Takvimler 2016 yılının Kasım ayını gösterdiğinde ABD'de bir başkanlık yarışı daha bitiyordu. Demokratların adayı Hillary Clinton'a karşı Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump, delege oyları ile önce çıkarak ABD'nin 45'ci başkanı oldu. 2017 yılının Ocak ayında Trump, Barack Obama'dan görevi teslim aldı. Trump, işbaşına gelir gelmez zaten var olan ABD- İsrail kardeşliğini daha da pekiştirmeye başladı. Zira Trump'ın iktidara siyonist ve yine siyonistlere hizmet eden evanjelist lobilerin yardımı ile geldiğini bilmeyen yoktu.
TRUMP'IN SİYONİZME HİZMET POLİTİKASI
Trump'ın Beyaz Saray'ın başına geçmesinin ardından, Beyaz Saray'a siyonist heyetler daha fazla gidip gelmeye başladı. Nitekim ABD'li heyetlerde Tel Aviv'den çıkamaz oldu. Trump'ın ilk günlerden ABD'nin işgalci İsrail'in daha fazla yanında duracağı belli idi. Trump, ABD-İsrail işgal işbirliğini derinleştirmesi için yahudi damadı Jared Kushner'i kendine baş danışman olarak atadı. Trump, iktidara gelmesinin ardından verdiği demeçlerde sık sık siyonist İsrail'in yanında olduğunu, gerek Hamas ve Hizbullah gerekse de İran'a karşı sonuna kadar işgalci İsrail'i savunacağını açık açık söylüyordu. Trump, Siyonizm'e açık açık desteğini göstermek için sık sık İsrail'i ziyaret etmeye başladı.
NETANYAHU'NUN BAŞI SIKIŞINCA, TRUMP YARDIMINA KOŞTU
2017 yılının sonlarına doğru siyonist İsrail'in başbakanı Benyamin Netanyahu, aniden kendini yargı kıskacında gördü. İsrail Başsavcılığı, topladığı delillere dayanarak Netanyahu'ya karşı ''rüşvet alma'' ''görevi suiistimal etme'' ve ''görevi kötüye kullanma'' gibi suçlardan dava açtı. Eldeki deliller açık bir şekilde Netanyahu'nun suçlu olduğunu gösteriyordu. Netantanayhu başbakan olduğu için dokunulmazlığı vardı ancak koltuğu sallanıyordu, çünkü Netanyahu büyük bir prestij kaybı yaşıyor ve her an hükümeti dağıla bilirdi. Durum böyle olunca Netanyahu'yu demir parmaklıkların ardı bekliyordu. Netanyahu, tam köşeye sıkışmışken yardımına Trump koştu. Trump, şeytani bir plan hazırlamıştı, böylece hem Netanyahu üzerindeki şüpheler kalkacak hem de siyonist liderin yitirilen kaybı geri gelecekti.
KUDÜS ÜZERİNDEN ŞEYTANİ PLAN
Trump'ın planı basitti, 1980 yılından bu yana hiç bir ABD Başkanı'nın yapmadığını yapacaktı. İslam'ın 3 mukaddes şehrinden biri olan, içinde Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın yerleştiği Kudüs kentini İsrail'in başkenti olarak tanıyacaktı. Trump ve ekibi hiç tereddüt etmeden bu hukuk dışı plana onay verdi. Tarihler 6 Kasım 2017'yi gösterdiğinde Trump'ın aldığı kararla ABD resmen Kudüs kentini resmen işgalci İsrail'in başkenti olarak tanıdı. Plan amacına ulaşmıştı, Netanyahu hakkında açılan dosyalar bir anda unutulmuş, işgalci İsrail'de sevinç gösterileri başlamıştı. Netanyahu, kaybettiği imajını da geri kazanmıştı. İslam dünyasında ise öfke hakimdi. İslam coğrafyasının dört bir yanında milyonlarca Müslüman sokaklara döküldü, Kudüs'ü asla siyonist toprağı olarak tanımayacaklarını haykırdı. Yüzlerce şehirde ''Kudüs Müslüman toprağıdır ve öyle kalacak'' sesleri yükseldi.
TRUMP VE NETANYAHU'NUN KİRLİ İŞBİRLİĞİ
Tabii ki, Trump'ın siyonizme hizmetleri sadece Kudüs kararı ile sınırlı kalmadı. Kudüs kararının ardından, Trump peş peşe yeni hukuksuzluklara imza attı. Trump, 1967 yılında İsrail tarafından işgal, 1981 yılında ilhak edilen Suriye'nin Golan tepelerini resmen İsrail toprağı olarak tanıdı. Ardından Trump, Filistin'in varlığını tamamen ortadan kaldıran ve tüm Filistin topraklarının büyük bir bölümünü kapsayan sözde ''Yüzyılın Barış Anlaşması'' adı altında yeni bir işgal planı hazırlattı.
milligazete.com