Muslim Port Haber Merkezi | Yunus Emre Kaynak

11 Eylül'de Neler Yaşandı?

El Kaide tarafından üstlenilen 11 Eylül saldırılarında, toplam 19 kişi tarafından aşağı yukarı aynı saatlerde kalkış yapan dört yolcu uçağı kaçırıldı.

Bu uçaklardan ilki Boston-Los Angeles uçuşunu gerçekleştiren American Airlines'ın 11 numaralı seferini yapıyordu. Bu uçak, kalkıştan kısa bir süre sonra rotasını New York'a çevirerek şehrin güneyindeki Dünya Ticaret Merkezi'nin kuzey kulesine çarptı. İkinci uçak da yine Boston'dan kalkıp Los Angeles'e giden United Airlines'ın 175 numaralı sefer sayılı uçuşuydu. Bu uçak da ilkinden 17 dakika sonra Dünya Ticaret Merkezi'nin güney kulesine çarptı.

Uçakların çarpmasının ardından kulelerde yangın çıktı ve yaklaşık iki saat sonra her iki kule de geride 1,8 milyon ton enkaz bırakarak yıkıldı.

İkinci uçağın da kuleye çarpmasından kısa bir süre sonra açıklama yapan dönemin ABD Başkanı George W. Bush, olayı "terör saldırısı" olarak nitelendirdi.

Bu açıklamadan birkaç dakika sonra American Airlines'ın Washington-Los Angeles seferini yapan 77 sefer sayılı uçuşunu gerçekleştiren yolcu uçağı ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) batı tarafına girdi.

Kaçırılan dördüncü uçak da San Francisco'ya gitmek üzere New Jersey'den kalkan United Airlines'ın 93 sefer sayılı uçuşu oldu. Bu uçak kalkıştan kısa bir süre sonra Pennsylvania eyaletinde boş bir araziye düştü.

Uçağın içindeki yolcuların diğer saldırılardan haberdar oldukları için saldırganları durdurmaya çalıştığı sırada çıkan arbede nedeniyle düştüğü öne sürüldü. Ancak uçağın diğer saldırıların ardından ABD Hava Kuvvetleri'ne ait jetler tarafından vurularak düşürüldüğü de daha sonra ortaya atılan iddialar arasında yer aldı.

11 Eylül saldırılarını planladıkları iddiasıyla uzun zamandır Guantanomo'daki cezaevinde tutulan ve ABD'de yargılanan Halid Şeyh Muhammed ve Remzi bin el-Şibh verdikleri ifadede, son uçağın hedefinin ABD Kongre binasını olduğunu söyledi.

Afganistan ve Irak İşgal Edildi, Müslümanlara Saldırılar Arttı

ABD, önce Afganistan'ı, daha sonra da Irak'ı "terörle mücadele" bahanesiyle işgal etti.

ABD'de milliyetçilik yükselişe geçerken, FBI'ın 2014 yılında açıkladığı bir rapora göre 2001'e kıyasla nefret suçlarında bir düşüş görülse de Müslümanlara karşı işlenen suçlarda bir artış oldu.

Düşünce kuruluşu PEW'un 2017 yılında yayımladığı raporda da 11 Eylül saldırılarının ardından geçen 15 yıl içerisinde Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde 50 oranında arttığı belirtildi.

11 Eylül'e 'Terör' Adı Verildi; Saldırı Sonrası Dünya 'Terör Yumağına' Çevrildi

Bin Ladin sonrası El Kaide'den IŞİD ve El Nusra gibi bağlantılı örgütler ortaya çıktı. Bu örgütlerin saldırıları sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmadı, Avrupa'daki istikrarsızlık ve saldırılarda bu örgütlere yıkıldı. Yine aynı şekilde Afrika'da Boko Haram El Şebab gibi örgütler Nijerya ve Somali gibi Müslüman ülkelerde başgösterdi. Bu örgütler, yerel örgütleri tetikledi. Yemen'de Husilerle, Irak'ta ise Haşdi Şabi ile savaşlara girildi.

11 Eylül sonrası, Afganistan'da ağır kayıplar veren ABD bu durumun da önüne geçmeye çalışırken dahil olduğu ülkelerdeki savaşlara artık yerel örgütler aracılığıyla yön verebiliyor.

Amerika Müslüman Ülkelerin Güvenlik Gücü Haline Geldi!

