Muslim Port Haber Merkezi | Bekir Şirin

Tarihsel süreç içerisinde zulmü yapan aktörlerin değiştiği ancak mazlum durumunda olanın değişmediği bölgede büyük bir insanlık dramı var. Keşmir halkı, ümmetin kendisine sahip çıkmasını ve kendilerini Hindistan zulmünden kurtarmasını bekliyor.

Tarihsel süreç içerisinde Keşmir'de neler yaşandı? Zalim Hint güçleri ne istiyor? Keşmir'in stratejik önemi ne? Parçalara ayrılmış bir halde bulunan Keşmir'in demografik özellikleri ne? Hindistan'ın 5 Ağustos 2019 tarihli, Keşmir'in statüsünü tek taraflı olarak değiştirme kararı ne anlama geliyor? Keşmir'de bugün neler oluyor? Keşmir halkı ne istiyor? Müslümanların kan ağladığı Keşmir için çözüm ne? Tüm bu soruların cevabı 'Duyulmayı Bekleyen Bir Nida: Acı Dolu Vatan Keşmir' başlıklı yazı dizisinde…

Bangladeş’te Sel Nedeniyle 42 Kişi Öldü Bangladeş’te Sel Nedeniyle 42 Kişi Öldü

Keşmir'de yüzyıllardır devam eden acı dolu süreçte gerçekleştirilen zulmün aktörleri değişse de Müslümanların mezalime maruz kaldıkları gerçeği değişmedi. Keşmirli Müslümanlar bugün Hindu zulmüne maruz kalırken 1947 yılına dek yaşanan süreç de acı ve gözyaşı içeriyor. Süreç içerisinde Sihlerin, Dograların, İngilizlerin ve tekrar Dograların kontrolü altına giren bölgede Müslümanların mülklerine el konuldu, ibadetleri yasaklandı. Müslümanlara yaşam hakkı verilmeyen Keşmir'de on binlerce Müslüman şehit edildi, bir buçuk milyonu aşkını ise mülteci durumuna düştü.

Tarihler 1819 yılını gösterdiğinde Keşmir'in bulunduğu bölge için felaket anlamına gelen bir gelişme yaşandı. 'Sihler' olarak anılan topluluk Ranjit Sing önderliğinde bölgeye bir saldırı düzenliyor ve böylece bölgedeki Müslüman hakimiyeti nihayete eriyordu. Müslümanların bölgenin idaresini yitirmesi aynı zamanda zulüm dolu yılların da başlangıcı niteliğini taşıyordu.

MÜSLÜMAN HALKA GAYRİMÜSLİM HÜKÜMDAR

Sihlerin lideri Ranjit Singh'in hükümdarlığında geçen on yıllar içerisinde Müslümanlara şiddetli bir baskı uygulandı. İbadet özgürlüğüne çok ağır darbelerin vurulduğu süreçteki yasaklar listesinde cemaat halinde namaz kılınması da yer aldı. Süreç içerisinde bölge, Sihlerin kontrolünden Dograların kontrolüne geçti. Daha sonra bölgeyi kontrolü altına alan İngiltere, Amritsar Anlaşması ile Keşmir Vadisi'ni Dogra hanedanından Gulab Singh'e sattı. Amritsar Anlaşması ile birlikte Cammu, Keşmir, Ladak, Baltistan, Muzafferabad gibi bölgeler Dogra Hanedanlığı'nın hakimiyeti altına girdi.

MÜSLÜMANLAR BİR MAL GİBİ SATILDI

Süreç içerisinde Sihlerin, Dograların, İngilizlerin ve tekrar Dograların kontrolü altına giren bölgede yaşayan halkın büyük bir çoğunluğu Müslüman olmasına karşın idareciler gayrimüslimdi. Söz konusu durum ve milyonlarca kişinin Amritsar Anlaşması sonucunda bir mal gibi satılması sorunların kaynağını teşkil etti. Gulab Singh yönetimi altında geçen dönemde Müslümanlara türlü zulümler uygulandı. İbadetlerin yasaklandığı ve camilerin kapatıldığı bu süreç çeşitli isyanları doğursa da isyanlarda başarıya ulaşılamadı.

