Taciz Vesaire

Abone Ol

İsrail İşçi Partisi eski milletvekillerinden Kolet Avital, eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in 1980'lerdeki ilk başbakanlığı sırasında kendisini cinsel tacize maruz bıraktığını açıkladı. Ülkenin önde gelen gazetelerinden Haaretz'in İbranice nüshasına uzun bir röportaj veren 81 yaşındaki Avital, ilk tacizin ardından, bir defa da Paris'teki bir toplantı sırasında Peres'in saldırısıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. İkinci olayda fiziksel olarak Peres'e direndiğini ve yapmaması için uyardığını belirten Avital, yaşadıklarını Peres'in o dönemki danışmanı Yosi Beilin'e anlattığını ve 'Beni bir daha onunla yalnız bırakma' dediğini aktardı. Avital, Peres'le yaşadığı bu tatsız tecrübeler konusunda niçin şimdiye kadar sustuğu sorusunu da 'Bu kararı çok zor aldım. Ancak sonunda, benim gibi cinsel tacize uğrayan kadınlar adına konuşmam gerektiğini düşündüm' şeklinde cevapladı.

HERKES BİLİYORDU

Kolet Avital'in ifşaatından birkaç gün sonra, ismi açıklanmayan ikinci bir kadın daha Şimon Peres tarafından taciz edildiğini itiraf etti. İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndaki diplomatlardan biri olduğu belirtilen kadın, N12 kanalına yaptığı açıklamada, Peres'in kendisini bir odada sıkıştırıp saldırıda bulunduğunu belirtti. N12'nin konuyla ilgili haberinde,Şimon Peres'in bu tür vakalarının 'epey fazla' olduğu ve yakın çevresinin de hepsini bildiği ancak sessiz kaldığı vurgulandı. Haberde, 'Peres'in etrafındakiler sustu, çünkü siyasi veya ekonomik çıkarları vardı' denildi.

Taciz ve cinsel saldırı ifşaatının ortaya dökülmesinin ardından, İsrail kamuoyundan gelen tepkiler başlıca iki kısma ayrıldı. Bir grup, yaşananları normal ve sıradan karşılarken, diğerleri ise 'kendisini savunamayacak durumda olan' biriyle ilgili bu türden haberlerin yapılmasını 'etik' bulmadığını kaydetti.

SÜREKLİ SKANDALLAR

Tepkiler ne yönde olursa olsun, Şimon Peres'le ilgili iddialar, kimseyi şoka uğratmadı. Çünkü İsrail'de sembolik bir konumda olan cumhurbaşkanlığı, sürekli olarak skandalların göbeğinde yer alan bir makam. Peres'ten önceki cumhurbaşkanı Moşe Katsav, 2000 yılında başladığı 7 yıllık görevini doldurmasına günler kala, çeşitli zamanlarda yaklaşık 10 kadına cinsel saldırıda bulunduğu suçlamaları üzerine istifa etmek zorunda kalmıştı. İran doğumlu olan Katsav'ın yakasını bırakmayan İsrail mahkemesi, 2011 yılında kendisini 7 yıl hapis cezasına çarptırdı. 2011'de hapse giren Katsav, birçok kısıtlamalar eşliğinde tahliye edildiği 2016'ya kadar cezaevinde kaldı. Katsav'dan önceki cumhurbaşkanı Ezer Weizman da, adının karıştığı bir yolsuzluk sebebiyle istifa ederek görevi bırakmıştı. Ezer Weizman, İsrail'in ilk cumhurbaşkanı Chaim Weizmann'ın yeğeni, 1967'de Kudüs'ün işgali sırasında savunma bakanı olan Moşe Dayan'ın da bacanağıydı.

İsrail'de yalnızca cumhurbaşkanları değil, bazı başbakanlar da içine düştükleri çok çeşitli skandallar nedeniyle yargılandılar, bir kısmı istifa etti, hapse girenler de oldu. Yitzhak Rabin, Ehud Olmert, Ariel Şaron, Yitzhak Şamir, Benyamin Netanyahu en bilinen örnekler. Bunların dışında, sayısız milletvekili, bürokrat ve diplomat da aynı şekilde 'kamusal suçlar'dan dolayı koltuklarından oldu, cezaevlerine düştü.

KATLİAMLAR CEZASIZ

Yahudi kamuoyunun haklarına karşı oldukça hassas hareket eden İsrail yargısının bu tavrı, İsrail'in 'Ortadoğu'daki tek demokratik devlet' olduğu iddiasının kanıtlarından biri olarak kullanılıyor. Ancak bu sözde imajın gözden kaçırmaya çalıştığı esas hakikat şu: Aynı İsrail yargısı, Araplara ve Müslümanlara karşı işlenen hiçbir suçta, bu kadar hassas ve dakik davranmıyor. Taciz, rüşvet, yolsuzluk gibi cürümlerden dolayı suçlanan birçok İsrailli politikacı ve askerin elinde, aynı zamanda binlerce masumun kanı da bulunuyorken, bu insanlık suçlarıyla ilgili yargı ve dava süreçleri işletilmiyor. Böylece, kariyerlerini kana ve kine borçlu olan nice Siyonist lider, Filistinlilere karşı işlediği suçların kovuşturulmayacağından emin bir şekilde hayatına devam edebiliyor. Bu durumun tarihte ve günümüzde sayısız örneği var.

Dolayısıyla, esas olarak göz yumduğu ve imza attığı insanlık suçları, kışkırttığı faşizm ve Filistinlilere yapılanlar sebebiyle gündeme gelmesi gereken Şimon Peres'in, birkaç kadının şahsî iddiaları yüzünden -üstelik iş işten geçtikten sonra- 'skandal' temalı manşetlere konu olması gülünç ve anlamsız.

(*) Taha Kılınç'ın bu yazısı Yeni Şafak Gazetesi'nden alıntılanmıştır.