Muslim Port Haber Merkezi
TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek Genel Kurul gündemine giren ve iki gündür oylaması devan eden "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi"ne, BM bünyesindeki ülkelerin talimatına bağlanan ve oradan gelebilecek talepler doğrultusunda uygulanacak yaptırım maddelerinden, sivil toplum örgütlerine yönelik yeni düzenlemelere kadar bir çok değişikliği içeren Kanun Teklifine yönelik tepkiler de devam etti.
Bunun üzerine oylama sırasında, dernek yönetimlerinin görevden alınması ve yerine kayyum atanmasını öngören maddenin çıkarıldığı bildirildi. Ancak çoğu madde aynı şekilde geçti. Oylama devam ediyor.
Meclis'te Oylama Sırasında Partiler Düzenlemeye İlişkin Neler Söyledi
İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, İnternet ortamında yardım toplanmasının önüne geçilmesine yönelik düzenlemelerin daha ayrıntılı ele alınmasını isteyen Erel, "Türk milleti dayanışma ve yardımlaşmayı en iyi sergileyen milletlerden bir tanesidir. Günümüzde SMA hastalarına devletin gücünün yetmediği yerde çocuklar okul paralarını, ayakkabı paralarını, anneler bebeklerinin süt paralarını bu yardım kampanyalarına aktarmaktadırlar. Bunun önüne geçmek, hem vicdani hem de insani değildir." diye konuştu.
Erel, düzenlemeyle İçişleri Bakanına, dernek genel kurulu dışındaki organlarda görev yapanları geçici görevden uzaklaştırma yetkisinin verildiğini söyleyerek, bu yetkinin bakana değil, bağımsız Türk mahkemelerine verilmesinin adalet sistemi açısından uygun olacağını kaydetti.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman ise kuruldaki oylama öncesinde yaptığı paylaşımda; ''Egemenlik haklarımız başka devletlerin, hele hele dünyayı sömürmekte olan terör devletlerinin insafına, inisiyatifine bırakılamaz!'' dedi.
Tüm Sivil Toplum Kuruluşlarımızı ve aziz milletimizi bağımsızlığımıza tehdit niteliğinde olan bu kanun teklifine 'DUR' demeye davet ediyorum. BM Güvenlik Konseyi bu yetkiyle ister Kamu, ister STK olsun tüm oluşumları bir tehdit olarak görüp müdahale edebilecektir!
Büyük mücadeleler neticesinde kazanmış olduğumuz egemenlik haklarımız başka devletlerin hele hele dünyayı sömürmekte olan terör devletlerinin insafına, inisiyatifine bırakılamaz!
Milletimizin vicdanı olan Meclisimizde oylama öncesi bir konuşma yaparak bu vahim teklifin kabul edilmemesi adına tüm gayretimi ortaya koyacağım. Sizlerden ricam; siyasi tercihiniz ne olursa olsun milletimizin menfaatine olmayacak olan bu teklife karşı sesimizi yükseltmeniz ve bu olayın takipçisi olmanızdır." ifadelerini kullandı.
MHP ise kanun teklifini destekler açıklamada bulundu. MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, teklifin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarıyla uyumlu, etkili ve caydırıcı düzenlemeler getirdiğini belirtti. Düzenlemeyle internet ortamında izinsiz yardım toplama faaliyetlerinin engellenmesinin de sağlanacağını söyledi.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, teklifin güvenlikçi olduğunu, anayasal hak ve özgürlükleri sınırlandıran düzenlemeler içerdiğini savundu.
AK Parti Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, teklifin BMGK'nin kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin kararlarının uygulanmasına yönelik usul ve esasları düzenlemeyi hedeflediğini belirterek şunları söyledi:
"Ülkemiz bugüne kadar barış ve huzur içerisinde, güvenli bir dünya için uluslararası toplumla iş birliği içinde olmuş, terörizmin finansmanının ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi ve benzeri birçok konuda adımlar atılması için yoğun uğraşlar vermiştir. Ülkemizin stratejik konumu her zaman terör örgütlerine karşı daha etkin bir mücadeleyi gerektirmektedir." dedi.
Kanun Teklifine STK'ların tepkileri ise sürüyor.
Anadolu Gençli Derneği Genel Başkanı Salih Turhan, "TBMM'yi bu sıralar tedirginlikle izliyoruz, milletimizin aleyhine kabul edilen teklifleri gördükçe yüreğimiz kanıyor. Özellikle Kitle İmha Silahlarının Yayılması kılıfıyla gelen, gerçeğinde STK'larımızın Küresel Denetimine sebep olacak yasal düzenlemeler bir bir kabul ediliyor.
Tehlikeli gerçekleri bir kez daha hatırlatmak isterim: İnsani yardım yapılan bölge ve toplumun; terör yaftası ile yaftalanması Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi raportörlerinin tasarrufuna bırakılmıştır.
