Muslim Port Haber Merkezi | Büşra Zehra Çamdalı
Para Gazze Şeridi'ne nasıl giriyor? İşlerini ve mallarını kaybeden insanlar, bankalar veya döviz şirketleri çalışmıyorken nasıl geçiniyor?
Bu rapor, devam eden onbir aylık imha savaşı sonrasında Gazze Şeridi'ndeki finansal duruma ışık tutmayı ve paranın Gazze'ye giriş ve çıkış yollarını çizmeyi amaçlamaktadır. Bu, bazı bölge sakinleri ve gözlemcilerle yapılan gazetecilik röportajlarına, açık kaynaklar ve sosyal medya platformlarında yayınlanan bilgilere dayanmaktadır.
BANKALAR ATEŞ HATTINDA YOK EDİLDİ
“Aksa Tufanı” harekâtının başlamasıyla birlikte, Gazze Şeridi’ndeki Filistin bankacılık sistemi İsrail’in hedef listesinde başlarda yer aldı. İsrail, bölgedeki insanların dayanma gücünü artırabilecek su ve elektrik gibi altyapıları hedef alma politikası çerçevesinde Gazze’ye nakit para girişini de engelledi. Yoğun hava saldırılarının ardından kamu ve özel sektör tesisleri ile bankalar işlevsiz hale geldi; Gazze’de bulunan on bankadan hiçbiri şubelerini açamadı, çalışanlar işlerine gitmedi ve hizmet sunumu durdu.
Bankaların faaliyetlerinin durması ve altyapılarının yok edilmesi, savaşın şiddetlenmesiyle Gazze Şeridi’nde büyüyen mali krizin ilk aşamasıydı. Ardından 27 Ekim 2023’te başlayan kara harekâtıyla birlikte işgal ordusu, doğrudan bankaların ve döviz bürolarının merkezlerini hedef aldı, bu yerleri hem yok etti hem de yağmaladı. Örneğin, işgal ordusu, Gazze'nin batısında bulunan Rimal mahallesindeki Filistin Bankası'nın ana şubesinden 200 milyon şekel (yaklaşık 54 milyon Amerikan doları) çaldı. Bu rakam, işgal askerlerinin göç eden Gazzelilerin evlerinden çaldığı para ve altın ziynet eşyaları dışında bir rakam. Bu yağmanın maliyeti -savaşın ilk üç ayında- yaklaşık 25 milyon dolar olarak tahmin ediliyordu ve buna kuzeyden güneye doğru göç yolunda sivillerin üzerlerinden göç yolunda ordu tarafından doğrudan el konulanlar da dahildi. Savaş boyunca döviz büroları da sürekli olarak bombalandı ve yıkıldı, -en az bir- döviz bürosu çalışanı "Kassam Tugayları'na" para aktardığı iddiasıyla şehit edildi.
Saldırının ilk ayının sonunda, Gazze Şeridi mali olarak dış dünyadan da izole edilmişti; Gazze ve kuzeyindeki bankalar ve döviz büroları ile havale şirketlerinin (Western Union gibi) ofisleri kapandı, böylece insanların mali likidite ( varlığı olan şeylerin en pratik ve hızlı şekilde nakde dönüştürülmesi) imkanı kalmadı. Hatta nakit olsa bile, özellikle orta ve güney bölgelerde iletişim ve internet kesintileri bu şirketlerin çalışmalarını durdurdu, bu da insanların Gazze Şeridi dışındaki tanıdıklarından ve akrabalarından havale alamamasına neden oldu.
“BİRİKİM” NE KARIN DOYURUR NE DE FAYDA SAĞLAR...
Gazze Şeridi'nde yaşayan genç bir adam, buna şu sözlerle yanıt veriyor: “İlk aylarda parayı nakit olarak sağlayabilenler, bir şekilde işlerini idare edebildi; ancak bunu yapamayanlar kelimenin tam anlamıyla aç kaldılar ve borç almaya başvurdular. İki ay sonra ise herkes kriz ve koşullar karşısında eşit duruma geldi.” 2023 yılının sonunda, Gazze Şeridi’ndeki halkın para sağlayabilme imkânları dört kaynağa indirgendi.
