İslam-Hristiyan Komisyonu, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın yakılışının 51'nci yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada, 'İşgal güçleri Yahudileştirme ve icat ettikleri yıkım yöntemleriyle Mescidi Aksa'da tüm eserleri her gün yakıp yıkmaktadır' ifadesini kullandı.

Heyetin Genel Sekreteri Hanna İsa, yıllardır süren işgale rağmen Filistin halkının hala yaşadığı dehşet ve felaketi unutmadığını vurguladı.

Hanna İsa, Hicri yeni yılın başlamasına rağmen Mescidi Aksa kapılarının hala kapalı olduğunu, Müslümanların girmesinin yasak olduğunu, işgal güçlerin ve fanatik yerleşimcilerin baskınlarına maruz kalıp mukaddesatına saygısızlık edildiğini hatırlattı.

Diğer yandan İsa, işgalcilerin Kudüslüleri baskı ve sürgünlerle yerlerinden edip yerlerine Yahudi yerleşimcileri yerleştirme planlarına karşı Kudüslülerin kararlılığını destekleme çağrısında bulundu.

Genel Sekreter İsa, Filistin toprakları üzerinde doğuştan hak sahibi olduklarına inanan bir halk olduğu sürece işgalin yok olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

Mescid-i Aksa 1969'da Kundaklanmıştı

Müslümanlar için mukaddes kabul edilen ve ilk kıble olan Mescid-i Aksa 1969 21 Ağustos'unda bugün "Mesih'in gelmesini hızlandırmak isteyen" bir fanatik tarafından yakılmıştı

Kudüs'te, Müslümanlığın en önemli değerlerinden biri olan Mescid-i Aksa, 21 Ağustos 1969'da Avusturalyalı fanatik Michael Dennis Rohan tarafından yakılmıştı. Olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen Mescid-i Aksa hala bir yangın yeri ve Siyonist işgalcilerin elinden kurtarılmayı bekliyor.

Kudüs'teki pek çok Müslüman, İsrail'in Kudüs'ü işgal ettiği 1967 İsrail-Arap savaşından iki sene sonra gelen bu yangını, yaşadıkları acının sembolü olarak algılamıştı. Camiyi yok etmenin Mesih'in gelişini hızlandıracağına inandığını söyleyen Rohan, Church of God isimli tarikat mensubuydu. Daha sonra delilik raporu aldı ve İsrail'den sınır dışı edildi.

Çıkan büyük yangında birçok tarihi eser yandı. Bunların arasında en bilineni Selahattin Eyyubi'nin fethin nişanesi olarak Kudüs'e getirttiği tarihi 'ahşap minber'dir.

Siyonistler, Mescidi Aksa'nın yerinde Süleyman heykel veya Siyon mabedi adını verdikleri bir Yahudi mabedinin olduğunu ileri sürdüklerinden bu iddialarına binaen Mescidi Aksa'yı yıkarak yerine yeniden söz konusu mabedi inşa etmeyi sürekli düşünüyor ve bunun için plan kuruyorlar. Onların işte bu amaçları yüzünden Doğu Kudüs'ün işgal edildiği 1967'den bu yana, Mescidi Aksa sürekli şekilde Siyonist saldırganlıktan kaynaklanan tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır.

Filistinliler bu olayı kınamak için her yıl Ağustos ayının son haftası etkinlikler düzenleniyor.

Minberin Aynısı Yapılıp Yerleştirildi

2007'de yakılmasından 38 yıl sonra aslının aynısı olarak yeniden yapılan ahşap minber, tekrar eski yerini buldu.

Yapımı ve montaj çalışmalarında iki Türk kündekari ustası Recep Elitok ve Mehmet Ali Uçar'ın da çalıştığı ahşap minber, dört yılı aşkın bir çabanın ürünü olarak Amman'da yapıldı. Ürdün hükümeti yeni minberin yapımı için 1.75 milyon dolar harcadı.

El Aksa'nın yakılan minberinin arşiv ve müzelerdeki fotoğraflarından yararlanılarak aslına uygun olarak yapılan minber, parçalar halinde Ürdün'den taşınmıştı. Yangından artakalan bazı parçalarsa cami külliyesi içindeki müzede bulunuyor.

'Selahaddin minberi' olarak tanınan orijinal minberi, Nureddin Mahmud Zengi 1168'de yaptırmış. 'Türk Kudüs'ü 1516-1917' kitabının yazarı Mehmet Tütüncü, "Bu (orijinal) minber, Türklerin Kudüs'e verdiği en değerli hediyeydi" diyor. Tütüncü, Türkmen atabeyi Nureddin Zengi'nin 1168'de minberin yapımını emrettiğini, tamamlanmasını göremeden de öldüğünü söylüyor.

