Muslim Port Haber Merkezi
Kanundaki boşluktan yararlanan ve pervasızlıklarını artıran bu çevreler, son olarak Diyanet İşleri Başkanı’nın Cuma hutbesinde, zina ve homoseksüelliğin Kur’an’da lanetlendiğini söylemesine karşı suç duyurusunda bulundu. Azgınlıklarını artıranlara bir tepki de Diyanet-Sen’den geldi.
Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde İslam’ın en temel yasaklarından birisi olan zina ve eşcinselliğin Kur’an’da lanetlendiğini söylemesinden dolayı hedefe koymak isteyen çevrelere Diyanet-Sen’den cevap. Konuyla ilgili bir basın açıklaması yapan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, “Diyanet-Sen olarak dün olduğu gibi bugün de ümmet coğrafyasına hizmet eden, mazlumların, çaresizlerin imdadına yetişen, iman ve hakikat ölçülerini her alanda ve herkese hatırlatmaya çalışan Diyanetimize ve onun saygıdeğer başkanına yapılan acımasız saldırılara karşı olduğumuzu tek dil ve söylemle dünyaya haykırıyoruz” dedi.
EŞCİNSELLİĞİN LANETLENDİĞİNİ DİYANET SÖYLEMEYECEK DE KİM SÖYLEYECEK!
“İslam’ın en temel yasaklarından olan zina ve eşcinselliğin Kur’an’da lanetlendiğini Diyanet İşleri Başkanımız söylemeyecek de kim söyleyecek?” diyen Bayraktutar ifadelerini şöyle sürdürdü: “Zinanın ve eşcinselliğin zararları ortadayken insan hakları bahane edilerek bunun söylenmesine bile tahammül edilememesi neyin şımarıklığı ve azgınlığıdır. Zinanın, eşcinselliğin ferdi ve toplumsal zararları ortadayken birileri zina yapıyor diye bunu normal görmemizi bizden kimse beklemesin. Kanunda bu yaptığınız suç olmayabilir ancak bunun zararları ortadayken siz rahatsız oluyorsunuz diye başımızı kuma gömmeyeceğiz.”
“DİYANET’İMİZİN DE BAŞKAN’IMIZIN DA YANINDAYIZ”
Bayraktutar, dönem dönem asılsız bahanelerle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve onun başkanlarının yıpratılmaya çalışıldığını hatırlatarak, “Sözde İnsan Hakları Derneği’nin bu kişilerin avukatlığını yaparak Diyanet İşleri Başkanımız hakkında suç duyurusunda bulunmasını kınıyor, sonuna kadar Diyanet İşleri Başkanımızın yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz” dedi.
“TOPLUM YAPIMIZA UYGUN DÜZENLEMELER YAPILMALI”
Bayraktutar, zina ve eşcinselliğin ferdi ve toplumsal zararları ortadayken bazı sözleşmelerle bunların suç olmaktan çıkarılması ve ülkemizin de bu sözleşmelere taraf olmasının toplumda onarılması zor zararlar açacağına dikkati çekerek, “Bu kişilerin, Yüce Kitabımız Kur’an’da bunlarla ilgili ayetlerin söylenmesine bile tahammül edememesi bu sözleşmelerden aldıkları güç iledir. Yine bu güç iledir ki Türkiye’nin bu konuda en yetkili kişisi Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptıklarının zararlarını söylemesinden dolayı onun hakkında suç duyurusunda bulunma ve görevden alınmasını talep etme cüretini gösterebiliyorlar. Devlet yetkililerimizi toplum yapımızı dinamitleyen bu tür sözleşmelere imza atmak yerine kendi toplum yapımıza uyan düzenlemeler yapmaya davet ediyoruz” dedi.
ADALET BAKANI SERT TEPKİ GÖSTERDİ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ankara Barosunun, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş hakkındaki açıklamasını kınadı.
Gül, yaptığı yazılı açıklamada, "Erbaş'ın cuma hutbesinde naklettiği dini hükümler nedeniyle Ankara Barosunun rahatsızlığını ifade eden ve haddi zorlayan" açıklamasını esefle karşıladığını belirtti.
Anayasa'nın 24'üncü maddesini hatırlatan Bakan Gül, dini inanç, vicdan ve kanaat hürriyetinin herkes gibi bir din adamı tarafından da kullanılmasında hiçbir sakınca bulunmadığına işaret etti.
Erbaş'ın anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının başı olarak İslam dininin hükümlerini seslendirdiğini vurgulayan Gül, "Bu nedenle vatandaşlarımızın dini bilgi ihtiyacına, suallerine ve tereddütlerine cevap vermesi son derece doğal ve her şeyden önce bir kamu görevidir." ifadesini kullandı.
"FAŞİST REFLEKSİ İFŞA ETMİŞTİR"
Abdulhamit Gül, Erbaş'ın dile getirdiği hususlarla ilgili "nefret suçu" teşhisi konulmasını da "hukuki cehalet" olarak nitelendirerek, "Bu topraklarda her sesten, her kökten, her inanıştan insan, yüz yıllardır barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşamış ve yaşamaya devam edecektir. Çok açıktır ki Ali Erbaş hocamızın hitabında bu birlikteliğe kasteden hiçbir ifadesi, iması ve beyanı yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Barosunun açıklamasındaki yakıştırmaların, herkesi bir arada tutan değerlerle, demokratik ilkelerle uyuşmadığına dikkati çeken Gül, inanç ve düşünce hürriyetinin anlamını herkesten iyi bilmesi gereken bir meslek örgütünün, farklı bir düşünceye karşı yaptığı talihsiz açıklamanın, zihinlerindeki "faşist refleksi" de bir kez daha ifşa ettiğini belirtti.
Adalet Bakanı Gül, şunları kaydetti: "Böylesi tek tipçi, ötekileştirici, tahakkümcü yaklaşımlar, herhangi bir hukuki dayanaktan yoksundur. İçinde bulunduğumuz salgın günlerinden, tüm dünyanın hayranlıkla izlediği bir dayanışma ruhu sayesinde en az kayıpla çıkmaya hazırlanan ülkemizde, modası geçmiş, katı pozitivist anlayışın halkımız nezdinde bir karşılığının olmadığı açıktır. İtibarını yükseltmek için başkalarının itibarına saldıranların karşısında Anayasamız, milli değerlerimiz ve demokrasimiz bulunmaktadır. Bu düşüncelerle, söz konusu Baronun ifade ettiği hususların, köklü bir hukuk kurumuna yakışmadığını düşünüyor, açıklamayı esefle kınıyorum."
ABDULLAH SEVİM: ''BU KONU SİYASİ BİR KONU DEĞİL''
Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın son derece haklı ve doğru sözlerinin ardından başlayan tartışmaya ilişkin paylaşımda bulundu.
Prof. Dr. Ali Erbaş'ın tam bir linç kampanyasının hedefi halinde olduğunu dile getiren Sevim, zina ve eşcinselliğin savunulamayacağını kaydetti. Sevim, zina ve eşcinsellik konusunda adım atılmasını gerektiğini söyleyerek "İstanbul Sözleşmesi gibi aileyi hedef alan sözleşmeleri tarihin çöplüğüne gömmek zorundalar." ifadelerini kullandı.
Bu konunun siyasi bir konu olmadığını kendisinin de bir siyasi partinin temsilcisi olarak konuşmadığını belirten Abdullah Sevim, "Bu milletin yüreği yanan bir evladı olarak herkese sesleniyorum, Gelin bu ortamı fırsat bilelim. 83 milyon adına bu sorunları elbirliği ile çözelim!" dedi.