Birincisi: Nakit veya banka hesaplarında tutulan kişisel birikimler. Bankaların hizmet dışı kalmasıyla, bu birikimlere sahip olanlar, paralarını çekmek için -nadir de olsa- ATM’lere yöneldi. İnsanlar, özellikle yiyecek, içecek ve yakıt gibi tüm malların fiyatlarındaki çılgınca artışlar ve çadır gibi savaşın getirdiği yeni ihtiyaçlar nedeniyle, birikimlerini savaşın ilk günlerinde harcadılar. Örneğin, geçen ay, Gazze Şeridi’nin ortasında patatesin kilosu 200 şekele (55 Amerikan doları) ve domatesin kilosu 100 şekele (22 Amerikan doları) ulaştı. Gazze’nin kuzeyinde sebze tamamen bulunmadığı için net bir fiyatlandırma yok. Telefon şarjının değeri 20 şekel (6 dolar) ve internet kartı 10 şekel (3 dolar) oldu.
Gazze'deki nakit krizinin bir diğer yönü de her birikimin kullanılabilir durumda olmayışı. Ebu Hasan(50), evi bombalandıktan sonra Cebaliya mülteci kampından kaçtı ve ömrü boyunca biriktirdiği 40 bin şekeli yanında getirdi. Ancak Ebu Hasan bu paradan yararlanamıyor çünkü bu parayı bombardıman enkazının arasından çıkardığında "yıpranmış" olduğunu gördü. Piyasanın nakit ihtiyacına rağmen satıcılar ve döviz büroları, bu parayı -daha düşük bir miktar karşılığında bile- değiştirmeyi reddediyor. Ve bu durum son zamanlarda gittikçe yaygın hale geldi.
İkincisi: Birikimlerin dışında, bazı kesimlerin aylık maaşlarına dayanmasıdır. Ticari işletmelerin ve özel sektörün faaliyetlerinin durması, şirketlerin ve tesislerin yıkılması, dış kurumlarla çalışan binlerce Gazzeli gencin işlerinin kesintiye uğraması (bazıları yeniden işlerine dönmeye başladı) ve maaşların ve diğer ödemelere ulaşmanın da zorlaşmasıyla, Filistin Yönetimi'nin maaşları ve emekli maaşları Gazze'de -neredeyse sadece- ödenen tek maaşlar haline geldi. Ancak bu maaşlar bile özellikle savaş koşullarında ve Filistin Yönetimi'nin mali krizi nedeniyle düzenli ve tam olarak ödenmiyor. Ödendiği durumlarda ise, onları almak veya kalan ATM'lerden bir kısmını çekmek için başka bir mücadele başlıyor ve bugün bu ATM'ler de sadece orta ve güney bölgelerde sınırlı durumda.
BANKAMATİK YOLUNDAKİ UZUN YOLCULUK
Diğer para kaynaklarından bahsetmeden önce, insanların bankamatiklere ulaşmak için verdiği mücadeleye değinmek gerekiyor. Geçtiğimiz Nisan ayına kadar, Gazze Şeridi’ndeki -savaş öncesi çalışmakta olan- 91 bankamatikten sadece üçü çalışıyordu ve bugün mevcut bilgilere göre muhtemelen sadece orta bölgede bir bankamatik kaldı.Ancak bankamatiklere ulaşmak, ateş altındaki hayatta kalma mücadelelerinin diğerlerinden hiç de daha az çetin olmayan bir başka mücadele. Bekleme sıraları yüzlerce metreye uzanıyor ve bazen insanlar sıralarının gelmesini günler ve geceler boyunca bekliyor; hatta bazen aile üyeleri sırayla uzun saatler boyunca nöbet tutuyor. Bankamatiğe ulaşmak, mutlaka para alacağınız anlamına da gelmiyor. Bazen bankamatik arızalanır veya hizmet dışı kalır; bazen bekleme sırasında kavgalar çıkar veya cihazlardaki para biter. Ancak tüm bu sorunlar, güvenlik kontrolünün yokluğunu fırsat bilen ‘çetelerin’ Gazzelileri soyması karşısında hafif bile kalıyor. Bu çeteler, insanların paralarını çekmelerine izin vermek karşılığında onlardan haraç veya komisyon talep ediyor. Bazen de bu ATM'lerdeki parayı boşaltıp, parayı insanlara haraç kestikten sonra nakit olarak veriyor.
Hişam (30), babasının emekli maaşını çekmesine izin vermesi için Nuseyrat Çarşısı'ndaki bir ATM'yi kontrol eden çetelerden birine 300 şekel ödediğini söylüyor. (Bu durum da Hişam'ın babası ve kardeşleriyle birlikte çalışan tek ATM'nin önünde, 11 gün boyunca bekledikten sonra gerçekleşmişti.)