ABD, 11 Eylül 2001 sonrası sırasıyla Bush, Barack Obama ve Donald Trump ve Joe Biden olmak üzere dört başkan gördü. Bush döneminde bir söylem geliştirildi: 'terör tehdidi' ve bu söylem kısa sürede yerini önce 'radikal İslamcı terör' ve hemen akabinde 'İslamcı teröre' bıraktı. Bu başkanlar da 11 Eylül'den bugüne kadar devam eden "teröre karşı savaş" taahhüdüne öncelik verdi. Seçim kampanyalarında artık hangi İslam ülkesinin 'terör' haline getirilip hedef tahtasına konulacağı yarışına girildi.

11 Eylül saldırılarının ekranlara taşınan vahametiyle dünya 'terör' olgusuna ikna edildi. ABD başta olmak üzere tüm dünyanın "terör alarmı" zemini oldu. Havaalanlarında, ülke sınırlarında, bina girişlerinde güvenlik önlemleri artırıldı. ABD göçmen politikasını değiştirdi ve sınır dışı etme oranı hızla yükseldi. Tamamına yakını Müslümanlardan oluşan sınır dışı hamlesine zamanla İslam ülkelerinden ABD'ye girişlerde zorlaştırıldı.

Ancak aksi bir durum yaşanmaya başladı. ABD artık Afganistan'a, Pakistan'a, Irak'a, Suriye'ye, Katar'a Bahreyn'e Libya'ya ve daha birçok Müslüman ülkesine asker yerleştirdi. Bazı ülkelere hala bitmeyen ağır savaşlar yaşatıldı. Milyonlarca insan katledildi. Ülkeler istikrarsızlığa sürüklendi. Yumuşak lokma haline getirilen ülkelerde güvenlik ABD askeri unsurlarına kaldı. Ya da aylarca eğitim verdiği ve yerel işbirliği yaptığı güvenlik güçlerine.

ABD İslam ülkelerini işgal ederken yalnız da değildi. Avrupa Birliği, Uzak Asya ülkeleri başta olmak üzere Müslüman ülkelerde ortaya konulan bu 'terör' olgusuna ikna edilmişti. Herhangi bir ülkeye yönelik saldırıda 'Koalisyonlar' kuruldu, ABD işgali meşru zemine taşınmaya çalışıldı. Amerikan askerinin girdiği yeraltı cennetleri, açlık, kıtlık, istikrarsızlık, iç savaş, kan ve gözyaşıyla anılır hale geldi.

Siyonistsever Trump, Yeniden Başkan Seçildi Siyonistsever Trump, Yeniden Başkan Seçildi

Dünya genelinde terör korkusu altında ırkçılık arttı. İslam karşıtlığı bir reel politika haline getirildi.

20 Yılda 37 Milyon Kişi Yerinden Edildi

Brown Üniversitesi'nin Savaş Maliyetleri projesi kapsamında hazırladığı bir rapora göre, ABD'nin başlattığı veya katıldığı en şiddetli sekiz savaş nedeniyle 2001 yılından 2021 yılına kadar en az 37 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Yayınlanan raporda açıklanan sayı, II. Dünya Savaşı dışında 20. yüzyıldan bu yana herhangi bir savaş veya felaket nedeniyle yerinden edilenleri geride bırakıyor ve neredeyse Kanada nüfusu kadar büyük bir çoğunluğa ulaşıyor. "Mülteci Yaratmak: ABD'nin 11 Eylül Sonrası Savaşlarının Neden Olduğu Yerinden Olma." Başlığıyla yayınlanan rapora göre, uluslararası sınırlarda mülteci ve sığınmacı olarak yerinden edilen 8 milyon insan ve ülkelerinin diğer bölgelerine göç eden 29 milyon insan yer alıyor.

Mültecilerin çoğu Afganistan, Irak, Pakistan, Yemen, Somali, Filipinler, Libya ve Suriye'de yerlerinden edildi.

Ayrıca Afganistan'da yaşanan son gelişmeler sonrasında yeniden birçok Afgan ülkesinden çıktı ve mülteci konumuna düştü. Milyonlarca insanın sürekli göç ettiği İslam coğrafyasında mülteci krizi kalıtsal bir sorun haline geldi.

Usame Bin Ladin ve Afganistan Savaşı

11 Eylül saldırılarının kuşkusuz en önemli sonuçlarından biri "terörle mücadele başlatan" ABD'nin Afganistan'a açtığı savaş oldu.

Saldırılardan kısa bir süre sonra Bush, Afgan Taliban örgütünden saldırıların arkasındaki beyni, El Kaide Lideri Usame Bin Ladin'i teslim etmesini istedi.