İslam dünyası başta olmak üzere, yapılan yardım ve hizmetler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi takdiri ile teröre destek olarak tanımlanacak ve ilgili yardım kuruluşlarına ve kuruluş yöneticilerine ağır müeyyideler uygulanabilecektir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta Filistin olmak üzere mazlum coğrafyalara yardım faaliyetleri yapan kurumları istediği zaman teröre destek iftirasıyla yaftalaya bilecektir. İstanbul sözleşmesi gibi tarihi bir yanlış yapılıyor. UYANIN KENDİNİZE GELİN!!!" uyarısını yineledi.
Öte yandan başta Anadolu Gençlk Derneği ve Cansuyu Derneği'nin de olduğu Milli Görüş STK'ları ise sert bir dille tepki gösterdi. Yapılan ortak açıklama metni şu şekilde;
MİLLİ GÖRÜŞÇÜ KURULUŞLAR (MİLKO) ''KİTLE İMHA SİLAHLARININ YAYILMASININ FİNANSMANININ ÖNLENMESİNE DAİR KANUN'' HAKKINDAKİ AÇIKLAMASIDIR
ZOR GÜNLERDE MAZLUMLARIN YARDIMINA KOŞAN STK'LARIMIZIN ÇALIŞMALARI ENGELLENMEMELİDİR
"Bugün TBMM'de sivil toplum kuruluşlarımızın, vakıflarımızın ve derneklerimizin çalışmalarını kısıtlayacak ''Kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanın önlenmesine dair kanun'' tasarısı görüşülmektedir. Son derece sakıncalı ve STK'ların çalışmalarını içerde ve yurt dışında kısıtlayan bu kanun tasarısı derhal geri çekilmelidir.
Milli Görüşçü kuruluşlar olarak STK'ların BM Güvenlik Konseyi'ninalacağı birtakım kararları iç hukukta doğrudan icrai hale getiren bu düzenlemelerin hem yurt içinde hem de yurt dışında bütün mazlum coğrafyalarda milletimizin yardım ve infak anlayışını büyük bir gayretle ve özveriyle yürüten kuruluşlarımızın küresel güçlerin istekleri doğrultusunda biroldu bitti ile faaliyetlerini durdurmaları ile sonuçlanabilecek bu tasarıyı kabul etmediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin kanun teklifinin içinde derç edilmiş, insani yardım çalışması yapan sivil toplum kuruluşlarının işleyişini, yapısını ve uluslararası hayır faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyecek kararlar içermektedir.
Kanun teklifinde yer alan 43 Maddeden sadece 6'sı genel gerekçe yani 'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesini' içermektedir. Diğer maddeler ise belirtilen ana amaçtan öte kararlar içermektedir. Ayrıca, Kanun teklifinin birçok maddesi egemenlik haklarımızı zora sokacak ve bizleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarına mahkûm edecek maddeler içermektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu hassas durum göz önüne alındığında ve terörle mücadelemiz söz konusu olduğunda BMGK kararlarının ülkemizin bakış açısıyla çoğu zaman örtüşmemektedir. Bunun bir sonucu olarak ülkemize karşı terör faaliyeti içinde olan yapılar tarafından desteklenmektedir. Bu nedenle BMGKkriter ve kararlarını esas alan bir kanuni düzenlemenin ülkemiz için önemli mahzurlara yol açacağı aşikardır. Bu mahzurları şu şekilde sıralayabiliriz.
- Sivil Toplum kuruluşlarının uluslararası faaliyetlerinin mahiyet ve meşruiyetinin ölçüsü ülkemiz ve ilgili ülke ve faaliyetin hizmet konusudur. Bu faaliyetlerin G7 ülkelerinin uygunluk denetimine sunmak bir egemenlik sorunu olarak ele alınmalıdır.
- İnsani yardım yapılan bölge ve toplumun; terör yaftası ile yaftalanması BMGK raportörlerinin tasarrufuna bırakılmıştır. Irkçı Emperyalist yapılara göre, PKK ve PYD gibi yapılar terör örgütü sayılmaz iken Filistin ebedi terör toprağı olarak damgalanacak ve İslam dünyasına yardımın imkanı ortadan kalkacaktır. Hususen Mısır başta olmak üzere pek çok İslam ülkesinde bulunan İhvan mensupları derin bir yalnızlığa bırakılacaktır.
- İslam dünyası başta olmak üzere, yapılan yardım ve hizmetler BMGK takdiri ile teröre destek olarak tanımlanacak ve ülkemiz güvenlik birimleri vasıtasıyla ilgili yardım kuruluşlarına ve kuruluş yöneticilerine ağır müeyyideler uygulanabilecektir.
- Kanun yoluyla İçişleri Bakanlığıtarafından STK'lara kayyum atanmasıve benzeri nitelikte görevden uzaklaştırma yetkisi tanınmaktadır. Basit bir soruşturma ile bile, masumiyet karinesine aykırı olarak, dernek organlarında yer alan kişinin hatta dernek organının geçici olarak görevden uzaklaştırılmasının ve derneğe kayyum atanması ile gerekli görülürse derneğin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının yolu açılmaktadır. Soruşturma ve kovuşturmaların uzunluğu ve niteliği, basit bir gizli tanık beyanı ile bile kişi ve kurumların rahatlıkla soruşturmalara dahil edilebildikleri dikkate alındığında sivil toplumun karşı karşıya bulunduğu risk anlaşılacaktır.Her konuda olduğu gibi STK'lar konusunda da idari tahditler yerine, ihtiyaç halinde yargı esaslı (Suç durumuna bağlı) müdahaleler tercih edilmelidir.
