Filistin

Sosyal Medyada İşgal Propagandası

İşgalci İsrail'in Mescid-i Aksa ve Gazze saldırılarının ardından, sosyal mecralar işgalci İsrail'in propaganda aracına dönüştü. Sosyal mecraların Filistin zulmünü görmezden gelmesi ve işgalin propaganda alanına dönüşmesi büyük tepki çekti.

Abone Ol

Muslim Port Haber Merkezi | Yunus Emre Kaynak

İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarında yaşanan son saldırılar esnasında, sosyal mecraların işgalin propaganda aracına dönüşmesi büyük tepki topladı.

Cuma günü saat 02:00'de ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından, işgalci İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırılarında 66'sı çocuk olmak üzere en az 243 Filistinlinin şehit olduğu bildirilmişti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te ise 29 Filistinli şehit olmuştu.

Tüm bu saldırılar esnasında, sahada yaşanan olayların doğrudan, filtresiz bir şekilde belgelenmesi için bir alan olarak kullanılabilecek sosyal mecralar, suiistimalin ve propagandanın aracına dönüştü.

Teknoloji şirketlerinin sahibi olduğu mecralar yoğun bir inceleme altına alındığında, Filistin içeriklerini sansürleme, dezenformasyonu yayma ve Müslümanlara şiddeti teşvike izin verme gibi suçlamalar ile karşı karşıya kaldılar. Platformların manipüle edildiği ve devlet propagandası aracı olarak kullanıldığı ortaya çıktı.

Middle East Eye (MEE) internet sitesinde, işgalci İsrail'in, Gazze, işgal altındaki Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs'te protesto ve saldırıların artmasıyla, dijital iletişim platformlarının kötüye kullanıldığı ve yanlış kullanıldığı beş yolu açıkladığı bir makale yayınladı.

Filistin Sansürü

Son günlerde işgal güçleri tarafından uygulanan şiddet ve vahşete karşılık, sosyal medyada yayınlanan içeriklerin kısıtlandığı ve yayından kaldırıldığı belirtildi.

Eylemler, işgal altındaki Kudüs'ün Şeyh Cerrah mahallesinde altı ailenin tahliyesine karşı koyma kampanyasıyla başladı.

Şeyh Cerrah mahallesi sakini ve ailesi ile evinden tahliyeyle karşı karşıya olan gazeteci Mona el-Kurd, günlük olarak işgal saldırılarını sosyal medya hesaplarında yayınlarken Instagram adlı mecra hesabını kısa bir süre askıya aldı. Kardeşi Muhammed el-Kurd, hiçbir metin yorumu olmadan polis şiddetini filme aldığını söylemesine rağmen, "nefret söylemi" iddiaları üzerine içeriklerin kaldırıldığını belirtti.

Şeyh Cerrah sakinleri, açıklanamayan nedenlerden dolayı Instagram hikayelerinin daha az etkileşim ve daha az görüntüleme aldığından şikayet etti. Bu arada, Instagram'ın ana şirketi Facebook'ta, 130.000'den fazla üyesi bulunan "Şeyh Cerrah'ı Kurtar" adlı grup, 'topluluk standartlarına aykırı olduğu" gerekçesi ile geçici olarak devre dışı bırakıldı.

Filistinli gazeteci Meryem Barghouti'nin işgal altındaki Batı Şeria'da Şeyh Cerrah dayanışması gösterisinden haber yaparken hesabının askıya alınmasıyla Twitter'da da sorular gündeme geldi. Twitter daha sonra kararın kazara alındığını söyledi.

Access Now adlı kuruluşun Orta Doğu ve Kuzey Afrika politika müdürü Merve Fatafta MEE'ye verdiği demeçte, "Kısıtlamalar ve sansür, insanların iletişim kurma, organize olma ve bilgi paylaşma yetenekleri üzerinde çok geniş bir etkiye sahiptir." dedi.

"Hesabınız kapatıldığında veya içeriğiniz kaldırıldığında, bu açıkça çevrimiçi ifade özgürlüğü hakkınızı kullanma yeteneğinizi ihlal eder' dedi.

Uygulanan kısıtlamalar Şeyh Cerrah protestolarının ötesine geçti. Ramazan ayının son günlerinde Mescid-i Aksa'da namaz kılan ve ibadet edenleri acımasızca engellemeye başlayan işgal güçleri ile ilgili sansür iddiaları da peş peşe geldi.

Instagram'da, kullanıcıların aldığı bildirime göre "Instagram'ın topluluk kurallarına uymayabilecek bazı içerikler" olduğu için "El Aksa" hashtag'i geçici olarak gizlendi.

