Şehit Velid Dakka'nın kardeşi Esat Dakka, işgal yönetiminin Velid'in hayatını kaybetmiş olmasına rağmen onun cenazesini ailesine teslim etmemek suretiyle kendilerini cezalandırdığını belirtirken, cenazesinin teslim edilebilmesinin, işgal rejiminin aşırı ırkçı siyonist sözde Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar ben Gvir'in kararına bağlı olduğuna dikkat çekti.
Dakka bugün yaptığı basın açıklamasında şehidin cenazesinin Ebu Kebir'deki Adli Tıp Enstitüsü'nün morgunda bekletildiğini belirtirken teslim edilmemesinin hukuki hiçbir sebebinin bulunmadığını dile getirdi.
İşgal zindanlarında kırk yıla yakın bir süre esaret hayatı yaşayan Velid Dakka son bir yıl içinde tehlikeli bir şekilde kemik iliği kanserine maruz kaldığının anlaşılmasına rağmen işgal rejiminin cezaevleri yönetimi onun tedavisini kasıtlı olarak geciktirmiş ve hastalığının ilerlemesine sebep olmuştu.
İşgal rejiminin cezaevleri yönetimi sonunda Velid Dakka'yı önce tutulduğu cezaevinin revirine daha sonra da Assaf Harofeh Hastanesi'ne kaldırdı. Ancak burada yoğun bakıma alınması gerektiği halde hastane yönetimi onu normal hastalar koğuşunda yatırdı ve kendisine çirkin bir şekilde muamelede bulundu. Bütün bu kötü muameleler ve kasıtlı ihmal sonucunda dün (7 Nisan Pazar) akşam saatlerinde hayatını kaybetti.
Normalde Velid Dakka'nın hakkındaki ceza süresi hayatını kaybetmesinden bir yıl önce dolmuştu ve serbest bırakılması gerekiyordu. Ancak işgal yönetimi cezaevine telefon soktuğu iddiasıyla cezasını iki yıl daha uzatma kararı verdi ve maruz kaldığı kemik iliği kanseri hastalığıyla ilgilenilmemesi, kasıtlı bir şekilde ihmale ve kötü muameleye maruz kalması sebebiyle ilave edilen süreyi doldurmadan hayatını kaybetti.
Halen işgal rejiminin cezaevlerinde maruz kaldıkları darp, işkence ya da tıbbi ihmal sebebiyle hayatlarını kaybetmiş 20 esirin naaşının işgal yönetimi tarafından rehin tutulduğu, bunlardan 14'ünün 7 Ekim 2023'ten bu yana hayatını kaybetmiş olduğu ifade ediliyor.