Etiyopya Doğu Afrika'nın bütünlüğü içerisinde ele alınması gereken Doğu Afrika'nın önemli ülkelerinden birisidir. Doğu Afrika'nın İslam ağırlıklı medeniyet dokusu içinde Hıristiyanlığın dikkat çekici varlığı ve özellikle iktidardaki gücü ile de Müslümanlar açısından stratejik bir siyasal anlam taşır. Müslüman okyanusunun Hıristiyan adası olarak algılanması nedeniyle Batılı ülke ve kuruluşların da önemli bir operasyon merkezi olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Afrika Birliği'nin merkezinin bu ülkede bulunması, Uluslar arası kuruluşların ve yardım çalışmalarının bu ülkeden yapılması ve özellikle dini temelli misyon faaliyetleri içinde bölgenin tercih edilmesi ülkenin hassas durumunun önemli göstergeleridir.
Etnik ve dinsel açıdan çok çeşitlilik arz eden ülkede 9 etnik bölgeden bahsedilebilir. Her bölgenin kendi dili olmakla birlikte 80 dilin konuşulduğu ülke tam bir etnik ve kültürel atlas özelliği taşımaktadır. Bu çeşitliliğe rağmen göreceli bir istikrar ve güvenliğin dengede tutularak Batılı güçlerin eliyle sağlandığı da söylenebilir. Bu göreli istikrar hali bazı zamanlarda dar boğaza girdiğinden Batılı ülkelerin uluslararası kuruluşlar eliyle bölgede çok boyutlu çalışmalar yaptığı söylenebilir. Zira ülke içindeki istikrar kadar bölge bütünlüğünde ki Etiyopya gerçeği batı açısından ihmal edilemeyecek noktadadır.
Bölgede önemli sorun alanları bulunmaktadır. Etnik çeşitliliğin yanında katı sosyal sınıfsal farklılıklar nedeniyle sert toplumsal kopuşlar görülebilir. Orta sınıfın bulunmadığı ülkede ağır yoksulluk ve zenginlik iki kutuplu bir toplumsal ortaya çıkartmıştır. Kalkınma sorunları yanında şehir ve kırsal yaşamı arasında önemli farklılıklar ve kalkınmanın belli bölgede yoğunlaşması ile sosyo ekonomik başkaca sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Bölgesel kuraklığın sonuçları da ancak dış yardımlar eliyle tolere edilebilmektedir. Dış yardımlar BM başta olmak üzere UNDP,UNSCR,AFA,WFP vb. kuruluşlar ve programlar eliyle koordine edilmektedir. Bölgenin siyasi, politik dini denklemi ile uluslararası yardım arasında önemli bir illiyet olduğu söylenebilir.
Yakın döneme kadar sert krizlerle boğuşan Etiyopya'da Abiy Ahmed'in iktidara gelmesi ile gözle görülür bir değişim yaşanmıştır. Farklı eyaletlerden dört partinin oluşturduğu iktidar koalisyonu Abiy Ahmed Ali'nin (42) geçmesi kararlaştırmıştır. Abiy Ahmed'in en dikkat çeken özelliklerinden biri de babasının Müslüman, annesinin ise Hristiyan olmasıdır. Bu durum, karma dinsel bir yapıda olan Etiyopya'da farklılıkları buluşturacak bir fırsat olarak algılanmıştır.
