Muslim Port Haber Merkezi | Mücahit Taş
Moritanya'dan Sudan'a kadar uzanan Sahel bölgesinin yüzölçümü bakımından en büyük ülkelerinden Mali, haziran ayı başından bu yana Cumhurbaşkanı İbrahim Bubakar Keita aleyhine kitlesel gösterilere sahne oluyordu.
Protestocular ülkedeki yoksulluk, yolsuzluk ve işsizliğin yanı sıra güvenlik durumunun gittikçe kötüleşmesi gibi nedenlerle Cumhurbaşkanı Keita'nın istifasını istiyordu.
Fakat 2 aydır süren protestolara rağmen istifa etmeyen Keita'ya karşı akeri darbe yapılarakKeita ve hükümeti görevden el çektirildi.
Ülkede başlayan protestoları ilginç kılan, ülkenin önde gelen din adamlarından olan Mahmud Dikko'nun çağrısıyla başlaması ve siyasi yelpazenin hemen her kesiminden parti ve oluşumları etrafında toplaması olmuştur.
Ülkede kontrolü kaybetmek istemeyen Fransa, Mahmud Dikko'nun sömürge karşıtı duruşunun kendileri için tehlike arz ettiğinin farkındaydı.
Fransız basını Dikko için 'Vahhabi', 'selefi' ve 'radikal din adamı' gibi yakıştırmalarla dezenformasyona başvurdu. Fakat söz konusu yakıştırmaları Dikko'nun kendisi kabul etmedi. Dikko uluslararası toplum tarafından da ciddiye alınan politik bir figür olmuştu.
Mahmud Dikko, Suudi Arabistan'da eğitim almış olmasına rağmen radikalizm gibi akımların karşısında duran,ehl-i sünnet anlayışa sahip ve Mali'de bütün kesimlerce saygı duyulan bir İslam alimidir.
Fransa'nın Mahmud Dikko ile ilgili kara propagandalarına ve Mali'nin Humeyni'si benzetmelerine rağmen Dikko halk destekli askeri darbenin akabinde misyonunu tamamladığını ve dini görevine döneceğini ilan etti.
Fransa, Afrika'nın yaklaşık 20 ülkesinde sömürge geçmişi ile güçlü bir dil, tarih ve siyasi etkiye sahip. Yoksul bir ülke olan Mali'de Fransa'nın eski sömürgelerinden biri. Fakat Fransa sömürge dönemi sona ermesine rağmen bir şekilde Mali'de varlığını sürdürmeye devam etti.
Sömürgecilik döneminde başkenti Dakar olan Fransız Batı Afrikası'nın bir parçası ve 'Fransız Sudanı' olarak adlandırılan Mali, 1960 yılında bağımsızlığını kazandı.
Yaklaşık 30 yıl süren tek parti iktidarı 1991 yılında son buldu. Ancak demokratikleşme süreci, birçok Afrika ülkesinin de olduğu gibi azgelişmişlik, yoksulluk ve yolsuzluk sorunlarına çare olamadı.
Yoksulluk, azgelişmişlik vb. durumlar nedeniyle Mali toplumunu oluşturan farklı 'etnik' toplulukların marjinalleştirilmesinin de önüne geçilemedi.
Dönem dönem problemeler yaşansa da 2012'den sonra Mali'de ciddi siyasi ve iktisadi belirsizlikler yaşanmaya başladı. Kaddafi'yi desteklemek üzere Libya'ya giden Malili paralı askerler Kaddafi'nin devrilmesinden sonra Mali'ye dönerek kendilerine bir hayat alanı açmak istediler.
Bu paralı askerler, radikal gruplar ve Tuaregler ile birlikte hareket ederek ülkenin kuzeyinde 2012 yılında büyük saldırılar başlattılar. Bu saldırılar ülkeyi huzursuzluk ve istikrarsızlıkların girdabına sürükledi.
Ülkenin kuzeyinde başlayan savaşı fırsat bilen orduAmadouToumaniTure rejimine askeri darbe yaptı.Darbe sömürgeci Fransa'nın Mali'ye tekrar dönmesinin yolu açtı.
Fransa, yıl 2013'ü gösterdiğinde siyasi istikrarsızlık ve sözde El Kaide bağlantılı grupların faaliyetlerine bahane ederek 5 bine yakın askeri Mali'ye yığdı.
Maden bakımından çok zengin olmamasına rağmen Fransa, Sahel bölgesinde bulunması nedeniyle Mali'ye ciddi önem gösteriyor.
Sahel; Afrika'nın Sahra Kuşağının Güneyinde kalan, Senegal'den başlayarak, Moritanya, Mali, Nijer, Çad, Sudan ve hatta kısmen Nijerya, Burkina Faso ver Eritre'yi de içine alan coğrafyayı tanımlayan isimdir.
Sahel bölgesindeki diğer ülkeler boksit, uranyum, demir, altın ve petrol bakımından çok zengin. Fransa'nın Mali'de bulunma sebebinin siyasi istikrarsızlık olmadığı ve bu yeraltı kaynaklarının sömürülmesi olduğu gün gibi ortadadır.