Instagram'ın sahibi olan Facebook, içerik yayından kaldırmaları "belirli bir konuyla ilgili olmayan yaygın bir küresel teknik sorundan" olduğunu ileri sürdü.

Muslim Port'un Paylaşımları da Engellendi

Muslim Port'un sosyal medya hesaplarından paylaştığı bazı gönderilerin 'Topluluk Kurallarına Aykırı' olduğu gerekçisi ile yayından kaldırıldığı görüldü. 'Tehlikeli Örgütler' ile ilgili olduğu iddia edilen gönderilerde İslami Direniş Hareketi Hamas'ın olması ise dikkat çekti.

Savaş Suçlarını Yok Etmek İçin Engelleniyor

Pek çok hak ihlalleri grubu, sosyal medya devlerinden gelen herhangi bir sansürün, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin son şiddet olaylarıyla ilgili olarak şu anda izlediği savaş suçları belgelerindeki kanıtların yok edilmesi anlamına gelebileceğini yorumladı.

"Aksaklık" bahanesi dışında, bazı içeriklerin kaldırılmasının bir başka olası nedeni "Siyonist" kelimesinin kullanılması olabilir yorumu yapıldı.

The Intercept tarafından hazırlanan bir raporda, Facebook'un Siyonist kelimesini "Yahudi" veya "Yahudilik" ile eşanlamlı olarak kullanan içeriği kaldırma politikasının uyguladığını ortaya kondu. Platformun kendi moderatörlerinden birine göre, kılavuzlar "Siyonizm'e yönelik eleştirilere çok az izin verdi.'

Sosyal Mecralar İşgalci İsrail'in İtirazlarını Kabul Ediyor

Filistinli aktivistlerin tüm bu endişeleri arasında, geçtiğimiz hafta işgalci İsrail hükümeti üst düzey TikTok ve Facebook yöneticileriyle bir araya geldi. Savunma Bakanı Benny Gantz, sosyal medya kuruluşlarını şiddet içeriklerini kaldırmaya ve işgalci İsrail'in siber bürosunun itirazlarına hızlı bir şekilde yanıt vermeye çağırdı.

Savunma bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren İsrail siber birimi, Filistin içeriklerini sistematik olarak izliyor ve teknoloji devlerine geri dönüyor. Filistinli dijital haklar örgütü 7amleh tarafından yayınlanan bir rapora göre Facebook, siber birimin içerik kaldırma taleplerinin %81'ini kabul etti.

İşgalci İsrail Teknoloji Şirketlerinin Politikalarını Belirliyor

7amleh'den bir yetkilinin verdiği demeçte, "Bu, biz Filistinlilerin dijital alanda maruz kaldığı dijital ayrımcılığın teknik bir aksaklık olmadığını doğrulayan bir kanıttır." dedi. "Ancak daha ziyade İsrail makamlarının insan hakları aktivistlerinin seslerini susturma ve içerik moderasyonuyla ilgili teknoloji şirketleri politikalarını etkilemeye yönelik sistematik çabalarının bir sonucudur.'

Dijital haklar örgütlerinden oluşan bir koalisyon, Twitter ve Facebook'a siber birim tarafından sunulan talepler hakkında ayrıntılı veri sağlama ve içerik kaldırma konusunda karar verme sürecinde şeffaf olma çağrısında bulundu.

Buna ek olarak, Filistinli bir veri hakları grubu, iki haber ajansı ve bir çevirmen, Facebook'u gönderilerini sansürlemek ve bazı durumlarda şirketin kendi politikalarını ihlal ederek hesaplarını kapatmakla suçlayarak yasal bir şikayette bulundu.

BM Görüş ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü'ne gönderilen 14 sayfalık şikayet, şirkete, potansiyel davalar da dahil olmak üzere başka bir işlem yapılana kadar gönderilerin ve hesapların neden kapatıldığını açıklaması için 21 gün süre verdi.

Dezenformasyon ve Sahte Haberler

Dünya çapında milyonlarca insan, işgalci İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği şiddet olayları hakkında onları bilgilendirmek için sosyal medya kaynaklarına güvendi, ancak yetkililerden gelenler de dahil olmak üzere içeriklerin birçoğunun doğru olmadığı ortaya çıktı.