Tigray Krizi, Etkileri ve Sonuçları
Abiy Ahmed'in yükselişi ve iktidar dönüşümüne en sert ve bölgesel tepki beklendiği üzere TİGRAY bölgesinden gelmiştir. Etiyopya'nın siyasi tarihinde Tigray halkının etkili bir nüfuzu vardır. THKC 'Tigray Halk Kurtuluş Cephesi' 1991 yılında başkenti ele geçirmiş ve ülke nüfusunun yüzde 6'sını oluşturan Tigraylılar uzun süre yönetmişti. Fakat etnik çeşitliliğin çok güçlü olduğu Etiyopya'da yönetimsel meşruiyet tartışması bugüne kadar devam etmiştir. İnsanlarının hırslı ve atak karakteri yanında kuzey halklarının devlet içerisindeki gücünün Abiy iktidarı ile zayıflamasına yönelik endişe kuzey halklarını saldırgan bir pozisyona sokmuştur. Eritre ile uzun süre devam eden savaş döneminden kalan savaşkan bölgesel iklim ve silah alt yapısı da bu süreci farklı bir noktaya taşımıştır. Çatışmaların başladığı Kasım 2020'de Tigray kuvvetlerinin 50 bin kişiden oluşan bir silahlı gücü bulunuyordu. Mekelle'nin Etiyopya ordusu tarafından kontrol altına alınmasının ardından bölgede oluşan mahalli milliyetçi söylemin etkisi ile Tigray cephesi milis sayısını 200 binin üzerine çıkarmıştır. Sahada yaşanan bu güç değişimi bugün Etiyopya ordusunun bölgeden çekilmesine ve Tigraylı milis kuvvetlerin alan kazanmasına neden olmuş Tigray güçleri yeniden başkente doğru yürümeye başlamıştır.
Bu süreçte yurt dışındaki diasporanın da etkili olduğu söylenebilir. Abiy Ahmed'in –küresel güçler açısından- kontrolsüz büyümesi ile Etiyopya'daki istikrar sürecini kontrol altına almak isteyen ABD, bu süreçte krizin kaynağı olan Tigray tarafında vaziyet alarak Abiy Ahmed'i yalnız bırakma yoluna gitmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasındaki bir başka sebepte Mısır ile yaşanan baraj ve Nil'in kullanım hakkı ile ilgili kriz. Sisi ile birlikte hareket etme yoluna giden ABD'de baraj tartışmasında milli bir yaklaşım içinde olan Abiy Ahmed'i adeta cezalandırmaktadır.
Etiyopya'ya yaptığım ziyaretlerimde yüksek bir Etiyopya milliyetçiliği görmüştüm. 1991 sonrasında bir azınlık toplumunun siyasi inhisarı altında kalan Oromo'lar başta diğer milletler katılımcı demokratik bir Etiyopya peşinde idiler. Çok kültürlü yapısı ile aslında Etiyopya demokratikleşme ile etnik iktidarlar arasındaki yapısal kavganın tam içinde bulunuyor. Federatif yönetim tarzına sahip olmasına rağmen merkezi gücü ele geçirme arzusu bir potansiyel durum olarak tüm etnik yapıların zihin arkasında oldukça güçlü bir şekilde bulunmaktadır. Son seçimlerde arzu edilen bir çeşitlilik maalesef sağlanamadı ve seçim süreci bazı kör tartışmalara kurban edildi ve Etiyopya'nın geleceğini kuracak güçlü bir temsilin oluşmadığını söyleyebilirim.
Seçimlerle birlikte Etiyopya'da şiddet çok güçlü bir şekilde artarak bugün şiddet sarmalı daha geniş bir alana doğru yayılmış durumdadır. Abiy Ahmed çatışmayı Mekele ve civarında sınırlandırmayı umarken THKC Dessie şehrini Ekim ayının sonunda ele geçirdiğini duyurdu. Dessie hem Amhara bölgesinde bulunmasıyla hem başkente giden otoyol üzerinde yer alan büyük kentlerden biri olmasıyla önemli durumda. Dessie'nin ve diğer irili ufaklı bölgelerin THKC'nin eline geçmesi milislerin savaşı merkezi hükümetin kapısına taşıdığının en önemli göstergesi. Küresel destek yanında Eritre ve Sudan'dan savaşa katılan paralı savaşçılarla THKC kendinden beklenenin çok üstünde bir performansla binlerce hükümet askerini de esir alarak çok güçlü bir görünüm ortaya koyuyor. Yakın zamanda OHAL kararının alınması ile Etiyopya'da bir iç savaş durumunun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu iç savaşın daha şimdiden milyonluk insan kitlelerini hareket ettirdiğini yağma ve insani dramlara sebep olduğunu söyleyebiliriz. Binlerce paralı askerin geldiği Etiyopya savaş ekonomisinin ve savaş baronlarının yeni bölgesi gibi gözüküyor.