- Kanun teklifinin bir maddesinde Yurt dışı yardımların mülki idareye bildirilmesi zorunluluğu konusunda bir başlık açılmıştır. Yurt dışına yapılacak tüm yardımlar, yardım yapılmadan önce dernekler tarafından mülki idare amirliğine bildirilir denmektedir. Acil insani yardımların yapısı ile tezat oluşturacak bu durum, yurt dışını izleme imkanı olmayan bir birim olan mülki idare ve dernek için yönetilmesi mümkün olmayan bir süreçtir. Bu hususta tüm yardımlar TİKA'ya rapor olarak verilmekte, kurban ve ramazan yardımları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından titizlik içinde izlenmekte, Dışişleri ve dış misyonlar ile istişareler yapılmaktadır.
- Kanun teklifinde en dikkat çekici madde 36. madde. 'BMGK'nın ilgili sayılı kararları ile bu kararlara dayanılarak çıkarılan müteakip kararlarla listelenen kişi, kuruluş veya organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulması kararları ve bu listeden çıkarılanlara ilişkin malvarlığının dondurulmasının kararları, Cumhurbaşkanının Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla gecikmeksizin uygulanır.' denmektedir. Bu kanun maddesinde operasyona esas nokta BMGK'nın kararları olacaktır. Kanun'un bu kısmı en sancılı kısmıdır, zira bir egemenlik ve yetki tahdidi oluşturarak BMGK'nin var olan kararlar dışında alacağı yeni kararlar açısından kararlarını meşruiyet ve müdahalenin mutlak odağı haline getirmektedir. Bu kanun uzun vadede devletimiz ve devlet idarecilerimiz içinde bazı zorlukların kaynağı olabilecektir.
- Kitle İmha Silahları gibi hassas bir konunun ülkemizin artan milli silahlanma gücü ve gayreti ile tenakuz oluşturmayacak nitelikte ele alınması zarurettir. Bu süreç ülkemiz menfaatleri çerçevesinde artan milli silahlanma gayretine büyük bir darbe vurabilecektir.
- Bu kanun teklifi uluslararası düzlemde sadece sivil toplum kuruluşları için değil, kamu ya da yarı kamu özellikler taşıyan kurum ve kuruluşlar (TİKA, Vakıflar GenelMüdürlüğü,YTB,AFAD,Kızılay,TDV) içinde aynı sıkıntıları taşıyacaklardır.
Milletimizin zor zamanlarında yanlarına koşan, doğal afetlerde, felaketlerde ve ihtiyaç olan her anda yanlarında olarak yaralarını sarma gayretinde olan bu kuruluşlarımızın önemini pandemi sürecinde daha iyi kavramış bulunmaktayız.
Milletimiz, 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir.' düsturuyla elindekini, avucundakini; komşusuyla, yakınlarıyla, yakın veya uzak tanımadığı insanlarla paylaşmakta ve bu yardımın gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasında dernek ve yardım kuruluşlarımızı aracı kılmaktadırlar.
Bunun yanında gençliğimizin yetişmesinde de STK'larımızın ve vakıflarımızın büyük gayretleri mevcuttur. Ülkemizde ve Dünya'da birçok alanda faaliyet gösteren bu kuruluşlarımız, gençliğimizin ve tüm insanlığın yanında yer alma gayretindedirler.
Zor günler geçirdiğimiz şu günlerde, milletimizin takdirini kazanmış ve Dünya'ya örnek olmuş STK'larımızın, ağır yaptırım baskısıyla karşı karşıya kalmaması gerekmektedir. Bu hem milletimizin zararına olacak hem de gerçek ihtiyaç sahiplerine yardımların ulaşmasında, milletimizin yardımlaşma ve dayanışma kültürüne büyük zararlar vereceği aşikardır.
Sonuç olarak; ilgili kanunlaştırma süreci Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi gövdesi üzerine kurulmuşken, uluslararası insani yardım STK'cılığına yönelmektedir. Varlığı ve kararları tartışmalı kurum olan BMGK gibi şaibeli kuruluşların kararları kabul ederek bir egemenlik tehdidi oluşturmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin insanlık ve İslam alemindeki yüz akı olan Uluslararası İnsani Yardım Kuruluşlarını hareket edemeyecek şekilde kitleyerek, kamu diplomasisi gücümüzü zayıflatacaktır. İlgili kanun teklifinin derhalgeri çekilerek gündemden kaldırılmasını ve uluslararası bir müdahele endişesi taşıdığımız bu adımdan vazgeçilmesini istediğimizi bütün kamuoyuna duyuruyoruz."