Muslim Port Haber Merkezi | Büşra Zehra Çamdalı
Bu yargı kararıyla özerk bölgeyi kuran 11054 sayılı yasanın anayasaya uygunluğu teyit edildi, ancak "Sulu Adaları Eyaleti"nin bu bölgenin sınırları dışında olduğu belirtildi. Gerekçe olarak, 2019'daki referandumda bölge sakinlerinin çoğunluğunun, diğer bölgelerden farklı olarak, yeni özerk yönetim yasasını onaylamayı reddetmesi gösterildi.
Buna bağlı olarak, o tarihi referanduma katılan tüm bölgelerin oylarının toplu olarak değerlendirilmesiyle elde edilen sonuç da iptal edildi. O dönemde bu, referandumun temel kurallarından biri olarak kabul edilmişti. Ancak Yüksek Mahkeme, özerk bölgeye dahil edilmeden önce her bölgenin oylarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi.
Mahkeme ayrıca Filipin Anayasası'nın onuncu maddesinin 18. bölümüne dayanarak kararın derhal uygulanmasına hükmetti. Yargıçlar, Sulu'nun 27 Temmuz 2018'de çıkarılan yasayı reddettiğini ve 21 Ocak 2019'da yapılan referanduma dayanarak bu bölgenin özerk bölge sınırlarına dahil edilmesinin bir hata olduğunu belirtti.
BÖLGE NÜFUSUNUN BEŞTE BİRİ
Karar, özerk yönetimin anayasal yasallığını teyit ederek, bunun Filipinler'den ayrı bir devlet oluşturmadığını ve özerkliğin bölgeye bağımsız bir egemenlik ya da dış ilişkiler tanımadığını vurguladı. Bu özerklik, yerel yönetimle sınırlı olup, mahkeme ayrıca Bangsamoro bölgesel hükümetinin parlamenter yapısını da onayladı. Bu yapıya göre, halk parlamentoya vekillerini seçecek, parlamento ise yürütme yetkilerini kullanacak olan başbakanı seçecek ve bu hükümet özerk bölgede görev yapacaktır.
Ancak, Sulu Adaları Eyaleti'nin özerk bölgeden çıkarılması, Moro halkının özerk bölgesi için nüfus, ekonomik, jeopolitik ve tarihi bir kayıp olarak görülüyor. Eyalet, 157 adadan oluşmakta olup, bir milyondan fazla nüfusa sahiptir. Bu nüfusun %99'u Müslümandır ve bu, özerk bölgenin toplam nüfusunun beşte birini oluşturmaktadır. Sulu halkının büyük bir kısmı, Moro halkının tarih boyunca en önemli unsurlarından biri olan ve Filipinler’de İslam’ı ilk kabul eden gruplardan biri olan Tausug etnik grubundandır.
Böylece, Mindanao Müslümanlarının özerk bölgesi, ilk olarak 1976'da Libya'da imzalanan anlaşmadan bu yana küçülmeye devam ediyor. O dönemde Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Nur Misuari, 13 eyalet talep etmişti. Moro İslami Kurtuluş Cephesi ile Filipin hükümeti arasındaki son anlaşmaların ardından, 2018'de Bangsamoro Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'nin kurucu yasası çıkarıldı. Ancak 2019 referandumunun sonucu, sadece 5 bölgenin özerk bölgeye dahil olmasını sağladı.
Filipinler Seçim Komisyonu Başkanı George Erwin Garcia, Salı günü yaptığı açıklamada, Yüksek Mahkeme'nin kararının, Moro halkının özerk bölgesinde yapılacak ilk yasama seçimlerini engelleyebileceğini söyledi. Bu seçimlerin gelecek yıl yapılması planlanıyor ve seçilecek milletvekilleri, Bangsamoro geçici yönetiminin yerini alacak. Geçici yönetim, özerk bölgeyi 2025 yılının ortalarına kadar yönetmek üzere 5 yıllık bir süre için görevlendirilmişti.
Gracia, yargı kararının Seçim Komisyonu için "beklenmedik" olduğunu ve "uygulanan geniş kapsamlı süreçleri etkileyebilecek büyük bir sorun yaratabileceğini" belirtti. Ayrıca kararın, Moro halkının kurucu yasasında değişikliklere yol açabilecek yansımaları olduğunu ve bunun, özerk yönetimin yapısını ve Bangsamoro parlamentosunun üye sayısını değiştirebileceğini ifade etti.