İşgalci İsrail başbakanının resmi Arapça sözcüsü Ofir Gendelman, Gazze'deki saldırılara ilişkin dezenformasyon yaymanın belki de en yüksek profilli örneği olarak, Hamas'ın işgal altındaki topraklara roketler fırlattığı bir video paylaştı. Video aslında 2018'den kalmaydı ve Suriye'nin Dara vilayetinde füzelerin ateşlendiğini gösteriyordu.

Sahte Haberlerin Ana Kaynağı: İşgalci Yetkililer

Olaylar esnasında işgalci İsrail güçlerinin resmi Twitter hesabı da yanlış bilgi yaydı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) resmi hesabı, Hamas'ın sivil mahallelere füze rampaları yerleştirdiğini gösteren bir video paylaştı. Ancak görüntülerdeki füze rampalarının Filistin'in işgal altındaki topraklarının kuzeybatısındaki bir eğitim tatbikatı sırasında işgalcilerin kullandığı bir silah olduğu ortaya çıktı.

7amleh'e göre, "Filistin'de Sahte Haberler" raporuna katılanların %54'ü sahte haberlerin ana kaynağı olarak İsrailli yetkilileri belirledi. Araştırma ayrıca işgalci İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırıları sırasında sahte haberlerde %58'lik bir artış olduğunu ortaya koydu.

İşgalci İsrail Propagandası

İşgalci İsrail'in resmi sosyal medya hesaplarının, özellikle de işgal güçleriyle ilişkili olanların, son iki hafta içinde son derece kışkırtıcı ve çoğu zaman propaganda yapmak için kullanılmaya başlandığı belirtildi.

Geçtiğimiz Çarşamba günü, ordunun İbranice Instagram hesabı Gazze'deki bir apartmanı nasıl yıktığıyla övünmek için "önce" ve "sonra" formatını kullanarak paylaşım yaptı.

IDF Twitter hesabı, El Cezire, Associated Press ve Middle East Eye gazetecilerini barındıran bir bina da dahil olmak üzere Gazze'de bombaladığı binaların görüntülerini de defalarca paylaştı. Paylaşılan görüntülerde binaların Hamas'ın askeri istihbarat varlıklarını barındırdığını iddia eden işgalcilerin, iddialarını destekleyecek hiçbir kanıt bulunmadığı ortaya çıktı.

Geçtiğimiz hafta işgalci İsrail güçleri Twitter'dan yaptığı açıklamada, uluslararası basına kara harekatının devam ettiği konusunda bilgi vererek kara kuvvetlerinin "Gazze Şeridi'ne saldırmaya" başladığını duyurmuştu. Ancak işgalci İsrail medyası daha sonra atılan tweet ve verilen brifinglerin Hamas direnişçilerini kara harekatının gerçekleşeceğini düşünmeye ve daha fazla sayıda direnişçiyi şehit etmeye yönelik kasıtlı bir girişimin bir parçası olduğunu bildirdi.

Dijital Platformlar İsrail'in Propagandasına İzin Veriyor

IDF hesabı ayrıca, abluka nedeniyle Gazze'de yıllardır büyük bir sorun olan elektrik kesintilerini Hamas'a yıkmaya çalışarak yalan haberler ve paylaşımlarda bulundu.

Sosyal medyayı bu kadar aldatıcı bir şekilde kullanmak, birçok kişinin işgalci İsrail güçlerinin resmi platformlarını kötüye kullanmakla ve "savaş suçlarını canlı tweetleme" ile suçlamasına yol açtı.

Access Now'un Orta Doğu ve Kuzey Afrika politika müdürü Merve Fatafta, "İsrail ordusunun sosyal medya platformlarını kullanarak insanları tehdit etmesini ve aktif olarak savaş suçu eylemlerine girişirken dezenformasyon yaymasını kabul edilemez buluyorum" dedi.

Dijital haklar aktivisti, Filistinlilere kıyasla resmi İsrail hesaplarının sosyal medya şirketleri tarafından ele alma şekli arasında bir karşılaştırma yaptı.

"Dijital platformlar aktivistleri sansürlerken, devlet tarafından işletilen sayfaların platformu kendi siyasi ve askeri amaçları için kullanmasına ve kötüye kullanmasına izin veriyorlar.'

İşgalciler İngilizce Paylaşımlarda Masum Rolü Yapıyor

Birçok gözlemci, işgalci İsrail güçlerinin sosyal medya hesaplarındaki İbranice ve İngilizce farklılıkları da vurguladı. IDF'nin İbranice Instagram hesabında, hikayeler genellikle Gazze'deki binaların bombalandığı, zaman ve konum damgaları içeren görüntüler de dahil olmak üzere agresif ve militarist olma eğiliminde olduğu görüldü. İngilizce hesabında ise paylaşılan içeriklerin genellikle daha savunmacı ve işgalci İsrail'i son şiddet olaylarında bir kurban olarak sunma, infografikler ve renkli biçimlendirmeler kullanarak haklı çıkma çabaları olarak yorumlandı.

