Yemen, 2014'te Husilerin başkent Sana'ya doğru ilerlemesi ve sonrasında Suudi Arabistan ve BAE'nin başını çektiği Arap Koalisyonu'nun askeri müdahalesiyle yıllar süren savaşta büyük yıkıma uğradı. Savaş sırasında dengeler değişirken, müttefik ülkeler Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) karşılıklı desteklediği güçlerin karşı karşıya gelmesi Yemen'deki çatışmayı daha da derinleştirdi.

BAE'nin desteklediği ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi (GGK) ve silahlı kanadı Hizam el-Emni, ağustos ayında Suudi Arabistan'ın desteklediği uluslararası tanınırlığa sahip Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi hükümetinin elindeki geçici başkent Aden'de askeri varlığıyla hakimiyet kurmaya çalıştı.

Şiddetli çatışmaların ardından kentte kontrolü sağlayan GGK, Hadi hükümetinin buradaki faaliyetlerini sonlandırdı. Söz konusu adımlar Hadi hükümeti tarafından "darbe" olarak nitelendirildi.

Hadi hükümeti ve GGK, son dönemde Suudi Arabistan'ın ara buluculuğunda "Riyad Anlaşması" adı altında bir güç paylaşımı konusunda prensipte anlaştı. Bu kapsamda, BAE askerleri, Yemen'in geçici başkenti Aden'den çekilerek bulundukları askeri pozisyonları Suudi Arabistan askerlerine bıraktı.

Anlaşmanın dün Riyad'da imzalanması bekleniyordu ancak Sokotra Adası ve Ebyen bölgesinde GGK ile Hadi hükümetine bağlı güçler arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle imza töreninin ertelendiği duyuruldu.

Uzmanlar, söz konusu ertelemenin henüz hayata geçmeyen anlaşmanın ne kadar kırılgan bir zemin üzerinde yürüyeceğinin göstergesi olduğunu belirtiyor.

Hükümetteki Bakanlıklar Bölüştürülecek

Yemen hükümeti ile GGK arasında öngörülen anlaşma, imzaların atılmasının ardından en geç 45 gün içinde teknokrat hükümet kurulması, 24 bakanlıktan 12'sinin güneylilere verilmesi, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin 15 gün içinde Aden'e bir Emniyet Müdürü, 30 gün içinde de Ebyen ile Dali kentlerine birer vali atamasını gerektiriyor.

Hükümetin anlaşmadan sonra bir hafta içinde kendi kontrolündeki illerde devlet dairelerini aktifleştirmesi ve maaşların ödenmesi için Aden'de çalışmalara başlaması da anlaşmanın maddeleri arasında yer alıyor.

Anlaşmada ayrıca, Yemen halkı arasında mezhepsel, bölgesel ayrımcılık yapılmaması, Husiler, El-Kaide ve DEAŞ'a karşı mücadele edilmesi, Güney Geçiş Konseyinin siyasi çözüm konusunda istişarelerde bulunacak hükümet heyetine katılması gibi maddeler bulunuyor.

Güneye Gelen Askeri Birlikler Karargahlarına Dönecek

Askeri alanda ise anlaşma; ağustos ayından itibaren Aden, Ebyen ve Lahic'e gelen askeri birliklerin 15 gün içinde kendi karargahlarına dönmesini, Aden'deki ağır silahların toplanarak uluslararası koalisyonun gözetimine verilmesini kapsıyor.

Bununla birlikte, 30 gün içinde devlet binalarını koruyanlar hariç tüm askerlerin Aden dışındaki karargahlara gönderilmesi ve tüm askeri birliklerin Savunma Bakanlığı bünyesinde birleştirilmesi gibi maddelerin de anlaşmada olduğu ifade ediliyor.

Suudi Arabistan, Yemen'de İpleri Yeniden Eline Alıyor

Riyad'da imzalanacak anlaşma ile uzun zamandır müttefiki BAE'nin izlediği politikaya karşı sessiz kalan Suudi Arabistan'ın Yemen'de yeniden nüfuzunu güçlendireceği uzmanlarca dile getiriliyor.

