Muslim Port Haber Merkezi | Fahrettin Uras

Güney Afrika Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e Soykırım Davası Açtı Güney Afrika Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e Soykırım Davası Açtı

Türkiye’nin Senegal Büyükelçisi Prof. Dr. Ahmet Kavas, Fransa’nın Afrika’daki deniz üslerini kaleme aldı. 2011'de düzenlenen bir referandumla burayı denizaşırı vilayetine çevirdiği, sömürgeleştirdiği 4 Komor Adası arasından halen tek elinde tuttuğu Mayotte (Mayot) adasına dair bilgileri sosyal medya üzerinden kaleme aldı.

Afrika uzmanı Kavas, “Bugün nüfusu 279 bindir. Tamamına yakını Müslümandır.

Fransız Millet Meclisine son seçimlere kadar girebilen tek Müslüman Milletvekili bu adadan gelirdi. İlk defa 2017 milletvekili seçimlerinde bu adanın iki Müslüman vekili ile Fransa'da yaşayanlardan da 5 Müslüman vekil olunca bu sayı 7 oldu.” dedi.

Ada, AB’nin Bir Parçası

Ada’nın stratejik önemine değinen Prof. Dr. Kavas, “Mayot Adası Hint Okyanusunda Fransa'nın stratejik önemi çok büyük bir noktasıdır. Bu bölgede ciddi bir deniz üssü vardır.

Bir ada devleti olan ve 3 adadan oluşan bugünkü Komorlar Cumhuriyeti bu adanın da ülkenin tabii bir parçası olduğunu ve hala Fransa tarafından tutulmasına karşı bir siyaset benimsemektedir.” ifadelerini kullandı.

Kavas, “12 Mayıs 2020 Salı gününe ait Le Monde Gazetesi bu adanın koronavirüs dolayısıyla gündemine dair bir haber yaptı. Ada bir Fransız vilayeti olması itibariyle Avrupa Birliği’nin de bir parçası konumuna haiz.” dedi.

Hayat Şartları Nasıl?

Afrika üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Ahmet Kavas hoca, Mayot adasının yaşam koşullarını ise şu şekilde yazdı;

279 bin nüfusa sahip Mayot adasında sadece 18 aile doktoru var. Merkez hastanesi dahil tüm ada halkından 100 bin kişiye 80 doktor düşmekte, yani aile doktorları dahil yaklaşık 300 doktoru var. Fransa'nın Avrupa'daki sınırları içinde ise 100 bin kişiye 324 doktor düşmektedir.

Ada nüfusuna her yıl ortalama 10 bin yeni doğan bebek ilave oluyor. Bunların %75'i Komorlar Cumhuriyetinin Büyük Komor, Anjuan ve Moheli adalarından, yerel dilde kwassa kwaassa denilen basit motorlu kayıklarla, kaçak gelebilen anneler tarafından dünyaya getirilmekteler.

Mayot Adası 2011'de Fransız denizaşırı vilayeti olunca burada yaşayanların diğer 3 bağımsız adaya göre sosyal şartları daha iyileşti, diğerlerinin hamile kadınları doğum için bu adayı tercih ediyorlar. Ada haliyle her geçen sene besleyemeyeceği bir nüfus artışı yaşamaktadır.

Ne var ki Mayot adasına gelmek için Hint Okyanusunun derin ve dalgalı sularını aşarken zaten kaçak olan yolculuklarında bindikleri kwassa kwassa motorlu kayıklar devrilince son 10 yılda Akdeniz'de yaşanan deniz facialarında ölenlerden daha fazla Komorlu boğularak ölmüş.

Diğer taraftan Mayot Adasına ulaşabilenler ise güvenlik güçlerine yakalandıkları anda binbir zahmetle ve çok güç bela geldikleri, dahası çok pahalıya gelen yolculuklarını o an bitirseler bile tekrarlamak üzere diğer 3 adadan hangisinden geldilerse oraya gönderiliyorlar.

Fransa, Mayot Adası Müslümanlarının İslamiyete bağlılıklarını yakinen bildiğinden adadaki 19 kadıya maaş verirken zerre taviz vermediği laiklik ilkesini "sosyal yardımcı" kadrosuyla aşıyor. Onlar kadılığını yapıyor, Fransa da "sosyal yardımcı" görev tarifiyle laikliği kurtarıyor.

Koronavirüs Mayot Adasını da Etkiledi

Mayıs ayının başında tespit edilen 650 kadar vaka varken ikinci hafta sayı 1023'e çıktı. 11 kişi vefat etti. Her türlü ulaşımın durma noktasına geldiği bugünlerde Le Monde'a göre 279 bin kişinin sağlığı risk altında.

Acaba Mayot Müslümanlarının koronavirüsle mücadelesinde Hint Okyanusunun ortasında yapayalnız dertlerini duyup onlara yardım edecek kimler vardır? Fransa istese de şu an ne kadar yardım yapabilir? Önemli olan oradaki acıları hissedip çare üretebilmektir.

Avrupalıların 19. yüzyılda Hint Okyanusu adalarını aralarında paylaşmak için kıyasıya mücadeleye girdikleri dönemde Osmanlıların Kamer Adaları dediği Komorlar'ın Sultanı Padişah Abdülaziz döneminde İstanbul'a yardım istemek için heyet göndermişti.

Giyim tarzları Yemenlileri hatırlatan Komor Adaları halkını bize ilk defa en iyi Piri Reis 16. yüzyıl başında Kitab-u Bahriye adlı şahane eserinde oldukça ayrıntılı anlatmıştı. Ya sonraki nesiller bu bilgilere değil ilave yapmak gereği gibi okumadılar bile.

Avrupalı sömürgecilere karşı yardım için nice tehlikeli yolculukla İstanbul'a gelebilen iki hanedan mensubu genç 1860'ların payitahtında Komorlar adını bilene rastlamadılar. Her ne kadar Dersaadet'te gayr-i maruf/bilinmesek de Komor’luyuz işte dediler.

21. yüzyıla girdiğimiz dönemde artık Komorları bilen çok Türk vatandaşı var. Hatta koronavirüs öncesi THY bu adaları hem Istanbul'a, hem de dünyaya bağlamıştı. STK’larımız orada faaliyetlerde bulunuyorlar. Bu bağların daha da artıp devamı temennisiyle.