Hollanda Temsilciler Meclisi ve hükümet, bir süreden beri yurt dışından mali destek alarak radikalleşen camilerle ilgili alınacak önlemleri tartışıyor.

Hollanda Meclisi'nde, bu amaçla oluşturulan "Özgür Olmayan Ülkelerden Gelen İstenmeyen Etkileri Soruşturma Komisyonu", raporunu tamamladı. Rapora göre Türkiye ve Körfez ülkeleri, Hollanda'daki İslami kurum ve kuruluşları farklı şekillerde etki altına alıyor.

Şımarık İsrail'e Şok: Üç Ülke Birden Filistin Devletini Tanıyacak Şımarık İsrail'e Şok: Üç Ülke Birden Filistin Devletini Tanıyacak

Kuveyt ve Suudi Arabistan başta olmak üzere, yurtdışından gelen para akışı, camilerin radikalleşmesine yol açıyor. 30'dan fazla caminin yurtdışından destek aldığı belirlendi.

Soruşturma komisyonu üyesi, iktidar ortağı Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) Milletvekili Bente Becker, Türkiye, Suudi Arabistan ya da Körfez ülkelerinden Hollanda'daki camilere para akışının yasaklanmasını istemişti.

"Yasal olarak mümkün değil"

Becker, cami ya da haftasonu Kuran kurslarında, kadın ve kız çocuklarının haklarının ihlali gibi sorunlu davranışlar varsa, bunların da hükümet tarafından araştırılıp, yasaklanmasını önerdi.

Meclisteki siyasi partilerin çoğunluğu bu önerilere destek verdi. Ancak Hollanda hükümeti, camilere yurtdışından para akışının yasaklanmasının, yasal olarak mümkün olmadığını bildirdi.

Sosyal İşler Bakanı Wouter Koolmees, "Hollanda'daki bir Müslüman mezarlığını, yurtdışından gelen parayla finanse etmek sorun değil" dedi.

Koolmees'e göre, yurtdışından Hollanda'ya ne kadar para geldiği de belli değil. Hollandalı bakan, "Para akışını şeffaf hale getirmek de mümkün değil. Başka bir Avrupa Birliği (AB) üyesi ülke aracılığıyla da Hollanda'ya para göndererek, yasağı delmek mümkün" dedi.

Hükümet, Hollanda'daki cami ve derneklerde düzenlenen izinsiz Kuran kurslarının denetlenmesi ve camilere istenmeyen yabancı para akışının önlenmesi için AB makamları ile daha çok iş birliği yapılması için daha fazla çaba harcanacağını açıkladı.

Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin desteklediği Denk Partisi ise, hükümet ve meclisi "çifte standart" uygulamakla suçlayarak, sadece Müslümanlar ile mücadele edildiğini savundu.