Anlaşma gereği, birliklerini Aden'den çeken BAE'nin yerini Suudi Arabistan askerleri alıyor.

Suudi Arabistan, Yemen'in güneyinde birbiriyle çatışan müttefiklerinin arasındaki çekişmeyi sonlandırarak, bu güçleri kendisi için öncelikli tehdit olarak saydığı Husi milis grubuna yönlendirmeyi amaçlıyor.

Bölge basınına konuşan Suudi Arabistanlı yetkililer, anlaşmanın hayata geçirilmesiyle Yemen Merkez Bankasına yaklaşık 2 milyar dolar değerinde varlık aktarılacağını paylaştı.

Siyonist İsrail’den Hayber Hatırlatması! Siyonist İsrail’den Hayber Hatırlatması!

Uzmanlar, söz konusu anlaşmanın Hadi hükümetinin bugüne kadar gayrimeşru saydığı Güney Geçiş Konseyini tanıması anlamına geldiğini vurguluyor.

Ancak, ülkedeki siyasi krize çözüm için Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen müzakerelere GGK temsilcilerinin katılmasına ilişkin anlaşma maddesi, görüşmelere taraf Husiler tarafından reddediliyor.

Bunun yanı sıra bölge basınına konuşan GGK temsilcileri, Suudi Arabistan'ın Aden kentindeki varlığını tanırken, geçici başkentte Hadi hükümetinin askeri bir varlık gösteremeyeceğini savunuyor.

Anlaşmanın çizdiği olumlu tabloya rağmen, BAE'nin bugüne kadar Yemen içindeki "Truva atı" olarak kullandığı Güney Geçiş Konseyi ve Hadi hükümeti arasındaki güç paylaşımının bu kadar silahlanmış bir ülkede nereye kadar çatışmasız yürütülebileceği sorusu akıllarda belirsizliğini koruyor.

Planlanan tarihte imzaların atılamaması anlaşmanın nasıl kırılgan bir ortamda ilerleyeceğinin göstergesi kabul ediliyor.

BAE'nin Güneyde "Paralel" Yemen Projesi

Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen'e operasyon düzenleyen koalisyonun en muhteris üyesi BAE, uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin, "Riyad'da bir otelden" idare edilmesinin yol açtığı yönetim boşluğundan sonuna kadar faydalandı.

BAE, bu süreçte Yemen'deki merkezi hükümetin hiyerarşisi dışında komuta ettiği "savaş beylerinin yönetiminde irili ufaklı milis ordularını" silahlandırırken, ülkenin güneyindeki ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyine bağlı silahlı grupları da destekledi.

Riyad'da ikamet eden Yemen yönetiminin itirazlarına karşın Aden Körfezi boyunca limanları ve Babu'l Mendeb Boğazı çevresindeki stratejik deniz rotalarını kontrol etme çabalarından vazgeçmeyen Abu Dabi, 2015'ten beri ciddi kaynak harcayarak oluşturduğu ve bölgedeki suikastlarıyla öne çıkan ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyine bağlı Hizam Emni güçlerinin hükümete karşı "silahlı darbe" yapmalarına doğrudan destek verdi.

Uzun süredir ülkenin güneyinde kendine adeta "paralel" bir Yemen kurmakla eleştirilen BAE, 10 Ağustos'ta geçici başkent Aden'i ele geçirerek yönetime el koyan Hizam el-Emni birliklerine destek amaçlı Yemen ordusuna karşı hava saldırıları düzenlemişti. Söz konusu saldırılarda aralarında sivillerin de bulunduğu 300'ü aşkın kişi hayatını kaybetmiş veya yaralanmıştı.

BAE destekli Hizam Emni birlikleri, önce geçici başkent Aden'de, daha sonra da Ebyen ve Şebve'de kontrolü ele geçirmişti. Uzmanlar, bir yandan Husiler ile savaşın da sürdüğü bu dönemde Yemen'in başka bir iç savaşa daha sürüklendiğini belirtmişti.