İngilizce hesabındaki bir Instagram gönderisinde, IDF, bir dizi olayı basitleştirmek için çizgi film ve konuşma baloncukları içeren bir animasyon oluşturarak popüler bir bilgi paylaşma yöntemini taklit etti. Animasyon, gerçeklerin aksine Hamas'ın son günlerde İsrail ve Gazze'deki tüm sivil ölümlerinden sorumlu olduğunu iddia etti.

Bu arada, Çin'e ait TikTok'ta, İsrailli askeri subayların viral dans trendlerine girmek ve genç izleyicilere hitap etmek için video paylaşım uygulamasını kullandığı belirtildi.

Bu trendler arasında, kullanıcıların iki emoji arasında tercih ettikleri seçeneğe işaret ettiği videolar paylaşıldı. IDF'nin bu meydan okumaya katılımı neredeyse her zaman Filistinlilerin yerine İsrail bayrağı seçmekle son buldu. Bir örnekte ise, işgalci İsrail askerleri Filistin bayrağının önündeki kaka emojisi yığınını seçtiler ve Filistin'i orta parmakla işaret ettiler. Alay konusu olan başka bir örnekte, bir asker yanlışlıkla İsrail'i Sudan bayrağıyla karşı karşıya getirdi.

İşgal güçlerinin ötesinde, propaganda paylaşımları diğer resmi İsrail hesaplarında da yoğun bir şekilde yer aldı.

İşgalci İsrail'in resmi Arapça sosyal medya hesabı Salı günü çok eleştirilen bir gönderide, Gazze'nin bombalandığı bir resmin yanı sıra Kur'an-ı Kerim'den ayetler aktardı. Silinen gönderi eleştirmenler tarafından "sadist ve aşağılık" olarak tanımlandı.

Bu arada hesabın İngilizce versiyonu, Filistinli model Bella Hadid'i, Filistin yanlısı bir protestoya katıldıktan sonra, "Nehirden denize Filistin özgür olacak" şeklindeki tezahüratını dile getirerek, "Yahudileri denize atmakla' suçladı.

Mesajlaşma Uygulamalarında 'Linçler' Planlanıyor

İçerik paylaşım uygulamalarına ek olarak, anlık mesajlaşma platformları, işgalci İsrail'deki sivil şiddetin artmasına yardımcı olduğu iddia edilen rolleri nedeniyle eleştirilere muhatap oldu.

Geçen hafta, MEE tarafından yayınlanan Signal ve Whatsapp'taki sohbet mesajlarında, aşırılıkçı İsrailli grupların işgal edilen topraklardaki Filistin vatandaşlarına nasıl şiddet uygulayacaklarını ve nasıl saldıracaklarını ayrıntılı olarak tartıştıkları belirtilmişti.

"Her şeyi, bıçakları, benzinleri getirin" şeklinde konuşmaları ortaya çıkan "Yeraltı Birimi" adlı bir grup sohbetinde, "Korkmayın, biz seçilmişleriz' dedikleri ortaya çıkmıştı.

Israel People Alive Hayfa adlı bir WhatsApp grubunda "Gördüğünüz herhangi bir Arap olursa bıçaklarsınız" mesajını paylaşmışlardı. "Halkımız bayraklar, bıçaklar, silahlar, muştalar, tahtalar, biber gazı ve onlara zarar verecek her şeyle donatıldı. Yahudi halkının onurunu geri getireceğiz." Şeklinde konuşmalar görülmüştü.

Başka bir WhatsApp grup sohbetinde, bir kullanıcı şunları yazdı: "Molotof kokteyllerine ihtiyacımız var. Camiye. Onları sallamak için. Evlerini, arabalarını, her şeylerini yakacağız."

Telegram'da Filistinlilere yönelik şiddet teşvikleri de vardı ve Twitter'daki çok sayıda Filistinli kullanıcı, mesajlaşma uygulamalarını hayatları korumak için müdahale etmeye çağırdı.

7amleh adlı medya kuruluşundan Mona Ştaya, "Telegram hızlı hareket etmezse, dijital alandaki kışkırtma, Filistinlilere karşı sokakta şiddet yaymaya devam edecek." dedi.

