Çağ açıp çap kapatan Büyük Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve bilge lider Aliya İzzetbegoviç’in İslam âlemine emaneti olan Bosna Hersek, Avrupa’nın ortasında kalmış bir İslam yurdu. Emperyalist Batı zihniyetinin tüm asimilasyon çabalarına rağmen yüzyıllardır samimi bir Müslümanlık örneği sunan Bosna Hersek Müslümanlarının Ramazan ayı heyecanını, Bosna Hersekli işadamı Samir Šibonjic ile konuştuk. Sivil toplum ve yardım çalışmalarıyla tanınan Šibonjic, Bosna Hersek’in yerel Ramazan kültürünü ve Bosna’ya ait birçok bilinmeyeni Millî Gazete’den Abdussamet Karataş’a anlattı.AHİRETE BOŞ GİTMEMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ-Samir Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?-Ben Samir Sibonjic Bosna’da doğdum. Bosna Hersek ve Türkiye’de eğitim gördüm. Bosna Hersek Savaşı’ndan sonra eğitimimi tamamladıktan sonra çalışmaya başladım. Şu anda aktif bir işadamı olarak şirketimi yönetiyorum. Aynı zamanda meclis üyesiyim. Zavidovići şehrinde oturuyorum. Birkaç dernek ve yardım kuruluşu ile Bosna ve bölgedeki ülkelerde faaliyetlerim var. Aynı zamanda kardeş ülkemiz Azerbaycan-Bosna Hersek Dostluk Derneği’nin başkanıyım. Hayatım çok yoğun, Allah’a şükürler olsun, ahirete boş dönmemek için gece gündüz çalışıyoruz, uğraşıyoruz. Nerede hareket orada bereket diyorum.RAMAZAN’IN KOKUSUNU VE BEREKETİNİ YAŞIYORUZ-Tarihi ve kültürel bağlarla birbirimize kenetli olduğumuz Bosna Hersek Müslümanları, Ramazan-ı Şerif’i nasıl ihya ediyor? Kültürünüze özgü Ramazan yaşantınızdan bahseder misiniz?-Bosna-Hersek’te de diğer Müslüman ülkelerde olduğu gibi Ramazan’ın gelişi ile hayatlarımız tamamen Ramazan’a göre ayarlanıyor. Ramazan’ın gelişi ile sadece orucu değil, Ramazan’ın kokusunu, Ramazan’ın bereketini her şeyimizle yaşıyoruz, yani hayatlarımız tamamen Ramazanlık oluyor. Aileler geceleyin beraber sahur yapıyor. Bosna’da sahur yemeği çok önemlidir. O, sıradan bir yemekten ziyâde aslında ailenin birleştirme ve pekiştirme yemeğidir. Sahurdan sonra ezan beklenir, ezan bittikten sonra herkes ailecek kalkıp sabah namazlarını eda eder. Bosna Hersek’te çocuklar her akşam iftarın habercisini, yani cami minarelerindeki kandillerin yanmasını bekliyorlar. Kandiller yanınca çocuklar ‘iftar oldu, iftar oldu’ diye sevinçle bağırarak evlerine koşar. İftarın yeri bizde bambaşkadır. Biz Ramazan’da arkadaşlarımızı ve yakın akrabalarımızı iftar yemeğine davet ederiz ve iftarı hep beraber yaparız. İftar yemeğinden sonra genelde ailece teravih namazları kılmak için camilere gideriz. Bosna Hersek’te camilerimiz teravih namazlarında dopdolu oluyor. Namazdan sonra hanım ve çocuklar sahur yemeği hazırlamak için hemen evlerine gidiyor. Erkekler de genelde akşam namazdan sonra açılan çay evlerinde oturup sohbet ediyorlar. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Ramazan ayında Bosna Hersekliler 24 saatin her dakikasında Ramazan’ı hakkını vererek yaşıyor.SALGIN İNŞALLAH EN KISA ZAMANDA GEÇECEK-Korona salgını Bosna Hersekli Müslümanların Ramazan yaşantısını nasıl etkiledi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?