Muslim Port Haber Merkezi | Sevde Köse
Gazete’de Matthew Syed’in kaleme aldığı makalede, 1974'teki tarihi karşılaşmalarında boksör Muhammed Ali Clay'in rakibi George Foreman'a karşı kullandığı “rakibini kışkırtarak ve onunla alay edip kızdırarak aşırı tepki vermesi için zorlayan” stratejisinden yola çıkarak; rakibine "elinden gelenin hepsi bu mu George?" dediğini hatta Foreman’ın yorgunluktan kendisini yumrukladığını ve sonunda Ali’nin onu sekizinci rauntta nakavt ederek mağlup ettiğini anlattı.
Yazar bu stratejiyi 11 Eylül 2001'den sonra yaşananlara da benzeterek “Amerikalı ve İngiliz liderler Afganistan ve Irak'a yönelik geniş çaplı bir işgalin kendilerini daha güvenli hale getireceğini düşündüler ancak fena halde yanıldılar. Şiddetli bir şekilde saldırıp yüz binlerce sivili öldürdüklerinde düşmanları El Kaide'nin amaçladığı gibi inandırıcılık otoritelerini kaybettiler, sonra daha bitkin ve daha savunmasız bir şekilde geri döndüler” dedi.
İsrail Tuzağa Düştü
Yazara göre İsrail “İslami Direniş Hareketi (Hamas) için fanatik katillerden oluşan bir mezhep” diyerek aynı tuzağa düştü, Hamas 7 Ekim (Aksa Tufanı) saldırısında İsrail'in öfkesini arttırarak çok yönlü bir strateji izledi. Yazar, bunu Tel Aviv'i aşırı tepkiye yönlendirerek Hamas'ı daha güçlü İsrail'i ise daha zayıf kılacak dikkatle tasarlanmış bir planın parçası olarak değerlendirdi.
Böylece Hamas başarılı oldu, çünkü İsrail'in Gazze'de her yeri bombalaması ve her bombaladıktan sonra bunu Aksa Tufanı’ndan kaynaklanan vahşete atıfta bulunarak gerekçelendirmesi; savaşı izleyen dünyaya aktarılan kanlı katliam görüntülerini yaymaya hevesli olan düşmanlarına doğrudan hizmet etti. İsrail ise, Birleşmiş Milletler'de giderek yalnızlaştı, müttefikleri ambargo uygulamayı düşünmeye başladı ve dünya kamuoyu ona daha da karşı çıkmaya başladı.
Yazar, 7 Ekim olayları karşısında İsrail'in duyduğu öfkenin düzeyi karşısında yaşadığı şaşkınlığını “İsrailliler, Hamas'ın sadece silah gücüyle ortadan kaldırılamayacak bir ideoloji olduğunu ve Gazze'nin yok edilmesinin bin okuldan daha etkili bir askere alma aracı olduğunu unutarak; Hamas'ı ortadan kaldırmak olan savaş hedeflerinin çelişkisi üzerine düşünmeyi bile bıraktılar.” diyerek dile getirdi.
Stratejik Açıdan Kabul Edilemez
Matthew Syed'e göre belki de en büyük trajedi “Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Gazze'ye ‘elektrik, yiyecek ve yakıt olmadan tam bir ambargo uygulama’ sözü vermesi ve ertesi günü işgalci İsrail güçlerine ‘tüm kısıtlamaları kaldırdığını’ söylemesi ve daha sonra eski İsrailli general Giora Eiland’ın, ‘Ablukayı etkili kılmak için başkalarının Gazze'ye yardım etmesini engellemeliyiz’ açıklamalarından sonra” artık tüm bunların öngörülebilir olmasıydı. Ona göre buna benzer başka açıklamalar da tüm bu yaşananların arka planını oluşturdu.
Yazara göre bu tür açıklamalar psikolojik açıdan anlaşılabilir olabilirdi, ancak stratejik düzeyde affedilemezdi çünkü insani yardım çalışanları ve gazetecilere karşı işlenen katliamın yanı sıra, içinde “silahlı bir savaşçı bulunabileceği” gerekçesiyle bir yardım konvoyuna saldırmayı meşrulaştırıyordu. Kendi ifadesiyle gerekçesi; savaşın sisi içinde hataların olabileceğiydi, ancak savaş intikam sisi içinde yürütüldüğünde hataların çok daha sık meydana gelmekteydi.
Yazar makalesinde, kanlı savaşın devam etmesinin kendi çıkarlarına hizmet ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan kurtulmanın yararlı bir başlangıç olacağını ancak bunun tek başına yeterli olmayacağını ayrıca İsrailliler’in, muhalifleri tarafından nasıl manipüle edildiklerini ve tarihi bir trajediye sürüklenip kandırıldıklarını görmeleri gerektiği sonucuna vardı.
*Yazımız Al Jazeera kanalında yayınlanan makaleden çeviri yapılmıştır.