ZULME KARŞI ÇEŞİTLİ OLUŞUMLAR KURULDU

Dograların Keşmir üzerinde hakimiyet kurduğu süreçte Müslümanlara adeta hayat hakkı tanınmadı. Müslümanların mülklerine el konulduğu, zorla çalıştırıldığı, kurban ibadetinin suç sayıldığı, eğitim sisteminde ayrıcalıkların uygulandığı, kısacası zulmün yoğun bir şekilde yaşandığı Keşmir'de bir süre İngilizler tekrar kontrolü ele aldı. 1925 yılına gelindiğinde yine Dogralara teslim edilen Keşmir'de 1930'lu yıllarda 'Okuma Odası Cemiyeti' isimli oluşum kuruldu. Söz konusu oluşumun ardından 'Tüm Cammu ve Keşmir Müslümanlar Konferansı', 'Tüm Cammu ve Keşmir Ulusal Konferansı' ve 'Keşmir'i Terk Et' gibi hareketler ortaya çıktı.

KEŞMİR HALKI PAKİSTAN'I İSTEDİ

Keşmir bölgesindeki asırlar süren zulüm düzeni devam ederken 1947 yılında çok önemli gelişmeler yaşandı. 15 Ağustos 1947'de İngilizlerin bölgeden çekilmesinin ardından Pakistan ve Hindistan kuruldu. Keşmir de iki devletten birine katılmada serbest bırakıldı. Çok büyük kısmı Müslüman olan Keşmir'de halk, Pakistan'a bağlanma yönünde eğilim gösterirken dönemin hükümdarı Hari Singh, söz konusu talebe karşı çıktı.

HALKTAN KAÇAN HARİ SİNGH, HİNDİSTAN'A SIĞINDI

Pakistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından halkın Pakistan'a bağlanma yönünde eğilim göstermesi ve Hari Singh'in bu taleplere karşı çıkması büyük bir krizin eşik noktası oldu. Singh'in taleplere kulak vermemesi karşısında Müslümanlar ayaklanarak başkent Srinagar'a kadar ilerledi. Müslümanların ilerleyişi karşısında büyük bir panik yaşayan Singh, çareyi Hindistan'a sığınmakta buldu. Hindistan'dan destek isteyen Singh'e verilen cevap ise 'Cammu ve Keşmir'in ilhakı karşılığında yardım ederiz' oldu.

AZAD KEŞMİR'İN DURUMU

Pakistan devletinin kurulmasının ardından Keşmir'in durumu belirsizlik taşırken Keşmir mücadelesinin önemli isimlerinden olan Ğulam Abbas, bugün Azad Keşmir olarak ifade edilen bölgede hakimiyet sağladı. Azad Keşmir'de sağlanan kontrolün ardından bölgedeki halk, kendilerinden yardım talebinde bulunan Keşmirlilere dahil olarak Srinagar'a yürüdü.

PAKİSTAN VE HİNDİSTAN ARASINDA İLK SAVAŞ

1947 yılından bugüne dek çok defa karşı karşıya gelen Pakistan ve Hindistan'ın ilk silahlı mücadelesi aynı yıl içerisinde gerçekleşti. Hari Singh'in kendilerine sığınmasının ardından Hindistan'ın Cammu ve Keşmir'i ilhaka kalkması savaşın gerekçesi olurken söz konusu süreçte durum Hindistan tarafından 1 Ocak 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler'e (BM) taşındı. Pakistan, yaşanan süreçte Hindistan'ı işgalcilikle ve Müslümanlara soykırım uygulamakla suçlarken BM bölgeye heyet gönderme kararı aldı. Pakistan ile Hindistan arasındaki savaş 1 Ocak 1949'da varılan ateşkes anlaşmasıyla durakladı. Ayrıca Keşmir, söz konusu tarihte BM tarafından belirlenen Kontrol Hattı ile Pakistan ve Hindistan arasında bölündü.

HİNDİSTAN BM KARARINA UYMADI

Bu dönemde BM de bölgeye ilişkin kararını açıkladı. BM tarafından açıklanan karar üç aşamadan oluştu. Buna göre Cammu ve Keşmir'in Pakistan yahut Hindistan'a bağlanmasının plebisit yani halk oylaması sonucunda netice kazanması gerektiği ifade edildi. Sorunun çözümü olarak Keşmir halkı işaret edilirken plebisit öncesi Pakistan ve Hindistan'ın bölgedeki unsurlarını çekmesi de talep edildi. Cammu ve Keşmir'deki durumu BM'ye taşıyan taraf olan Hindistan, BM'nin çözüm planını kabul etmedi. Hindistan'ın tavrıyla daha da kötü hale gelen süreç sonucunda on binlerce Keşmirli şehit edildi. Bir buçuk milyonu aşkın Keşmirli ise mülteci durumuna düştü.