-Tabii ki koronavirüs tüm dünyayı olduğu gibi Bosna Hersek’i de etkisi altına aldı. İnsanları salgından korumak amacıyla Bosna Hersek’te de insanların toplu olarak bulunduğu yerler gibi ibadethaneler de kapatıldı. Şimdiye kadar hiçbir zaman böyle bir şey yaşamadık. Şu anda bu görünmeyen düşman hem insanları evlere kapattı hem de bizim yaşam tarzımızı tamamen değiştirdi. Daha önce yaşamadığımız bir tecrübe ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz Cuma günü Ramazan’ın ilk günüydü ve camilerde Cuma namazı kılınmayan 4. cuma namazı oldu. Teravih namazları için de bu Ramazan’da maalesef cemaatsiz geçiyor. Camilerde teravih namazlarını sadece imam, müezzin ve onlarla beraber bir iki kişinin daha kılmasına müsaade ediliyor. Biz Elhamdülillah Müslümanız ve her zaman olduğu gibi Müslümanlar olarak devletin getirdiği kanun ve kurallara uygun olarak hayatlarımızı devam ettireceğiz. Tabii ki çok üzgünüz ama Allah hepimizi daha beterinden saklasın. Bunu hepimiz bilelim ki, başımıza gelen tüm olaylar gibi bu korona salgını inşallah en kısa zamanda geçecektir.AVRUPA’DA KALAN SON OSMANLILARIZ-Türkiye Müslümanları, Bosna Hersek’i Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve Bilge Cumhurbaşkanınız merhum Aliya İzzetbegoviç’in kıymetli bir emaneti olarak görüyor? Sizler Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?-Biz elhamdülillah burada kendimizi Osmanlı olarak görüyoruz, Avrupa’da kalan son Osmanlı gibiyiz. Biz burada bu anlayışla mücadele veriyoruz ve Avrupa’da herkese örnek olacak bir yaşam tarzımızı devam ettiriyoruz. Bildiğiniz gibi Avrupa’da en çok Müslüman bulunan ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülke Bosna Hersek. Bunun için çok büyük bedel ödedik ama şu an çok mutluyuz. Sizin söylediğiniz gibi Fatih Sultan Mehmet Han ve tüm Osmanlı sultanlarımız bizim için çok önemlidir. 90’lı yıllarda çok büyük bir savaş yaşadık, her taraftan bize saldırdılar. O zaman devletimiz bağımsızlığını yeni ilan etmişti. Düşmanlarımız bizi kuşatma altına aldı. Ama kalplerimizde güçlü iman ve başımızdaki lider Aliya İzzetbegoviç ile bunların hepsinin üstesinden geldik ve Allah’ın yardımıyla şu anda barış ve huzur içindeyiz. Savaş yıllarında bize tüm Müslüman ülkelerden ama özellikle Türkiye halkından çok büyük yardımlar geldi. Biz bunu asla unutmayız ve her zaman hem Türkiye’ye hem de Türk halkına minnettarız. Allah hepinizden razı olsun. Bosna Hersek halkı Türkiye’yi, Türk bayrağını ve Türk milletini hiçbir zaman ayrı görmedi. Bizim evlerimizde Türk bayrakları ve kalplerimizde Türkiye’ye ve Türk halkına karşı sevgimiz var. Çünkü biz sadece dost değil, kardeşiz. Allah kardeşliğimizi kıyamet gününe kadar devam ettirsin.MÜSLÜMANLAR ARTIK YÖNETİLEN DEĞİL, YÖNETEN OLMAK ZORUNDA-Bosna Hersekli Müslüman bir işadamı olarak İslam dünyasına vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?-Artık Müslümanların birbirine ulaşması için imkânlar gelişmiş olsa da maalesef kalplerimiz ve gönüllerimiz birbirine yakın değil. Bizim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) insanlığın ahlakını güçlendirmek için bu dünyaya geldi. Allah, Müslümanları insanlığa örnek olmaları için yarattı. Bozgunluk yapanlar asla ve asla Müslüman olamaz. Bizimle beraber yaşayan herkes mutlu olmalı. Yeter ki duygu ve gönüllerimiz farklı olmasın, o zaman mesafe olarak uzak da olsak birbirlerimizi anlarız. Allah kalplerimizdeki sevgiyi artırsın, gönüllerimizi bir etsin. Tüm dünya Müslümanlarının Ramazan’ının mübarek olmasını diliyorum. Ramazan’la beraber dünyamıza ‘barış ve sevgi’ gelsin. Allah, Ramazan ile bize huzur versin inşallah. Müslümanlar artık yönetilen değil, yöneten olmak zorundadır. Müslümanlar birbirinizi şartsız sevmelidir. Sevelim sevilelim.