Para elde etmenin yollarına geri dönecek olursak üçüncü kaynak, "UNRWA", "UNICEF" ve "Katolik Yardım Hizmetleri" gibi uluslararası yardım kuruluşlarından mali yardım almaktır. Bu kuruluşlar, -savaş öncesinde- belirlenen ihtiyaç sahipleri, yetimler ve "sosyal yardım" listelerinde adı geçenler gibi kategorilerdeki kişilere aralıklı olarak yardımlarda bulunmuştur Bu yardımlar, kamplarındaki ailelere dağıtılmaktadır ve bu yardımlar, -özellikle fiyatların yükselmesi ve malzeme kıtlığı nedeniyle- ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını birkaç gün karşılamaya bile yetmemektedir.
Gazze'den Nuseyrat Kampı'na göç eden Ebu El-Abd (55), yardım kuruluşlarının birinden 100 Amerikan doları tutarında nakit yardım aldığını, ancak bu paranın altı kişiden oluşan ailesi için sadece bir kilo pirinç, bir kutu domates sosu ve birkaç sebze almak için yeterli olduğunu söylüyor.
Dördüncü kaynak ise, yurt dışındaki akraba ve arkadaşlardan para transferidir. Nakit sıkıntısı ve ATM’lerdeki sorunlar nedeniyle, insanlar, hizmetleri savaşın ilk ayından itibaren sırayla çöken uluslararası şirketlere alternatif olarak, parayı ulaştırmak için teknik ve maddi anlamda alternatif yollar geliştirmişlerdir.
PARANIZIN DÖRTTE BİRİNİ VEYA DAHA FAZLASINI YOLDA KAYBETME PAHASINA AİLENİZE PARA GÖNDERMEK!
Bahsi geçen -para ulaştırma- yollardan biri, cep telefonu bakiyesinden yararlanmaktır. Gazze'den orta kesime göç eden Ebu Suheyl (36), Filistin dışındaki arkadaşlarından internet siteleri aracılığıyla cep telefonu numarasına telefon bakiyesi göndermelerini isteyerek maddi destek alıyor. Bütün bu bakiyeyi arama yapmak için kullanmaya ihtiyacı olmadığında ve ihtiyaçlarını karşılamak için elinde nakit para bulunması gerektiğinde, bu bakiyenin bir kısmını çevresindeki diğer göçmenlerin numaralarına aktarıyor. Bu kişiler de karşılığında ona bu bakiyenin değerini nakit olarak ödüyor.
30 yaşındaki Muin, Visa ile ödeme yapan elektronik ödeme cihazı sahiplerine belirli bir miktar para ödemesi karşılığında kendisinden nakit alıyor, ancak bu işlem üzerinde anlaşılan komisyon düşüldükten sonra gerçekleşiyor. Muin komisyon oranınınsa, nakit sıkıntısının artmasıyla birlikte %5'ten %30'a yükseldiğini belirtiyor.
Bazı kişiler ise bankaların cep telefonu uygulamalarında sunduğu hizmetlerden yararlanıyor. Bu yöntemde, kişi banka uygulaması üzerinden kendi kişisel hesabına girerek, nakit paraya sahip birine — ister tanıdık, ister tüccar, ister döviz bürosu sahibi olsun — bir miktar para transferi yapar. Karşılığında, bu kişiler, üzerinde anlaşılan komisyon bedeli kesildikten sonra, parayı nakit olarak öderler. Örneğin, uygulamayı kullanarak bir kişi, banka hesabından başka birinin banka hesabına 100 şekel transfer ederse, %5 komisyon karşılığında, o kişi ona 95 şekel nakit verir ve 5 şekel komisyon alır. Eğer 1.000 şekel transfer ederse, komisyon 50 şekel olur, ve bu şekilde devam eder.
Yaygın bir başka yöntem ise, paranın Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeyine ya da Gazze Şeridi dışından herhangi bir bölgesine nasıl aktarılacağıyla ilgilidir. Bu yöntemi şu şekilde ifade edilebilir: Ahmed, Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeydeki akrabalarına para göndermek istiyor. Bu durumda, kuzeyde elinde para olan ve paraya da ihtiyacı olan Said ile tanışır. Ahmed, parayı Said'e teslim eder; Said de kuzeydeki bir kişiyle iletişime geçerek bu parayı muhafaza etmesini ve Ahmed'in akrabalarına teslim etmesini sağlar. Böylece, Ahmed'in akrabaları parayı alırken, Said de komisyon ile para kazanmış olur.
