Muslim Port Haber Merkezi
TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek Genel Kurul gündemine giren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi", başta İçişleri Bakanlığı'nca dernek yönetimlerinin görevden alınması ve yerine kayyum atanmasını öngören maddeleri olmak üzere, sivil toplum örgütlerine yönelik yeni düzenlemeler bir anda ülke gündeminde ilk sıralarda yer aldı.
Konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Avukat Gülden Sönmez, TBMM gündemine getirilen 'Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun' hakkında eleştirilerini paylaştı. "Yeni değişikliklerle BM güvenlik Konseyi üye devletlerinin menfaati doğrultusunda aldığı kararlara dayanarak, kendi memurunuzla ülke içi ve uluslararası ölçekte operasyon yapılmasına yetki veriyor." ifadelerini kullandı.
Av. Gülden Sönmez'in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şu şekilde:
"Bir Cisim Yaklaşıyor! Bakmayın üstünde Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun yazdığına. Bir hukukçu olarak dahi, kanun teklifi adlı cisme okurken nasıl yaklaşacağımı bilemedim.
Kanun teklifinde Yardım Toplama Kanunu dahil birçok kanunda değişiklik düzenlemesi mevcut. Değişikleri burada uzun uzun yazmak yerine teklifin linkini paylaşacağım. Oldukça uzun ifadeler gerektirdiği için twitterda tek tek anlatmak mümkün değil.
Ama bazı hususlara değinmeden de geçemeyeceğim. Kanun Teklifi yarın ya da önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kuruluna gelecekmiş. Bence TBMM Genel Kurulu'da Türkiye'nin menfaati için, bu cisme yaklaşmamalı.
Kanun teklifi Birleşmiş Milletler GÜVENLİK KONSEYİ'ne nerdeyse egemenlik yetkisi paylaşarak (tanıyarak demek zoruma gidiyor) , Konseyin kararlarına (geçmişten, nerdeyse 11 Eylülden bu yana) binaen, uyum ve yaptırım zorunluluğu getiriyor.
Birçok ülke bunu kendi menfaatleri ya da özgürlükçü yorumları ile düzenlerken, biz de BMGK az bile istemiş biz daha sert tedbir alalım demişler sanki. Hazır bu fırsat, alınmak istenilen bazı kararlar için BM gerekçe olmuş ta olabilir. Kanun koyucunun niyetinden sual olunmaz.
Kanun Teklifi, Terörün Finansmanının Önlenmesi yasasıyla oluşturulan zeminden, yeni değişikliklerle BM güvenlik Konseyi üye devletlerinin menfaati doğrultusunda aldığı kararlara dayanarak, kendi memurunuzla ülke içi ve uluslararası ölçekte operasyon yapılmasına yetki veriyor.
Kanun teklifi ile yeni suçlar ve cezalar ihdas ediliyor. ABD'ye göre, Rusya'ya göre ve belki Çin'e göre her an terörist olabilirsiniz. Bugüne kadar onlar karar aldı diye biz yaptırım uygulamıyorduk. Bu kanun çıkarsa uygulamak zorunda olunacak. Bir nevi BMGK KHK'sı da denebilir.
BMGK kararları kapsamı içinde olabilecek kişi, kuruluş veya organizasyonlarla doğrudan, dolaylı kontrol edilen kişi ve kuruluşların yada bunların hesabına hareket eden kişi veya kuruluşların diyerek alakalı iş veya işlem yapan banka, şirket, kişi, dernek vakfa kilit vurulabilir.
'Ben nerden bilebilirim ki; hangi kişi, kurum, banka transferi sakıncalı" demeyin, artık ABD ve BMGK kime terörist diyor bilmeniz, dikkat etmeniz gerekecek. Bankalar da sizin paranıza değil paranızın nerde dolandığına bakacak.
Diyelim ki Türkiyeli kişi, dernek, vakıf ya da banka BMGK kararında yazılı bir kişi yada kurumla dolaylı irtibatlandırılacak bir işlem yaptı. Derhal Türk memurlar ve yetkili makam işlem yapmak zorunda olacak. Yapmazsa, geciktirirse ihmal ederse ona da hapis cezası geliyor.
Yurtdışına yardım yapan yardım kuruluşları, artık yapacakları her dış yardım için bildirimde bulunmak zorundalar. Her ay binlerce yetim ve muhtaca yardım yapanlar Bildirim Departmanı kurmak için hazırlansınlar. Bildirim yeni yasaya göre 'bildirimden' de ibaret değil bu arada.
STKlar için daha sıkı denetim geliyor. Denetim iyidir ama idarenin yetkisiyle el koyma, faaliyet durdurma, faaliyetten alıkoyma kayyum atanması işlemleri son derece kolaylaştırılıyor. Bilgi belge paylaşmayan STK yönetici ve çalışanlarına hapis cezası geliyor.
Bu uygulama tüzel kişiler ve özellikle STK'lar için 'YARGISIZ İNFAZ' anlamına gelebilir. Kanun teklifi 'Özel Güvenlik Tedbirleri' uygulanacaktır diyor. Zira düzenlemenin ruhu ABD'nin 11 Eylül dönemi 'önleyici müdahale'sine dayanıyor. Aklanana kadar ölmüş oluyorsunuz.
Avukatlara taşınmaz alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesinde şüpheli işlemleri ihbar zorunluluğu getiriliyor. ABD usulü gibi; "Ya ihbar edersin ya sen de teröristsin" İhbar etmezse idari para cezası. Buna diyecek sözüm var da yazamıyorum.