Fransa elektrik tüketiminin yüzde 80'ini nükleer enerji santrallerinden sağlıyor. Yerel kaynakları mevcut uranyum talebini karşılamaya yeterli değil ve var olanın çıkarılması da oldukça maliyetli.
Dolayısıyla Fransa'nın uranyuma ve uranyum rezervi açısından zengin olan Afrika ülkelerine bağımlılığı ciddi bir seviyede. Fransa özellikle Nijer'de bulunan uranyum yataklarından ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor.
Fransa, ABD ve Çin'in Afrika ülkelerinde gösterdiği faaliyetlerin temel amacının enerji kaynaklarını elde tutmak olduğunu yetkililerin açıklamalarından görüyoruz.
ABD Dışişleri bakanı Pompeo, DAEŞ ile mücadele koalisyonu toplantısında, DAEŞ tehlikesinin Irak ve Suriye'den ziyade, Sahel bölgesi ve özellikle Batı Afrika'da ciddi anlamda artış gösterdiği vurgusunu yapmıştır.
Bunun yanı sıra, daha önceki açıklamalarda, bazı ABD'li yetkililerin Sahel bölgesinin enerji kaynaklarının Orta Doğu'dan dahi daha önemli olduğunu ifade ettikleri basına yansımıştır.
Fransa'da yeni cumhurbaşkanlığına seçildiğindeMacron, Avrupa dışındaki ilk ziyaretini Mali'ye yapmıştı. Bu ziyaret sömürgeci Fransa'nın Mali'ye verdiği önemi göstermişti.
Fransa ve Rusya'nın Afrika'da uranyum kaynaklarını kontrol etmek amacıyla rekabet ettiğini biliyoruz. Mali'nin çevresindeki Cezayir, Niger, Fas, Gine, Moritanya gibi ülkeler zengin uranyum rezervlerine sahip.
Mali bu uranyum kaynaklarının tedariği açısından çok önemli bir konumda bulunduğu için Fransa buradaki etkisini kaybetmemeye çalışmaktadır. Rusya'nın Orta Afrika Cumhuriyeti, Nijerya gibi ülkelerde uranyumla ilgili kurduğu temaslar Fransa'nın çıkarlarını zedeliyor.
Fransa medyası Mali'deki askeri darbenin Rusya destekli olduğuna dair haberlere yer vermişti. İddialarına delil olarak askeri darbeyi yapan komutanlardanSadioCamara'nın 15 gün önce 1 aylık Rusya askeri eğitiminden dönmüş olmasını gösterdiler.
Yine başka bir iddiaya göre darbenin liderleri arasında bulunan Albay MalickDiaw, Rusya'da eğitim gördüğü için oklar Moskova'yı işaret ediyordu. Ancak darbenin arka planında, ülkedeki iktidar mücadelesi kadar Rusya-Fransa rekabetinin de etkili olduğu düşünülüyor.
Darbenin liderleri arasındaki Albay MalickDiaw'ın Rusya'da eğitim görmesi bu iddiayı güçlendiriyor. Mali ordusunda subayların bir kısmı eğitimlerini Rusya'da alıyor.
Daha önce gerçekleştirilen rotestolarda bazı grupların 'Mali'nin umudu Rusya, çare Putin' yazılı dövizler taşıdığı dikkati çekmişti. Rusya'nın özellikle Wagner özel güvenlik şirketi üzerinden son dönemde Afrika üzerinde etkinliğini artırmıştı.
Mali ordusu askerlerinin bir kısmı ABD'de bir kısmı Rusya bir kısmı ise Fransa'da eğitim alıyordu. Ordu içerisinde farklı ayrılıkçı grupların olduğu biliniyordu. Halk destekli darbenin halkın lehine mi yoksa Emperyal bir ülkenin lehine mi sonuçlanacağını zamanla göreceğiz.
Halk hareketine öncülük eden İslam AlimiMahmudDikko ile Mali'deki askeri darbeyi yapan askeri konseyin en güçlü ismi Albay AssimiGoita arasında geçmişe dayanan bir hukuk olduğu biliniyor.
Askeri idarenin başındaki AssimiGoita 2012'de TuareglerinAzavad Ulusal Kurtuluş Hareketi MLNA tarafından kuzeydeki Tessalit'te esir edilip Tinzavaten'de tutuklanınca Mali Yüksek İslam Konseyi Başkanı MahmudDikko aracılığıyla serbest kalmıştı.
Keita'yı ve hükümetini deviren darbenin arkasındaki askerler, cuntanın liderliğindeki bir geçiş konseyinin yeniden seçimlere gidilmesini organize etmek üzere 3 yıl boyunca hüküm süreceğiniaçıkladılar.
Darbeyi yapan askerlerden Albay İsmail Wague, Fransız medyasında yeralan darbe sonrası geçiş konseyinde ordunun hakimiyetinin olacağı iddialarını yalanladı. Görüşmelerin ve istişarelerin devam ettiğini belirtti.