Akdeniz, tarihte belki de hiç olmadığı kadar güç gösterilerinin merkezine dönüştü. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) desteğini yanına alan Yunanistan, kendisine alan açmak adına en küçük bir fırsatı bile kaçırmak istemiyor. Türkiye'nin sorun yaşadığı hangi ülke varsa, o ülkeyle bir şekilde irtibat kuruyor ve oluşturduğu psikolojik hava ile ortak adımlar atmayı hedefliyor. Son günlerdeki Türkiye ile Mısır arasında karşılıklı yakınlaşma çabaları arttıkça, Mısır'a Atina'dan nankör gibi söylemleri içeren hakaretle bezenmiş eleştiriler gelmeye başladı. Diğer taraftan ABD'nin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ı gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tutmasının ardından, Körfez ülkelerinde ABD onay ve gözetiminden geçmiş görüntüsü veren bazı ilginç gelişmeler ortaya çıkar oldu.
Doğu Akdeniz'de daha önce Fransa, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile tatbikatlar yapan Yunanistan, Suudi Arabistan'la da ortak tatbikat yapıyor. Altı savaş uçağını, Girit Adası'ndaki Souda Askeri Üssü'ne konuşlandıran Suudi Arabistan bu kararıyla aslında doğrudan, taammüden kendisini Türkiye'nin karşısına konumlandırmış oluyor.
Daha önce Mısır ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırması Anlaşması yapan Yunanistan, düne göre Akdeniz'de ana aktör olduğunu gösterme çabası içindeydi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, 'Tatbikatları bir tehdit unsuru olarak devamlı zikrediyorlar' ifadesi verilmek istenen mesajın Türkiye tarafından alındığını gösterdi.
Yunanistan, Suudi Arabistan ile Girit'te tatbikatlar yaparken, İsrail de Doğu Akdeniz'de Noble Dina adını verdiği tatbikata başladı ve tarihte ilk kez Fransa ve Güney Kıbrıs da İsrail ile birlikte ortak tatbikat yaptı. Bunun yanında hem Mısır ile yapılan anlaşma, hem de BAE, Suudi Arabistan ile yapılan tatbikatlarda özellikle Girit'in kullanılması, Yunanistan için farklı anlamlar içeriyor. Ege ve Akdeniz'de kendisine ait adalara olması gerekenden fazla misyon yükleyen Yunanistan, bu adalara ana kara muamelesi yaparak Türkiye ile pazarlığa yukarıdan başlamayı hedefliyor.
Sonuç olarak bütün bu yaşananlar adım adım Akdeniz'deki tansiyonu yükseltiyor. Her ne kadar Mısır ile yakınlaşma Türkiye için doğru bir karar olsa da bundan sonra neler yaşanacak şimdiden kestirmek zor. Bununla birlikte yeni ortaya çıkan bu tatbikatlar gösteriyor ki, Yunanistan bir üst aklın ön açmasıyla hareket ediyor. Türkiye'nin yalnızlığı başına iyice bela olmaya başladı. Sorunlar daha da girift bir hal aldı. ABD ile tek başına S-400'ü çözmek de artık mümkün değil. Aynı anda F-35'i konuşmak, S-400'lerden vazgeçilirse yerine ne konulacağına karar vermek, Dedeağaç'ta olup bitenleri doğru okumak, ABD'nin PYD-YPG ile olan ilişkisi hakkında bir şey söylemek, Suriye'yi ve toprak bütünlüğünü değerlendirmek, CAATSA yaptırımları ve Türkiye hakkında ABD'de açılan davaların akıbeti hakkında bilgi sahibi olmak zorundasınız. Çünkü S-400'leri sorun olmaktan çıkardığınızda diğer başlıklar da birden ortadan kaybolmayacak. Yakın dış siyasi gelişmeleri az-çok takip eden birisi olarak şunu söyleyebilirim; Türkiye daha önce öngörülmesi zor böylesine bir sıkışmışlık yaşamamıştı. Aslında iktidarın dış politikayı sıradanlaştırmasının doğal sonuçları bunlar. Her zaman söyledik, acı verse de bir kere daha söyleyelim; Suriye sorunu bir ülkenin kendi kendisine yapabileceği en büyük kötülüktü. İşte Türkiye bu büyük hatayı yaptı. Kuzey Kıbrıs'ta iki devletli çözüm tartışmaya açıldığı gün Akdeniz'de bugün yaşananların altyapısı hazırlanmış oldu. Sonuçta Yunanistan öylesine rahat ki, bir taraftan Türkiye ile 'istişari' görüşmeler yapıyor, diğer taraftan tatbikat diplomasisi yürütüyor. Bu diplomasi de Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak üzerine kurulu. Türkiye'yi bu kıskaçtan çıkaracak adımlara ihtiyaç var.