Küresel emperyalizmin o zaman başını çeken İngiliz emperyalizminin 2 Kasım 1917 tarihinde yayınladığı deklarasyonla tüm dünyaya ilan edilen plana binaen kurdurulan ve bugün de küresel emperyalizmin hararetle savunduğu, bütün vahşi katliamlarına rağmen destek verdiği siyonist işgal rejimi söz konusu deklarasyonun yayınlanmasının 106'ncı yıl dönümünde işgal altında tuttuğu topraklarda kan emip ateş kusmaya devam ediyor.
2 Kasım 1917 | Balfour Deklarasyonu sonucunda İngiltere, Filistinlilerin yaşadığı toprakları İsrail’e vererek kaosu başlatmıştı.
— Muslim Port (@muslimportcom) November 2, 2023
📌 Dünya yahudilerini Filistin topraklarına göç etmeye sevkeden bu deklarasyon, Filistin sorununun temel kaynağını da oluşturmuş oldu. pic.twitter.com/wnzI9ZWMaA
Küresel emperyalizmin İslam aleminin kalbine sapladığı siyonist işgal hançeri, modern ve medeni olarak tanımlanan çağdaş küresel sistemin himayesi altında kundaktaki bebekleri, evlerinden çıkmaya takati olmayan yaşlıları, hamile kadınları bile vahşice katletmekten çekinmiyor. İşte Batı uygarlığının Müslüman toplumlara "hediyesi (!)" bu vahşi canavardır!
Böylesine vahşi bir canavarın benzerlerine tarihte çok nadiren rastlanabiliyor. Ama çağdaş Batı bu vahşi canavarın, İslam dünyasının kalbinde saltanatını sürdürebilmesi, orada kan içmeye, Müslüman toplumların toparlanıp kendine gelmesini engellemeye devam edebilmesi için bütün imkanlarını değerlendiriyor.
Dolayısıyla orada bu vahşi canavara karşı büyük fedakarlıkları göze alarak mücadele edenler sadece kendi topraklarını ve haklarını değil, bugün çil yavrusu gibi dağılmış durumdaki Müslüman halkların hatta dünyadaki tüm ezilenlerin haklarını savunmaktadır.
Göreceksiniz oradaki direnişin son derece vahşileşmiş o korkunç canavarı tümüyle bertaraf etmesi sonucuna götürecek bir büyük zafer Müslüman halkların kendine gelmesine ve yeniden toparlanmasına vesile olacaktır. Küresel emperyalizmin korkusu da budur. O yüzden böylesine vahşi bir canavarı sınırsızca destekleme konusunda bu derece arsızlaşabilmektedir.