Libya'nın batı sınırında, Tunus ile ortak paylaşılan çöl bölgelerinde Tunus makamları tarafından terk edilmiş yüzlerce kaçak Afrika göçmeni 45 derece üzerindeki sıcaklıklarda kaderleriyle yüzleşiyor.
Şartlara dayanamayan bir anne ve kızı, Libya İnsan Hakları Ulusal Komitesi'nin resmî sitesinde yayımlanan bir fotoğrafta hayatlarını kaybetmiş olarak görüldü.
Kızının bakışlarından kaçmak için başını toprağa gömmeyi ve kaderine teslim olmayı seçmiş görünen annenin kolundan tutan kızı fotoğrafta dikkatleri üzerine çekiyor.
Kıyafetlerden çadır
Düzensiz göçmenler, kıyafetlerini çadıra dönüştürerek sıcaklığın etkisinden korunmaya çalışıyorlar.
Birçokları, Libya sınır güvenliği tarafından sorgulandıklarında, Tunus makamlarının onları dövdüğünü ve Libya sınırına yönlendirdiğini aktarıyorlar.
Göçmenlerden Nijeryalı Fatma İbrahim korkudan titreyerek şunu söyledi:
Bizi çölde susuz, yiyeceksiz bırakıp gittiler.
Bu bilgi, Tunuslu yetkililerin göçmenlerin Libya'ya yasa dışı girişini belgeleyen Libya Sınır Muhafızlarının 19. Tugayı tarafından doğrulandı.
Dayak ve zulüm
Libya Sınır Ajansı, Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı'nın resmi sayfasında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Afrika uyruklu 81 yasadışı göçmenin, ülkelerine gönüllü dönüşlerine hazırlanmak üzere Trablus kentine nakledilmek amacıyla Libya'daki Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) teslim edildiğini belirterek, Sahra altı Afrika ülkelerinden gelen düzensiz göçmenlerin Tunuslu yetkililer tarafından zulüm ve dayaklara maruz kaldığını doğruladı.
Ajans, bu göçmenlerin, Tunuslu yetkililerin onları sınır dışı edip Libya topraklarına girmeye zorlamasının ardından çölden kurtarıldıkları sınır güvenlik güçlerinin (el-Asa) karargahında tutulduğunu belirtti.
Göçmen ölümleri
Libya Ulusal İnsan Hakları Komitesi yaptığı açıklamada, Libya-Tunus sınırında düzensiz göçmen ve sığınmacılar arasında yaşanan ölümlerden duyduğu kaygıyı dile getirerek şunları aktardı:
İlk bilgiler, aralarında bir erkek, bir kadın ve çocuğunun da bulunduğu üç göçmenin hayatını kaybettiğini gösteriyor. Tunuslu yetkililerin onları Libya ile ortak sınırına sürmesi sonucu çölde kaldıkları süre boyunca kötü hava, yüksek sıcaklıklar ve uzun süre aç ve susuz kalmaları sonucu öldüler. Tunus bu göçmenlerin ölümünden yasal ve insani olarak sorumludur. Tunuslu yetkililer, uluslararası insan hakları hukuku ve 1951 Mülteci Koruma Sözleşmesi kapsamındaki yasal ve insani yükümlülükleri göz ardı ederek, Avrupa tarafından kazanımlar elde etmek uğruna onları siyasi amaçlar için kullanmaya çalıştı. Libya Ulusal Başkanlık Konseyi, Ulusal Birlik Hükümeti ve Yasadışı Göçle Mücadele Teşkilatı tarafından temsil edilen Libya makamlarının, sınır bölgelerinde bulunan bu göçmenleri hızla kurtarmaları, barınma merkezlerine taşımaları ve acil insani ve tıbbi yardım sağlamaları gerekiyor. Ayrıca, göç alanında çalışan uluslararası kuruluşlar ülkelerin büyükelçilikleri, Uluslararası Göç Örgütü ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile koordineli olarak, mültecilere ulaşıp onların ülkelerine tahliye ve gönüllü sınır dışı edilmelerini sağlamalıdır.
Sürgün edilenlerin cesetleri
Düzensiz göçmenlerin Libya sınırına doğru itilmesi olayı, özellikle Tunuslular ile Sahra altı Afrika'dan gelen göçmenler arasında çıkan ve bir Tunus vatandaşının ölümüyle sonuçlanan kavganın ardından Avrupa ülkelerine yasa dışı göçün ana noktası olan Tunus'un Safakes kentinden sınır dışı edilmelerinden kaynaklanıyor.
Tunus'taki sivil toplum kuruluşları, Güney Sahra Afrika'dan gelen kaçak göçmenlere sığınma sağlanması çağrısında bulundu. Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu'nun sözcüsü Ramazan Bin Ömer, yaptığı basın açıklamasında, şunu dile getirdi:
Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100 ila 150 göçmen, hâlâ Libya sınır bölgelerinde bulunuyor. Yaklaşık 165 kişi de Cezayir sınır bölgelerinden nakledildi, ancak özellikle Tunus adli makamlarının Cezayir sınırında iki göçmen cesedi bulduklarını açıklamasının ardından, önümüzdeki günlerde daha fazla göçmen cesedi bulunmasıyla ilgili endişeler artıyor.
Independent