2017 yılında imzalanan anlaşma hafta sonu Çin'in Ulusal Halk Kongresi'nde resmileşti.
Guardian gazetesinin haberine göre Çin devlet medyası bu anlaşmanın terörizmle mücadele amacıyla kullanılabileceğini aktardı.
Türkiye'de ise bu anlaşmaya tepkiler var; anlaşmanın Uygur Türklerine uygulanan 'zulümün artmasına yol açacağı' belirtiliyor.
Anlaşma Türkiye'de yaşayan Uygur Türklerinde de endişe yarattı.
Diğer yandan anlaşmada iade talebinin reddedilmesi hakkı da var.
Eğer sınır dışı isteği gönderilen ülkedeki kişinin bir 'siyasi suç' işlediği öne sürülüyorsa, aynı zamanda bu kişi, isteğin yapıldığı ülkenin vatandaşıysa ya da iltica hakkından faydalanıyorsa Çin'in bu talebi reddedilebiliyor.
'Tutukluluk Ve İşkence İle Karşılaşabilirler'
Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı baskı son yıllarda uluslararası toplum tarafından tepkilerin şiddetlenmesine yol açtı.
Doğu Türkistan'da yaşayan bir milyona yakın Uygur Türkü Müslüman, Komünist Çin Yönetimi'nin eğitim amaçlı olduğunu savunduğu kamplarda tutuluyor.
Pekin, önce varlıklarını dahi reddettiği bu kampların, "ayrılıkçı terörizmi" önlemek için gerekli olduğunu savunuyor.
İnsan hakları aktivistleri ve kimi uzmanlar ise Uygur Türklerine kültürel ve dini soykırım uygulandığını öne aktarıyor.
Guardian gazetesi Uygur diasporasının Çin'in Sincan'a dönmeleri için çabaladığını gösteren yeterli sayıda kanıta sahip olduğunu aktarıyor.
Çin'deki aile üyelerinin ise başka ülkelere giden Uygur Türkleri'nin Sincan'a geri dönmesi için baskı unsuru olarak kullanıldığı ifade ediliyor.
Gazeteye konuşan Çin İnsan Hakları Savunucuları sözcüsü Leo Lan, anlaşmanın Uygur Türkleri'ni tutukluluk ve işkence ile karşılaşabilecekleri Çin'e iade edilmeleri konusunda riske atacağını belirterek Türkiye'nin mültecilerin iade edilmemesini öngören uluslararası kanunlara uyması gerektiğini hatırlatıyor.
Leo Lan, "Çin, ucu açık ve geniş bir şekilde tanımlanabilen ulusal güvenlik suçlamalarında bulunarak kimi insanların Çin'e iadesini isteyebilir" dedi.
'Çin Ekonomik Baskı Uyguluyor'
Fransız haber ajansına konuşan Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, bu anlaşmanın Çin zulmünden kaçmış ve henüz Türk vatandaşlığını almamış Uygur Türkleri arasında panik yaratacağını söyledi.
Çin'in Ankara üzerinde anlaşmanın kabul edilmesi için ekonomik bir baskı oluşturduğunu ileri süren Raşit, "Türk hükümetine bu anlaşmanın bir zulüm aracı olarak kullanılmasını önleme çağrısında bulunuyoruz" diyor.
Guardian gazetesi ise Türkiye'nin Uygurlara ve Çin'den kaçan Müslümanlara uzun zamandır kapılarını açtığını ve Türkiye'de 50 bin Uygur Türkü'nün yaşadığını aktarıyor.
Ancak gazeteye göre son yıllarda Çin ve Türkiye arasında gelişen ilişkiler Uygur Türkleri açısından bir tehlike yaratıyor.
Guardian aynı zamanda son yıllarda Türkiye'nin Çin'in terörizmle suçladığı Uygurları sorguladığını ve doğrudan Çin'e iade etmese de kimi Uygurları Tacikistan gibi başka ülkelere göndermekle suçlandığını vurguluyor.
Londra'daki SOAS Çin Enstitüsü'nün direktörü Steve Tsang'ın South China Morning Post'a yaptığı açıklamaya göre asıl soru işareti, Çin'den baskı gelmesine rağmen Türkiye'nin kendi sınırlarındaki Uygurları uluslararası kanunlar ve şeffaflık kapsamında korumaya devam edip etmeyeceği.
Tsang, Türkiye'nin bu yolu seçmemesi durumunda Türkiye'de yaşayan Uygurların kendi güvenliklerinden ve iade edilmelerinden endişe duyacağını aktarıyor.
Guardian gazetesi ise Türkiye basınındaki Çin'den gelmesi beklenen koronavirüs aşılarının bu yüzden geciktiği iddialarına da yer verdi.
Muslim Port, Guardian, BBC Türkçe, AFP