terörist olarak ilan etti ve uyarı yapılmaksızın vur emri verdiğini ifade etti. TV haberlerinde ekranlarda namaz kılan eylemcilerin görüntüleri yayınlandı. Halk arkasında ve resmi kaynaklarda eylemleri anarşiye çevirenlerin dışarıdan gelen/getirilen selefi, radikal İslamcı gruplar olduğu söylendi/söylenmeye devam ediyor. Uzun sakallı ve şalvarlı insanlar potansiyel tehdit şu anda.
- OHAL devam ediyor. Şehir giriş çıkışlarına zırhlı araçların da bulunduğu kontrol noktaları kuruldu.
- Cumhurbaşkanı Tokayev yarın mecliste konuşma yapacak. Ayrıca ulusa sesleniş yayınlamış olacak.
- Yaşanan gelişmelerden dolayı ülkeye giriş çıkışlar kapatılmıştı. Bazı uçuşlar yeniden başlıyor. Eğitimde de ders ve sınav tarihleri ertelenmişti. Mobil iletişim engellendiği ve internet tamamen kapatıldığı için bankalar çalışamaz oldu. Nakit para sıkıntısı yaşandı. Son birkaç gündür bu problem de çözüldü. Devlet radyo, tv, gazete dışında SMS yoluyla bilgilendirme yapmaya devam ediyor.
---
En çok konuşulan konulardan biri Nazarbayev'in ülkeyi terk ettiği ya da öldüğü yönündeki söylentiler. Resmi kaynaklara göre Nazarbayev Kazakistan'da, Tokayev ile sürekli irtibat halinde.
*Nazarbayev'in şu şartlarda ülkeyi terk etmesi için önemli bir neden görülmüyor. Burada kendisine tehdit oluşturan bir güç görünürde yok. Yalnız burada önemli bir nokta var; o da, yıllardan beri Nazarbayev'in sağ kolu olarak bilinen ve son olarak Milli Güvenlik Komitesi Başkanı Kerim Mesimov'un olayların başladığı günün ertesinde görevinden azledilerek vatana ihanet suçundan tutuklanması. Mesimov 90'lı yıllardan bu yana Nazarbayev'in ekibinde yer alıyordu. Ülke tarihinin en uzun süre başbakanlık yapan kişisi ünvanına sahip Mesimov, Nazarbayev istifa edip görevi Tokayev'e devrettikten sonra hükümette yer almaya devam etmişti. Burada ilginç bir konu daha var; Kazakistan'a giriş yasağı bulunan ve Sedat Peker ile yakın ilişkileri olduğu bilinen İstanbul ve Dubai'de yaşadığı düşünülen Kazak mafyalarından 'Diki Arman' lakaplı Arman Jumageldiyev'in Almatı'da bir otelde tutuklanması ülke genelinde büyük etki uyandırdı. Hiç şüphesiz Türkiye'de olduğu gibi burada da Mafya - Devlet ilişkisi kaçınılmaz. Arman'ın olaylara karıştığı söyleniyordu. Yayınladığı bir videodaysa olayları yatıştırmak ve devlete yardımcı olmak için Kazakistan'a geldiğini söylüyor kendisi. Birileri güzel bir senaryo işledi sonuçlarını yavaş yavaş göreceğiz. Hülasa, bu iki olay devlet tarafından Nazarbayev'in illegal çizgisine yönelik yapılmış bir hamle olabilir, eğer ülkeyi terk etmişse bundan başka bir neden görünmüyor. Ancak özellikle Tokayev ile aralarının çok iyi olduğu biliniyor. Geçen ay bağımsızlığın 30.yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinliklerde büyük hürmet gösterildi kendisine. Hala da kamuoyuna yansıyan ciddi bir problem görünmüyor.
*Kazakistan'da daha önceleri de irili ufaklı epey protesto miting yaşandı. Ancak bu seferki buranın tarihi boyunca gördüğü en başka olay. İlk günlerde zamları protesto için toplanan insanlar masum niyetli miydi değil miydi bilinmiyor ama bir anda tüm ülkeyi etkileyecek şekilde eylemlerin yönünün değişmesi önemli bir olay. Sokağa çıkma yasakları başlamadan önce yaşadığım şehirde elleri sopalı, alkollü ve hiç tanımadığımız insanlar farklı şehirlere ait plakaların olduğu araçlarla konvoylar yaptı, mahalle aralarında nöbetler tuttu. Meydanları dolduranların da pek çoğunun o şehirlerde yaşamadığı söyleniyor. Gördüğümüz kadarıyla birileri olayların yatışmaması, aksine alevlenmesi için elinden geleni yaptı. Burada bu tür durumlarda en büyük tehlike, etnik milliyetçilik. Meydana çıkıp biri herhangi bir azınlık grup hakkında olumsuz konuşsa meydandaki tüm insanlar hurra o azınlık gruptan kim varsa onların üzerine gider. Bu tanımadığımız tipler de o olayları karıştırmak için uğraşmış olsalar gerek.
* Bir başka konu göç meselesi ile ilgili. Bu olaylardan kaynaklı dışarıya göç yaşanmaz. Öyle bir durum görünmüyor. Aksine Çin ve Moğolistan Kazaklarının buraya yerleşmeleri için çabalar devam ediyor.