9.Etiyopya Türkiye İlişkileri ve Türkiye'nin Bu Krizdeki Hassas Rolü
Etiyopya ve Türkiye ilişkileri oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. Osmanlının Habeşistan eyaletinin merkezi bugünkü Harrar şehridir. Oldukça kurumsal ve derinlikli bir ilişki alt yapısı olduğu söylenebilir. Cumhuriyet döneminde de bu ilişkinin başarılı bir şekilde devam ettiği söylenebilirse de son 15 yıllık dönemde hatırı sayılır bir ilişki süreci ortaya çıkmıştır. Ticaret hacmindeki artış yanında özellikle Kamu Diplomasisi çalışmalarında önemli atılımlar ortaya çıkmaktadır. Türk kamu diplomasisi kuruluşlarının neredeyse tamamının bölgede ciddi çalışmaları bulunmaktadır. TİKA başta olmak üzere YTB, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü bölgede oldukça hacimli işler ortaya koymaktadır. İnsani yardım çalışmaları süreç içerisinde kapasite inşasını esas alan nitelikli kalkınma yardımlarına dönüşmüştür. YTB'nin Türkiye Bursları kapsamında son 10 yıllık dönemde özellikle master ve doktora programlarından mezun olan yüzlerce öğrenci iki ülke arasındaki ilişkilerin artışına katkılar sağlamakla kalmamış Etiyopya'nın akademisinde gözle görülür bir nitelik artışı ortaya çıkmıştır.
Bugün Türkiye markası Etiyopya'da güven ve kalitenin bir adresi haline gelmiştir. Çin bölgede büyük hacimli bir yatırım süreci yönetmektedir. Hibe yoluyla yaptığı Afrika Birliği binası, Addis Ababa içinde yaptığı devasa yol ve köprülere rağmen Türkiye'nin sahip olduğu marka ve imaja sahip olamamıştır. Maarif Vakfı tarafından ortaya konulan eğitim vizyonu da ülkeler arası etkileşimi daha geniş bir toplumsal tabana yayma konusunda oldukça nitelikli bir katma değer üretmektedir. Ülkemize karşı duyulan bu güvenin çok güçlü bir çıktısı olarak Abiy Ahmed yakın bir zamanda kalabalık bir heyet ile ülkemize gelmiştir. Karşılıklı ikili ilişkilerin masaya yatırıldığı bu toplantılarda Abiy'in asıl niyetinin küresel toplum tarafından yeterine sahiplenilmeyen Tigray krizi ile alakalı destek talebi olduğu gözden ırak tutulmamalıdır. Ülkemiz tüm dünya' da istikrar ve güvenin adresi bir tarihsel, güncel görünüme sahiptir. Savunma sanayii konusundaki ticari etkileşimler değerli olmakla birlikte asıl olan ülkemizin istikrar ve ara bulucu rolünün ortaya çıkmasıdır.
Küresel Yapılar Etiyopya'yı İç Çatışmalara Terk Etmiştir
Etiyopya adeta iç çatışmalara terk edilmiştir. Amhara ve Tigray diasporasının çok güçlü bir şekilde beslediği küresel yapılar ağır insani dramlara rağmen çatışma çözücü bir rolü tercih etmemektedir. Bölgede üstlendiğimiz kalkınma ve kapasite inşası odaklı mesaimiz tam bu süreçte en aktif pozisyonu almalı ve bölgedeki çatışmaların tamamlanması ve demokratik, katılımcı bir Etiyopya'nın teşekkülü konusunda gayretimiz ortaya çıkmalıdır. Bunun güçlü diplomasi, etkin kamu diplomasisi ve STK yardım programları ile beslenmesi çok önemlidir. Tüm dünyanın çatışma arzusu içinde olduğu ülkelerde, ülkemiz istikrar ve barış için gayret etmelidir. Var ettiğimiz yüksek gayret ve kapasite bu süreçte bizim için en büyük alt yapı olacaktır. Yüzlerce Türkiye mezunu öğrenci Afganistan'dan; Balkanlar'a; Moro'dan Etiyopya'ya istikrar ve huzurun aktörleri olarak vazife beklemektedir.