Bu teklif TBMM de görüşülürken Barolar Birliğini ve tüm Baroları, TBMM üyelerini uyarmak ve uyandırmak için çabaya davet ediyorum. Vekiller bu yasayı çıkarırlarsa parti farkı olmaksızın Türkiye'yi teröre destek veren konuma düşürüp, kendileri de 'avukata' ihtiyaç duyacaklardır.
Teklifin tamamı ama özellikle 36.maddesi 'BEŞ DÜNYADAN BÜYÜKTÜR" dedirtiyor. Şöyle ki; BM Güvenlik Konseyi kararlarında alınan malvarlıklarına dair mezkur kararları Cumhurbaşkanlığı Resmi Gazete'de yayınlayarak gecikmeksizin uygular.
11 Eylülden bu yana terörle mücadele konsepti adı altında finans alanında da canlarının istediği gibi racon kesen, başta ABD olmak üzere 5'li yapının, kime, neye, hangi amaçla terör vb suçlama yaptığı malumken, BMGK kararına dayanan yasa çıkarmak hukuksuzluğa meydan açmaktır.
Elbette ki, kitle imha silahı üretimi, yayma, kullanma ve terör/şiddet eylemleri önlenmeli ama bunun için önce Güvenlik Konseyi 5 daimi temsilcilerine yaptırım uygulamaktan başlanmalı.
TBMM üyeleri de şunu unutmamalı ki, Türkiye, 5 daimi üyenin bu alandaki suçlamalarıyla boğuşan bir ülkedir. Özellikle son 20 yılda bu zeminde batıdan doğudan kaç senaryo uygulandı bu ülkeye. Çıkaracağınız yasanın hedefi kitle imha silahı önleme değildir. Türkiye'nin geleceğidir."
Özdemir: Bu Süreç STK'larımızı Bitirir
TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek Genel Kurul gündemine giren kanun teklifini değerlendiren Muslim Port yazarı Sosyolog İsmail Mansur Özdemir, "Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarımız İçişleri birimleri marifeti ile nitelikli bir denetime sahipken, bu kanun FATF (Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu) esasları çerçevesinde ağır yaptırım ve müeyyideler dayatıyor. Bu süreç STK'larımızı bitirir. Küresel sivil hareket aksını kırar. FATF odaklı yapı çok handikaplı." uyarısında bulundu.
Sosyolog Özdemir, "FATF üzerinden yapısal bir müdahale, TBMM'ye, 'Kitle imha silahlarının yayılması ve terörizmin finansmanının önlenmesi' amacıyla bir kanun teklifi sunulmuştur. Bu teklif Dernekler Kanununda ve Yardım Toplama Kanununda da ciddi değişiklikler içermektedir. Konu kitle imha silahları olarak gündemleştirilse bile, FATF temelinde Uluslararası yardım toplama ve dağıtım yetkisini tahdid etmeyi hedefliyor. Devletimizi ve STK'ları bir cendereye götürür. Kamu Diplomasisi gücümüzü yok edecek bir süreçtir." dedi.
İsmail Mansur Özdemir, "Kitle İmha Silahları ile mücadele bahsinin içinde, Sivil Kamu Diplomasisi'nin ana taşıyıcı unsurları olan insani ve kalkınma yardımı yapan kuruluşlarımızın ne işi var. Kamu diplomasisi hizmetimuz zarar görür, bu küresel yapıların işine yarar. Türk Sivil Toplumu arazide çok güçlü. Türk İnsanı Yardım Kuruluşları; FATF tarafından arazide kadük bırakılmak isteniyor. Ülkemiz TDV, Kızılay, İHH, CANSUYU, SADAKATAŞI gibi kuruluşları ile tarih yazıyor. Bu kuruluşları araziden koparacak hiçbir küresel tahdidi kanunlaştırmamalıyız." ifadelerini kullandı.
Avukat Soyer: En Çarpıcı Olan BM Kararının Uygulanması Kısmı!
Meclis'e getirilen kanun teklifinin hukuki altyapısını Avukat Mustafa Çağrı Soyer Muslim Port'a değerlendirdi. Soyer, "Kanunda BM kararlarının uygulanması, dernekler kanununda bazı değişiklikler ve mali suçlarla alakalı düzenlemeler var. En çarpıcı olan BM kararının uygulanması kısmı. Mesela BM '(Şu kurumun) kapatılması lazım' '(Şu kurum) terör derneği' derse buna aynı şekilde onay verilecek. Ama şunu da belirtmek lazım BM kararı burada tavsiye niteliğinde." dedi.
Kanun teklifinin yaptırım ayağına da değinen Soyer, "(BM) tarafından yaptırım listesine alınan kişi ve kuruluşların hesapları ile bu kişi ve kuruluşlarla dolaylı olarak ilişkisi bulunan ya da onun adına hareket eden banka hesapları dondurabilecek." ifadelerini kullandı.
Dernek veya vakıfların denetlenme sürecine ilişkin, "Yardım Toplama Kanununda; Dernek yardım toplamak için başvurduğunda, İçişleri Bakanlığı ve Valilik her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkili olacak. İzinsiz yardım toplayanlara mevcut kanunla daha ağır cezalar geitirliyor. İçişleri Bakanı, hakkında törör vs gibi suçlardan soruşturma başlatılanları görevden uzaklaştırabilecek, kayyım atayabilecek, derneği geçici olarak faaliyetten alıkoyarak mahkemeye başvuracak. Mahkeme ise 48 saat içinde kararını verecek." dedi.
Avukat Soyer, "Avukatlık Kanununa göre avukatlar sır saklamak zorundadır. Ancak düzenleme de müvekkilleri adına yapılan taşınmaz alım, satım , şirket , vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle ilgili Malvarlığının yasadışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir konunun bulunması halinde bu işlemleri MASAK ( Mali suçları araştırma kurulu )'a bildirmek zorunluluğu getiriliyor." dedi.