* Rusya ve diğer devletlerden gelen askeri destek kesinlikle çok büyük bir hata. Halkın bu konuda tepkisi büyük. Ama yaşananlardan sonra öyle bir baskı kuruldu ki, insanlar sindirildi. Bu konuya ciddi bir tepki koyulmaz diye düşünüyorum. Ayrıca medyada bu konuyla ilgili elle tutulur bir haber yok. Kaç asker geldi, kaç günlüğüne geldi, kimler hangi bölgeye konuşlu bunlar muamma. Uzmanlarsa çıkıp ekranlara, bunların bir anlaşma kapsamında geldiğini, süresi dolunca geri döneceğini falan anlatmaya çalışıyorlar. Bu kararı iki seçenekle açıklamak mümkün. Birincisi, Kazakistan Devleti Çin'e karşı bir hamle yapmış oldu. Kazakistan, Çin'e ekonomik olarak göbekten bağlı olsa da yaşananlardan sonra oluşan zafiyetine tehdit olarak algılayıp arkasına bir takım askeri güçleri çekebileceğini göstermek istemiş olabilir. İkinci seçenek de Rusya kendine tampon bölge yapmayı düşündüğü bu coğrafyada hala etkin olduğunu göstermek istemiş olabilir.
* Kazakistan'ın istikrarsızlığı şu şartlarda en çok Çin'e zarar verecektir. Çin'in artan enerji ihtiyacı, ipek yolu projesi vb. durumlar bu iki komşuyu birbirine yakınlaştıran unsurlar. Ayrıca olaylara karışan eylemcilerin özellikle Çin'in sınır bölgelerinden gelen radikal gruplar olduğu söylentisi de var. Bu parçalar birleştirildiğinde içeride ve dışarıda denge politikası yürütmeye çalışan Kazakistan'ın işi oldukça zor görünüyor.
* Olaylar başlamadan önce ve hemen sonrasında Rus ajansı RİA dakikası dakikasına gelişmeleri aktarırken, AA ve diğer ajanslarımızın bu meseleye uzak kalmaları oldukça üzücü. İnternet erişimi olmadığı için anlık takip edemedik ama olayların kızıştığı anlarda TV aracılığıyla TRT Haberi izleme imkanımız oldu. Altyazı ile bilgilendirme yapıldı. Sonrasında iş büyüyünce tüm dünyada yankı buldu. Böyle mi olmalıydı? Neden Türk basını bu olaya kayıtsız kaldı ya da haberler Sputnik kaynaklı çoğaldı hep? Kazakistan kriz yönetiminde, Türkiye de diplomaside sınıfta kalmış oldu. Yaşananların gündemimize girmesi için illa olayın seyrinin netleşmesi mi beklenecekti?
* Bunlara rağmen geç de olsa Türkiye'den yapılan açıklamalar ve destekler burada hep olumlu karşılandı/karşılanıyor...
- Sovyetlerden ayrılan bağımsız devletler topluluğunun askeri ittifakı çerçevesinde gerçekleşen, Rusya, Belarus, Ermenistan, Tacikistan ve Kırgızistan askerlerinin Kazakistan'a gelmesi oldukça önemli bir konu. Bu konuda, Kazaklar kesinlikle dış askeri güce sıcak bakmıyor. Türkiye bile olsa bunu halka anlatmak çok zor. Ama eğer Çin tehdidi gündeme gelirse burası Rusya'yı Çin'e tercih edecektir.
- Askerlerin zaten halka müdahalesi söz konusu değil. Dolayısıyla ilk gelen ekiplerin de sonradan gelenler de muhtemelen gözlemci olarak gönderildi. Almatı'dan gelen fotoğraflarda BM Barış Gücü birlikleri de vardı. Ne zamana kadar burada kalırlar bununla ilgili resmi bir açıklamaya henüz rastlamadık ancak kamuoyu bu konuyu sıcak tutuyor. Mutlaka bilgilendirme yapılacaktır. Bu konuda devlet dünyaya gelin görün diyerek yaşananlardan sonra kendini aklamak istemiş olabilir. Ki, gerçekten sıradan sivillere yönelik şiddet olmadı, olamaz. Biz de muhatap okuyoruz güvenlik güçleriyle. Sivil toplum da güvenlik güçlerine destek olmak amacıyla gönüllü olarak olayların çıktığı şehirlerde temizlik çalışmalarına ve meydan nöbetlerine katıldı. Halk-Devlet işbirliği şu anda oldukça üst düzeye ulaşmış durumda.
- Burada DAEŞ tehdidi yıllardır var. Kazakistan müftülüğü bu konuda hassas çalışıyor. Kazakistan'da İslami hassasiyetlere karşı hiçbir önyargı ya da saygısızlık görülmez görülemez. Ülkenin en doğusundan en batısına bu böyledir. Ama insanların özellikle uzun sakallı, sarıklı kişilere karşı soğuk tavırları var. Bu bir gerçek. Devlet de bu gruplara göz açtırmıyor zaten.
TDT'nin yaptığı açıklamalar kamuoyuna yansıyor. Önemli görünüyor. Özellikle toplumun aydın ve akademik kesimi bu teşkilatı önemsiyor. Ama halka yansıyan bir gelişme yok. TDT'yi 'Turan Türk Birliği' olarak gören ve heyecanlanan kişiler de var. Onlar da mafya bağlantılı tipler. Muhtemelen pek çoğu Diki Arman ile birlikte tutuklandı.
Son olarak, Türkiye'nin burada her türlü imkanı olmasına rağmen olayların başladığı andan itibaren sıcağı sıcağına gelişmeleri aktarmaması, bazı açıklamalarda geç kalması ciddi bir eksiklik. Ancak hala geç kalınmış değil, TBMM'nin özel bir komisyon göndermesi, AA tarafından bölgede ciddi analizlerin derlenmesi Türkiye kamuoyuna meseleyi en doğru şekilde aktarmak için etkili bir yol olabilir.