Uzak Asya

Myanmarlı Askerler, Arakanlı Müslümanlara Yönelik Katliamları İlk Kez İtiraf Etti

Sınır Tanımayan Doktorlar kuruluşu, aralarında 730 çocuğun da olduğu en az 6 bin 700 Rohingya'nın Ağustos-Eylül 2017 döneminde öldürüldüğünü kaydetmişti. BM de 2017-2019 arasında yaklaşık 200 yerleşim alanının tamamen yok edildiğini bildirmişti.

Abone Ol

Myanmar'da Arakanlı Müslümanları (Rohingya) hedef alan kitlesel kıyıma dair ordu kanadından ilk kez açıkça itiraflar geldi.

New York Times'ın (NYT) haberine göre iki asker, infazlar, toplu mezarlar, köyleri yok etme eylemleri ve tecavüz olaylarına dair nelere şahit olduklarını anlattı.

Video üzerinden verdiği itiraf açıklamasında Ağustos 2017'de komutanlarından aldığı bir emri paylaşan Myo Win Tun, kendilerine "Gördüğünüz ve duyduğunuz her şeye ateş açın" talimatının verildiğini aktardı.

Gelen emre itaat ederek 30 Rohingya'nın öldürüldüğü katliama katılan asker, bu kişileri bir baz istasyonu ve bir askeri üssün yakınlarında kazılan toplu mezara gömdüklerini söyledi.

Bu askerle aynı dönemde yakın bir kasabada görevli olduğunu belirten Zaw Naing Tun da üslerinden "İster çocuk ister yetişkin olsun gördüğünüz herkesi öldürün" talimatı aldığını ifade etti.

İki asker, dahil oldukları piyade birliklerinin ve diğer güvenlik güçlerinin, Rohingyalara karşı Myanmar'ın uzun süredir izlediği operasyonların parçası olarak en az 150 sivili öldürdüğünü, onlarca köyü de yok ettiğini söyledi.

İsyancı bir milis grup tarafından kayda alındığı belirtilen videolu şahitliklerin, Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin Arakan'daki (Rakhine) Müslüman azınlığa karşı soykırım olarak nitelendirdiği operasyonlar hakkında Tatmadaw olarak bilinen Myanmar ordusu mensuplarının verdiği ilk itiraflar olduğu kaydedildi.

Uluslararası Yargıda hesap Verecekler

Haberde, geçen ay Myanmar'ı terk eden iki eski askerin, Tatmadaw liderlerinin Rohingyalara karşı kitlesel boyutta suçlar işleyip işlemediğini soruşturan Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) sevk edildiği belirtildi.

Askerlerin işlenen vahşetlere dair dile getirdiği ifadelerin, katliamlardan kaçarak Bangladeş'e sığınan bir milyondan fazla Rohingyaya dair ciddi insan hakları ihlalleriyle ilgili kanıtları desteklediği vurgulanırken, suçlamaların bu kez mağdurlardan değil de faillerden gelmesi dikkati çekti.

Rohingyalara ait birçok köy ateşe verilmişti (AFP)

Fortify Rights adlı insanlar hakları izleme kuruluşunun CEO'su Matthew Smith, "Bu, Rohingyalar ve Myanmar halkı için çok önemli bir an. Bu adamlar, Myanmar'dan UCM'de yargılanacak ilk failler ve içeriden ilk şahitler olabilir" dedi.

Söz konusu kişilerin söyledikleri suçları işlediklerini bağımsız bir şekilde doğrulayamadıklarını aktaran NYT, bununla birlikte anlatılanların Rohingya göçmenler, Arakan sakinleri, Tatmadaw askerleri ve yerel siyasetçiler dahil çok sayıda şahit ve gözlemciden edinilen bilgilerle örtüştüğünü yazdı.

Askerlerin itiraflarında söyledikleri toplu mezarların yerlerinin köylüler tarafından da doğrulandığı belirtilirken, bu bilgilerin UCM'de ve diğer yargı makamlarında dikkate alınabileceği ifade edildi.

Myanmar yönetimi, orduda bu tür vahşetlere bizzat katıldıklarını anlatan askerlerin de dile getirdiği iddiaları bugüne dek yalanlayarak bahsi geçen toplu mezarların hiçbir zaman var olmadığını savunmuştu.

"Binlerce Kişi Öldürüldü, Köyler Yakıldı, Tecavüzler Yaşandı"

Myanmar'da 2017'de doruk noktasına ulaşan şiddet olayları nedeniyle dünyanın en büyük göç krizi yaşanmıştı.

Güvenlik güçlerinin köylere tüfekler, palalar ve alev makineleriyle saldırmasının ardından sadece haftalar içinde bir milyon "vatansız" insanın 4'te üçü Arakan'daki evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.

Tanıkların ve hayatta kalan kişilerin ifadelerine göre yaşlı erkeklerin başlarının kesildiği, genç kızlara tecavüz edildiği, kadınların başlarındaki örtülerin yırtılıp insanların gözlerinin bunlarla bağlandığı belirtilmişti.

Saldırıların ardından yüz binlerce kişi Arakan'dan kaçıp Bangladeş'e sığındı. (AFP)

Sınır Tanımayan Doktorlar kuruluşu, aralarında 730 çocuğun da olduğu en az 6 bin 700 Rohingya'nın Ağustos-Eylül 2017 döneminde öldürüldüğünü kaydetmişti. BM de 2017-2019 arasında yaklaşık 200 yerleşim alanının tamamen yok edildiğini bildirmişti.

BM İnsan Hakları Konseyi, incelemelerin ardından geçen yıl yayımladığı bir raporda, "soykırım eylemlerinin meydana gelmesi ya da tekrarlanmasına dair ciddi bir risk olduğu" vurgulanmış, "Myanmar'ın soykırımı önleme, soykırımı soruşturma ve soykırımı suç sayan ve cezalandıran etkili yasaları yürürlüğe koyma yükümlülüğünü yerine getirmediği" belirtilmişti.

Nobel Ödüllü Lider, "Soykırım yok" Demişti

Myanmar devleti aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) geçen yıl aralık ayında başlayan davada ülkesini bizzat savunan Nobel Barış Ödülü sahibi Ang San Su Çi ise Arakanlı Müslümanlara "soykırım" yapıldığı iddialarını reddetmişti.

Güney Asya ülkesinin lideri, Müslüman Rohingya halkına uygulanan baskıdan devletin sorumlu olduğuna dair raporları reddederek, şiddetin nedeninin "ayrılıkçı grupların ayaklanmasının yol açtığı çatışma" olduğunu ileri sürmüştü.

Ang San'ın Lahey savunmasını eleştiren Arakanlı yetkililer "adaletin kanıtlarla tesis edilebileceğini" söylerken, Save the Children kuruluşu da Myanmar liderinin "BM'nin topladığı tüm delilleri ve hayatta kalanların şahitliklerini hiçe saydığını" belirtmişti.

Kaynak: Independent Türkçe, New York Times