Bu yöntem, Gazze Şeridi dışından yapılan transferlerde de benzer şekilde işler. Bu işte uzmanlaşmış simsarlar ve döviz büroları -özellikle Türkiye'de de- ortaya çıkmıştır. Bu yöntem, Gazze kökenli muhacirler arasında yaygınlaşmış ve bu iş sektör hacminde büyük bir artış gözlemlenmiştir. Bu nedenle WhatsApp mesajlarında sıklıkla "Cebaliye'de 200 dolar mevcut, düşük komisyonlarla orta ve güney bölgelerde teslim edilebilir." gibi ifadelerle karşılaşmak mümkün hale gelmiştir. İstanbul'da yaşayan 37 yaşındaki Samir, bu ofislerin nasıl çalıştığını şöyle ifade ediyor. Kendsi WhatsApp'taki bir haberleşme grubunda bir ilan gördükten sonra bu ofislerden birine başvurarak ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yaşayan ailesine 300 dolar göndermek için iletişime geçiyor. Samir, ofisle parayı ailesine şekel olarak teslim etmeleri konusunda anlaştı ve her 100 dolar için 328 şekel kur üzerinden işlem yaptı; o dönemde resmi dolar kuru 371 şekeldi. Yani, örneğin 1.000 dolar bozdurulduğunda 3.280 şekel karşılığında işlem görüyordu, oysa resmi kurla 3.710 şekel alması gerekiyordu. Bu durumda 420 şekel, yani 100 dolardan fazla bir kayıp yaşanıyordu.Samir, alternatif yöntemlerin bulunmamasından şikayet ediyor ve sahadaki gelişmelerin kendisi ve diğer binlerce muhacir üzerinde bu haksız oranları kabul etmeleri için baskı oluşturduğunu söylüyor.
KİM SORUMLU?
İsrail saldırısının birinci yılını doldurmasına yaklaşırken, Gazze Şeridi'ndeki mali kriz giderek derinleşiyor; ve mevcut bu kriz, işgalci tarafından yaratılmış, yönetilmiş ve gittikçe de ağırlaştırılmaya çalışılan bir krizdir. Buna karşılık, zor güvenlik koşulları altında, Gazze'deki güvenlik birimleri ve Hamas güvenliği sağlamak, kaosu önlemek ve yardım konvoylarını korumak amacıyla sokaklarda ve pazar yerlerinde güvenliği tesis etmeye çalışsa da birçok polis memuru sürekli olarak hedef alınan sistematik suikastlara maruz kalarak bu uğurda hayatını kaybetti; Ayrıca, bankalar ve ATM'ler çevresinde devriye gezen polis ekipleri, örneğin Nuseyrat Mülteci Kampı'nda olduğu gibi doğrudan hava saldırılarına maruz kaldı. Bu ardı arkası kesilmeyen saldırılar sonucundq, Gazze'deki güvenlik birimlerinin -saldırıların şiddeti karşısında- büyük ölçüde zayıfladığı ve geri çekildiği açıkça görülüyor; ve bu durum, çete faaliyetlerinin ve yağmalama vakalarının artmasına neden oluyor. Bu durum, yakın zamanda Refah'taki Filistin Bankası şubesine ateş açan çete üyelerinin yer aldığı bir videoda da görüldü.
Bankalar ise baskınlar, yıkımlar ve para yağmalamaları karşısında çaresiz kalıyor; Filistin yönetimi, özellikle de Filistin Para Otoritesi, harekete geçemedi ve çözümler bulmakta ya da belki de çözüm üretmekte yetersiz kaldı. Ancak, geçtiğimiz Mayıs ayında, Para Otoritesi bu konuda ilk adımını attı ve internetin kesildiği ya da modern cep telefonlarının bulunmadığı durumlarda kullanılabilecek bir elektronik ödeme mekanizmasını Gazze'de uygulamaya koyduğunu duyurdu.
Böylelikle para Gazze'de "kıymetli bir meta" haline geldi ve onu temin etmek -halkın kazanmak için çabaladığı- günlük bir mücadeleye dönüştü. Güğvenlik güçlerine yönelik tekrarlanan saldırılar devam ederkenn özellikle hırsızlar, suçlular ve şirketler, bu durumu yüksek komisyonlarla kar elde etmek için kullanıyor. İsrail'in Gazze'ye nakit para girişine izin vermesi umudu ise çok uzak görünüyor.
*Yazımız metras.co sitesinde yayınlanan makaleden çeviri yapılmıştır.
**Makalede geçen isimler, kişilerin gizliliğini ve güvenliğini korumak amacıyla değiştirilmiştir.