PARÇALANMA TEHLİKESİ
Özerk bölgeyi temsil eden siyasetçiler, milletvekilleri ve yetkililer, bu karara karşı şaşkınlıklarını dile getirdiler. Milletvekili Ziya Alonto Adiong, "Sulu'nun kaybı, Bangsamoro topraklarında derin bir boşluk bırakıyor; bu, bu halkı bir arada tutan temeli tehdit eden bir siyasi sarsıntıdır" dedi.
Eski İçişleri Bakanı ve avukat Najeeb Sinariembo, "Bu yargı kararı uzak etkileri olacak" dedi ve kararın neden olacağı birçok pratik sorun olduğunu belirtti. Şu anda Sulu Eyaleti'nde özerk yönetim çerçevesinde yürütülen projelerin bulunduğunu, ayrıca orada çalışan memurlar ve bakanlar olduğunu ifade etti.
Sinariembo, başka bölgelerin de özerk sınırlarının dışına çıkarılmasına yönelik girişimlerden endişe duyduğunu da belirtti. "Bu özerk yönetim deneyiminde yaşanan çatlak, bizi buraya getiren on yıllık çabaları sona erdirebilir. Bu kararın sonuçlarından biri, Moro halkının tek bir kimlik altında birleşme fikrinin öldürülmesidir" dedi.
Özerk hükümet sözcüsü Muhammed Ethein Bindaton da mahkemenin kararına üzüntü duyduğunu dile getirerek, hükümetinin Sulu Eyaleti'ndeki herhangi bir hizmet veya projeyi durdurma kararı almadığını vurguladı. Sulu'nun yeniden özerk bölgeye katılmasını umduğunu belirten Bindaton, "Mindanao'daki Müslümanların birliği konusundaki bilincin, sömürgeye karşı mücadele eden ve özgürlükleri ve kimlikleri için on yıllar boyunca fedakarlıkta bulunanlar arasında önemli olduğunu" ifade etti.
BÜYÜK DARBE
Eski Maguindanao Eyalet Yardımcı Valisi Dostin Ismail Mastura, yaşananları "Moro halkı için hüzünlü bir gün" olarak nitelendirerek, bu kararın sonuçlarını sorguladı. Gençlik lideri Georgani Sinsuat ise, "Eğer siyasi rekabeti bir kenara bırakırsak, gördüğümüz şey, Moro halkını bir arada tutan yapının parçalanmasıdır" dedi. Bangsamoro hükümetinde çalışan Ismail Makram ise, "Bazılarınca beslenen açgözlülük yüzünden birçok kişi mağdur olacak" ifadelerini kullandı.
Filipinler Temsilciler Meclisi'nde muhalefet lideri olan ve Basilan Eyaleti'ni temsil eden Mujib Hataman, mahkeme kararının Bangsamoro bölgesindeki barış sürecini etkileyebileceğini belirtti. Sulu'nun, "Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi" için bir kalesi olduğunu ve "barışı sürdürmek ve güçlendirmek için önemli bir unsur" olduğunu vurguladı.
Hataman, "Bangsamoro bölgesi, Sulu Eyaleti olmadan eksiktir. Bu, bölgedeki birlik çabalarımız için büyük bir darbedir. Sulu'yu dışlamak, halkının bu bölgedeki tarihi katkılarını ve önemli rolünü açıkça inkar etmektir" dedi.
Bu yargı kararına zemin hazırlayan karmaşık faktörler arasında, Moro grupları arasındaki uzun süredir devam eden çatışmalar yer alıyor. Ancak dikkat çekici olan, kararın, 2018'de Sulu Eyaleti Valisi Abdul Shakur Ma'hil Tan tarafından Yüksek Mahkeme'ye sunulan bir savunmadan sonra gelmiş olmasıdır. Tan, mevcut özerk yönetimin kurulması için yapılan referandumun dayanağı olan kurucu yasayı anayasaya aykırı bulmuştu. Bu durum, mevcut özerk yönetimin, önceki yönetimden yapı, yönetim ve kişilik olarak tamamen farklı olduğunu vurgulamaktadır.
*Yazımız Al Jazeera kanalında yayınlanan makaleden çeviri yapılmıştır.