Afganistan'da bugün hala devam eden savaş, Taliban'ın Ladin'den vazgeçmemesi ve "misafir" olduğu gerekçesiyle iade etmemesi sonrası başladı.

ABD 7 Ekim 2001'de Afganistan'daki Taliban'a ve Usame Bin Ladin'in ağını yok etmeye yönelik Kuzey İttifakı destekli bir operasyon başlatarak Afganistan'ı bombalamaya başladı. Binlerce insan katledildi. İstikrarsızlığa sürüklenen ülkede hala savaş ederken Amerika'da yüzlerce askerini kaybetti. Engin Afgan sağları, Amerika'ya bataklık oldu.

Öte yandan El Kaide'nin kurucusu ve lideri Usame Bin Ladin'in, savaşın başlamasından tam 10 yıl sonra, 2 Mayıs 2011 tarihinde ABD kuvvetlerinin düzenlediği bir harekat ile gizlendiği Pakistan'ın Abbotabad kentine düzenlenen operasyonla yakalandığı ve daha sonra öldürüldüğü bildirildi.

El Kaide'nin liderliğini bugün Ladin'in yardımcılarından biri olan Eyman El Zevahiri sürdürüyor.

Lideri Usame Bin Ladin'in öldürülmesi sonrası El Kaide'nin nispeten eski gücünü kaybettiği düşünülüyor. Ancak El Kaide örgütü hala varlığını sürdürüyor ve zaman zaman saldırılarına devam ediyor.

ABD, "terörizmle mücadele" gerekçesiyle girdiği Afganistan'dan henüz çıkmış değil.

8 Eylül 2019'da Taliban, ABD Başkanı Trump'ın barış görüşmelerini durdurduğunu duyurduğu açıklamasına tehditle karşılık verdi.

Barış süreci kapsamında ABD'nin 'prensipte anlaşılması' durumunda yıl sonuna kadar 14 bin askerinden 5 binini çekmesi, gelecek 16 ay içerisinde de kademeli olarak ABD askerlerinin büyük kısmının çekilmesini öngörülüyordu.

Taliban ise buna karşılık olarak El Kaide ile tamamen bağını koparacak, Afganistan topraklarının silahlı gruplarca ABD ve müttefiklerine karşı kullanılmasını engelleyecek ve Afgan hükümetiyle masaya oturacaktı. Bu şu demekti; Afganistan'da sahada bozguna uğrayan ABD istediğini almak için bu işi masada bitirmek istiyordu. Trump'ın son Amerikan seçimlerinde kaybetmesi ile beraber ülkenin başına gelen Joe Biden ise Afganistan'dan askerlerini çekeceğinin sinyalini o günden verdi. Taliban ise yabancı askerlere ülkeden çıkış için ek süre verilmeyeceğini açıklamıştı. Nitekim Amerika kaçtı, Taliban işgal topraklarını geri kazandı.

Amerika Afganistan'ı Terk Etti, Taliban Zafer Kazandı

11 Eylül'ün getirdiği 20 yıllık işgalin ardından Amerika'nın başını çektiği askeri güçler Afganistan'dan ayrılmaya başladı ve Batılı ülkeler vatandaşlarını tahliye etmek için çaba içine girişti. Tüm bunlar olurken Taliban, Kabil'deki başkanlık sarayının kontrolünü ele geçirmesinin ardından Afganistan'daki savaşın bittiğini ilan etti.

Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, Afganistan'daki son Amerikan askerlerinin de çekilmesinin ardından, ABD ve müttefiklerine karşı zafer kazandıklarını söyledi.

Zabihullah Mücahid, Kabil Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı'nın kontrolünün Taliban'a geçmesi sonrası yaptığı açıklamada, "Bu zafer tüm Afganlarındır" dedi.

Mücahid ayrıca yaşananların tüm işgalciler için ders niteliğinde olduğunu belirtti.

Taliban Yeni Hükümeti Açıkladı Afganistan "İslam Emirliği" İlan Edildi

Taliban, iktidarı ele geçirdiği Afganistan'ın yeni hükümetini açıkladı ve ülkenin "İslam Emirliği" olduğunu ilan etti. Hükümetin başına Molla Muhammed Hasan Akhund atandı. Molla Akhund, Taliban'ın karar alma organı olan Rehberi Şurası'nın uzun zamandır başkanlığını yapıyor.

Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, bugün düzenlediği basın toplantısında "Halkımızın haftalardır yeni hükümeti beklediğini biliyorduk" dedi ve bu hükümetin geçici olacağını vurguladı.

Editör: Muslim Port