Minber, Zengi'nin oğlu Salih İsmail'in gözetiminde altı yıllık bir emek sonucu tamamlanıp 1187'de Kudüs'ü fetheden Selahaddin Eyyubi tarafından Halep'ten Kudüs'e getirilerek, Mescid-i Aksa'ya yerleştirilmişti. Minber, Mescid-i Aksa'da, yakıldığı 1969 yılına kadar, 762 yıl kalmıştı.

Kundaklama İİT'in Kuruluşunun Gerekçesi Oldu

Eski adı İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Dennis Michael Rohan'ın Mescid-i Aksa'yı kundaklaması üzerine İslam ülkeleri tarafından 25 Ağustos 1969 tarihinde kuruldu.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin Egemenliği İhlal Ediliyor

Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki vakıflar, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresi'nin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail makamlarının bu tek taraflı kararını tanımayan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğini ihlal edici bu tür girişleri baskın olarak tanımlıyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor.

Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, sözde "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor, Mescid-i Aksa'da kendilerinin de ibadet etme hakları olduğunu savunuyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dışişleri Komisyonu, 13 Ekim 20016'da Mescid-i Aksa'nın Musevilikle bağına dair herhangi bir ibarenin bulunmadığına ilişkin tasarıyı oylamış ve 6'ya karşılık 24 oyla kabul etmişti. Karar tasarısı daha sonra UNESCO Yürütme Kurulu tarafından da onaylanmıştı.

UNESCO Dünya Mirası Komitesi ise 7 Temmuz 2017'de İsrail'in Kudüs'te Mescid-i Aksa ve çevresinde egemenlik hakkı iddiaları ve yürüttüğü yasa dışı kazıları kınayan bir tasarıyı kabul etmişti.

Aksa'ya Yönelik Diğer Saldırılar

- Nisan 1980'de ünlü Siyonist terörist Meir Kahane, Mescidi Aksa'nın bir yerine bol miktarda patlayıcı madde doldurarak bunu patlatmaya teşebbüs etti ise de başarılı olamadı.

İsrail’in 2025 Planı Ortaya Çıktı: Batı Şeria’nın İlhakı İsrail’in 2025 Planı Ortaya Çıktı: Batı Şeria’nın İlhakı

- 8 Nisan 1982'de fanatik bir Siyonist terör örgütünün mensupları Kach diye bilinen diğer bir Siyonist terör örgütüyle işbirliği yaparak Mescidi Aksa'nın ana girişine bol miktarda patlayıcı madde yerleştirdi. Ancak bu patlayıcı madde cami görevlileri tarafından patlamadan ortaya çıkarıldı.

- 10 Nisan 1982'de Meir Kahane taraftarlarından bir grup Yahudi zorla Mescidi Aksa'ya girmek istedi. Cemaatin ve cami görevlilerinin engel olması üzerine çıkan çatışmada cami korumalarından iki kişi öldürüldü.

- 21 Mart 1983'te Mescidi Aksa'ya gizli bir yoldan girmek için tünel açıldığı tespit edildi. Ancak tünel tamamlanamadan ortaya çıkarıldığı için teşebbüs başarılı olamadı.

- 27 Şubat 1984'te bir grup silahlı Yahudi, caminin doğu tarafından Rahmet kapısının yakınından içeri girmek istedi. Ancak cami koruma görevlileri onların içeri girip bir katliam gerçekleştirmelerini önlediler.

- 14 Ocak 1986'da Knesset üyesi bazı parlamenterler askerlerin koruması altında Mescidi Aksa'ya girmek istedi. Ancak İslami Hareket mensubu gençler cami kapılarında barikatlar oluşturarak içeri girmelerini önledi. Birkaç kez girişimde bulunan parlamenterler Mescidi Aksa'nın içine girmeyi başaramayınca geri dönmek zorunda kaldılar. Fakat bu olaydan sonra cami dışında işgalci askerlerin Müslüman gençlere saldırmasıyla başlayan çatışmalarda çok sayıda genç yaralandı.

- Mescidi Aksa'ya yönelik saldırıların en geniş çaplısı da 8 Ekim 1990 tarihinde gerçekleştirilen ve 30 Müslümanın şehid edilmesine, 800 Müslümanın da yaralanmasına yol açan saldırıdır. Tarihe 'Kudüs katliamı' olarak geçen bu saldırı, Siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik Yahudi gruplarını kışkırtması sonucu gerçekleştirildi.