New York Times'ta yer alan bir haberde, Telegram ve WhatsApp'taki mesajların Filistinlilerin İsrail vatandaşlara saldırmaya hazırlandığı konusunda uyardığı iddia edildi. Mesajlarda belirtilen alanlarda ise herhangi bir şiddet ihbarı yapılmadı.

Pazar günü itibarıyla, geçen haftaki şiddet olaylarıyla ilgili olarak 116 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı. İddianame hazırlananların hepsinin Filistinli olduğu aktarıldı.

İşgalci İsrailli dezenformasyon izleme örgütü Fake Reporter, geçen hafta yaptığı açıklamada, Filistinli işletmelere ve sivillere yönelik saldırıları planlamak için WhatsApp ve Telegram kullanan aşırı sağcı gruplarla ilgili İsrail polisine ve medyasına ayrıntılı bir bilgi dosyası ilettiğini söyledi.

Sonuç olarak hiçbir işlem yapılmadı ve medyanın bazı kesimleri, suçlar işlenene kadar haber yapılmaya değer olmadığı yanıtını verdi.

7amleh yetkilisi Ştaya, "Sosyal medya platformlarında Araplara ve Filistinlilere yönelik kışkırtma önemli ölçüde artmaktadır." dedi.

"2020'de Araplara yönelik şiddet söyleminde bir önceki yıla (2019) göre %16'luk bir artış ve Filistinliler ve Araplar hakkında şiddet içeren konuşmalarda her 10 gönderiden birinde artış gördük." dedi.

"Telegram ve diğer uygulamalar Filistinlilere yönelik şiddeti desteklememeli ve kışkırtma, nefret söylemi ve ırkçılığın bulaşmasını önlemek için harekete geçmelidir.' diye ekledi.

İşgalci Hükümet Destekli Trol Ordusu

İşgalci İsrail çevrimiçi platformu Act.IL'nin, Haziran 2017'de İsrail-Filistin ve özellikle BDS hareketiyle ilgili çevrimiçi hashtaglere kendilerini eklemek için binlerce kişilik bir trol ordusu toplamak ve organize etmek için geliştirildiği aktarıldı.

Trollere platform tarafından Filistin karşıtı içerikler hakkında retweet ve beğeni talimatları verildiği belirtildi. Ayrıca, ilgili tartışmalar altında kopyalayıp yapıştırmaları için teşvik edilen yorum şablonları ile karşılıklar verildiği ortaya çıktı.

Act.IL şirketi işgalci İsrail'in Stratejik İşler Bakanlığı ile ortaklaşa hayata geçirildiği ve İşgalci İsrail'den hem fon hem de rehberlik aldığı belirtildi.
Uzun süredir bu oluşumu takipte olan Araştırmacı Michael Bueckert'in, MEE'ye verdiği demeçte, "Uygulamanın en büyük hedeflerinden biri, kullanıcılarının faaliyetlerini İsrail devleti veya lobi gruplarından uzaklaştırmak ve koreografisini yaptığı İsrail yanlısı sosyal medya etkinliğini spontane ve organik olarak ortaya çıkarmaktır." dedi.

Beuckert, Stratejik İşler Bakanlığının "İsrail devletinin rolünü gizlemek için" paravan örgütlerle çalışma politikasına sahip olduğunu ve hükümetin "uygulamanın devam eden finansman ve operasyonlarında halka ilan edilenden daha büyük bir role sahip olduğunu" varsaymanın doğru olduğunu söyledi.

Pazar günü uygulama, "Kendini Savunma Hakkı" ve "Ateş Altındaki İsrail" hashtag'leri altında bir Twitter gündemi düzenledi.

Act.IL, son iki hafta içinde Telegram'daki kanalını, kullanıcılarının Filistin karşıtı söylemleri yaymaları için "misyonlar" göndermek için de kullandı.

İşgalci İsrail güçlerinin bu ayın başlarında Mescid-i Aksa'da ibadet eden Müslümanlara yönelik şiddetli saldırıları sırasında, Act.IL kullanıcıları Reuters, AFP ve Washington Examiner'dan gelen haber güncellemeleri altında yorum yapmaya teşvik ederek suçu Filistinli gruplara attı.

Çevrimiçi konuşmaları bozmaya yönelik koordineli girişimlere rağmen, Bueckert trol ordusunun son faaliyetlerinin etkisi konusunda şüpheci.

"İnsanlar İsrail işgalinin dehşetiyle uyanmaya başlıyorlar ve bununla hiçbir ilgilerinin olmasını istemiyorlar. Hiçbir uygulama, sosyal mecra veya trol ordusu bunu değiştiremeyecek."