Şi, ilk kez temmuzda Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo'yu Pekin'de ağırlamış, ilk yurt dışı ziyaretini ise eylülde Kazakistan'a yapmış, ardından Özbekistan'a geçerek Şanghay İş Birliği Örgütü Zirvesi'ne katılmıştı.
Biden, geçen hafta yaptığı açıklamada, görüşmede Çinli muhatabına ABD'nin Tayvan ve diğer sorunlardaki "kırmızı çizgilerini" aktaracağını söylemişti.
ABD'nin temel konularda ödün vermesinin söz konusu olmayacağını vurgulayan Biden, "Onunla (Şi) konuştuğumda yapmak istediğim; her iki tarafın kırmızı çizgilerinin ne olduğunu ortaya koymak; onun Çin'in ulusal çıkarları açısından kritik gördüğü şeyin ne olduğunu anlamak, benim ABD'nin ulusal çıkarları açısından kritik olduğuna inandıklarımı aktarmak ve sonunda bu ikisinin çatışıp çatışmadığına karşılıklı karar vermek." ifadelerini kullanmıştı.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, ülkesinin ABD ile kazan-kazan ilkesine dayanan bir anlayışla ikili ilişkileri geliştirmek istediğini belirtirken, Pekin'in Tayvan konusundaki tutumundan taviz vermeyeceğini bildirmişti.
İki ülke arasındaki ilişkilerde Tayvan sorunu yüzünden son dönemde ciddi gerginlikler yaşanıyor.
Son olarak ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin ağustos ayında Tayvan'a yaptığı ziyarete Pekin sert tepki gösterirken, buna bölgede askeri tatbikat yaparak ve Tayvan karasularına yakın bir bölgeye balistik füze yaparak yanıt vermişti.
Eski Devlet Başkanı Donald Trump'ın Çin'den gelen ithal ürünlerine önemli oranda vergi koyması iki ülke arasında 'ticaret savaşına' yol açmıştı.
Çin'in doğusunda Sincan özerk bölgesinde Müslüman azınlığa yönelik insan hakları ihlallerine de son dönemde ABD sert tepki göstermişti. ABD, Çin'den gelen pamuk ve pamuklu ürün ithalatını yasaklamıştı.
Görüşme dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ülkeler arasında son dönemde artan ekonomik ve teknolojik rekabetteki sorunların da gündeme gelmesi bekleniyor.
Çip savaşları mı başlıyor?
Bilgisayarlardan akıllı telefonlara, uçaklardan elektrikli araçlara, ev eşyalarından askeri donanımlara kadar birçok teknolojinin temelini oluşturan yarı iletken çipler ve entegre devrelerin, son dönemde ABD ile Çin arasındaki artan rekabetin cephesi haline geldiği gözleniyor.
Biden yönetimi, ağustosta onaylanarak yürürlüğe giren Çip ve Bilim Yasası ile ABD'de yatırım yapan yerli ve yabancı üreticilere yarı iletken üretimi için yaklaşık 52 milyar dolarlık destek açıklarken, desteklerden yararlanmak isteyen şirketlere Çin'deki üretim tesislerinin teknolojik kapasitesini geliştirmeme şartı getirerek Pekin'in bu alandaki etkisini sınırlama hedefini ortaya koydu.
ABD Ticaret Bakanlığına bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), 7 Ekim'de yayımladığı yeni düzenlemeyle, aralarında Çin'in en büyük hafıza çipi üreticisi Yangzte Memory Technologies, en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology Group'un bulunduğu 31 Çinli şirket ve kurumun İhracat Kontrol Listesi'ne alındığını bildirdi.
Yeni kısıtlamalar ile bazı ileri teknoloji çipler ile çip üretimi için gereken malzeme, makine ve donanımın Çin'e ihracatı için de lisans şartı getirilirken ABD vatandaşlarının Çin'de çip endüstrisinde çalışmasını izne tabi kılındı.
Kısıtlamalar iki büyük güç arasında bir "çip savaşının" ilanı olarak yorumlanırken, ihracat kontrollerinin uluslararası ticaret kurallarını ihlal ettiğini savunan Çin tarafı, Washington'ın adımlarını 'teknolojik hegemonyasını sürdürme çabası' olarak yorumladı.
Ukrayna Savaşı ve Rusya'ya karşı tutum
Biden, görüşme öncesinde yaptığı açıklamalarda, Çin'in son dönemde Ukrayna Savaşı ile bağlantılı olarak "Rusya ile arasına mesafe koyduğunu" gözlediklerini belirterek, bunu ilişkilerde olumlu bir gelişme olarak yorumladı.
Çin Devlet Başkanı Şi'nin bu ay başında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Pekin'de yaptığı görüşmede iki lider, Rusya'nın Ukrayna'da nükleer silah kullanma tehdidini kınadıklarını bildirmişti.
Şi'nin, Ukrayna Savaşı'nın başlamasından hemen önce Pekin Kış Olimpiyatları'nda Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile görüşmesinde "iki ülke dostluğunun limiti olmadığını" açıklaması, Moskova'nın Ukrayna'da başlatacağı askeri operasyona örtülü bir destek olarak yorumlanmıştı.
Pekin, krizin başlangıcından itibaren Ukrayna'daki savaş ile ilgili "işgal", "saldırı" sözcüklerini ve "kınama" anlamına gelecek ifadeleri kullanmaktan kaçınmış, BM Genel Kurulunun kınama kararında çekimser oy kullanmıştı.
Kuzey Kore
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Kuzey Kore'nin son dönemdeki füze denemelerinin ABD'nin bölgedeki müttefiklerine ve Amerikan askeri varlığına yönelik tehdidinin de gündeme geleceğini bildirdi.
Kuzey Kore'nin nükleer ve füze denemelerinin ABD, Japonya ve Güney Kore'yi tehdit ettiği, bölgedeki barış ve istikrara zarar verdiğinin altını çizen Sullivan, Biden'ın Şi'den Çin'in bu konuda yapıcı rol üstlenme çağrısı yapacağını aktardı.
ABD Başkanı'nın bu konuda somut talepte bulunmayacağını vurgulayan Sullivan, "Eğer Kuzey Kore bu doğrultuda devam ederse ABD'nin bölgedeki güvenliğini ve askeri varlığını güçlendirmesi gerekecek. Dolayısıyla Kuzey Kore'nin menfi eğilimlerini dizginlemek Çin'in çıkarına olacaktır. Tabi bunu yapmayı tercih edip etmeyecekleri kendi bilecekleri iş." diye konuştu.