Muslim Port Haber Merkezi | Sevde Köse

Konu 9 Haziran'da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un erken seçimlere hazırlık amacıyla Ulusal Meclisi feshetmesiyle başladı. Amacı, partisinin (Rönesans Partisi) diğer partilerle ittifak yapmasına gerek kalmadan siyasi programını uygulamasına olanak tanıyacak çoğunluğu elde etmesiydi.

Seçim kampanyaları başladığında birçok kamuoyu yoklaması Marine Le Pen'in aşırı sağcı Ulusal Birlik partisinin Avrupa Birliği'ndeki benzer seçimlerdeki hakimiyeti ve Fransa'nın siyasi liderliğinin birçok krizdeki başarısızlıkları doğrultusunda çoğunluğu kazanacağını öngörüyordu.

İlk Sürpriz Aşırı Sağ Oldu

Nitekim Fransa'da 30 Haziran'da yapılan seçimlerin ilk aşamasının sonuçlarında ilk sürpriz olarak "aşırı sağ" %29,5 oy oranıyla ilk sırada yer aldı.

Paris Uluslararası Haklar ve Kalkınma Akademisi Başkanı Kemal el-Aifi, Al Jazeera Net'e verdiği özel röportajda aşırı sağ hareketin Fransa seçimlerinin ilk aşamasında kaydettiği ilerlemenin nedenlerini şunlara bağladı;

•      Birincisi, Fransa ve Avrupa genelindeki seçimler öncesinde Müslümanlara, Afrikalılara ve göçmenlere karşı "aşırı sağcı" kışkırtmalar yapılması.

•      İkincisi, Fransa Cumhurbaşkanı'nın sisteminin fiyatları düşürmede ve birçok sosyal sorunu çözmede başarısız olması.

•      Üçüncüsü, Fransa'nın Ukrayna'daki savaş ve Rusya'ya karşı "agresif" dış politika yürütmesi.

•      Dördüncüsü: İç ve ulusal güvenlik kartını oynayan ve Fransız varlığını diğer varlıklara karşı koruyan Macron'u cezalandırmak istenmesi.

Daha derinlemesine bakıldığında ise, Avrupa-Filistin Siyasi İlişkiler Konseyi Başkanı Macid el-Zir, Fransa'daki son seçimleri, ülkede çok sayıda ve farklı etnik köken olması ile göçmenler ve dış politikalar konusunda Fransa'nın uluslararası siyasetin merkezinde yer alması nedeniyle Fransa'nın kimliğine ilişkin varoluşsal bir mücadelenin uzantısı olarak değerlendiriyor.

France2 1719730248

•      Fransız parlamento seçimlerinin ilk ve ikinci turlarında keskin değişimler yaşandı.

İkinci ve Asıl Sürprizi İse Sol İttifak Yaptı

Ancak Fransa aşırı sağının sevinci uzun sürmedi ve ikinci bir sürpriz yaşandı; sol ittifak seçim sonuçlarında birinci olurken, Cumhurbaşkanı Macron'un desteklediği merkez sağ koalisyon (Cumhuriyet için Birlikte) ikinci, aşırı sağ ise üçüncü oldu.

Fransız seçmenin yönelimindeki bu ani değişim, sola mensup liderler tarafından açıklanan seçim programının merkezinde yer alan temel nedenlerden kaynaklanıyordu. Dr. el-Aifi, seçimlerin ikinci turuna saatler kala bu koalisyon tarafından yapılan hamleleri şöyle gözlemledi:

İlk olarak, tüm sol hareketlerin "Yeni Halk Cephesi" adı altında tek bir çatı altında toplanarak bu hareketin seçimlerin ilk turunda içinde bulunduğu parçalanmış halini sona erdirmeye çalışması.

İkinci olarak, bu hareketin Fransız siyasetinin önde gelen üyelerinden oluşan bir gruba dayanan ve finansman kaynakları devletin genel bütçesini harcayan bankalarla entegre olan uygulanabilir bir program geliştirmeyi başarması, böylece Fransız seçmeni açısından ikna edici ve kabul edilebilir oldu.

Gazze ve Seçim Sandığı

Fransa’da parlamento seçimlerinin ikinci turu 7 Temmuz'da, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının başlamasından tam dokuz ay sonra yapıldı. Bu saldırıların genel olarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, özel olarak da Fransa seçimleri üzerindeki etkisi göz ardı edilemez.

Avrupa Filistin Konseyi üyesi el-Zir Al-Jazeera Net ile yaptığı özel röportajda Gazze'ye yönelik savaşın Fransa'daki etkisinin iki aşamadan geçtiğini düşünüyor:

Birincisi bu etki Avrupa'da kolektif olarak önyargılı bir tutumla başladı ve Fransa'da sınırsız askeri destek ve siyasi örtünün yanı sıra Filistin'in sesine yönelik her türlü destek tezahürünün bastırılması şeklinde ortaya çıktı.

İkincisi ise bu etki geçtiğimiz dokuz ay boyunca Avrupa'nın tüm sokaklarında ve şehirlerinde bir meydan hareketi ile temsil ediliyordu. Ardından durum Lahey'de yasal bir ortama taşındı ve bu bazı ülkelerin tutumlarında değişikliklere yol açtı; Fransa’da ise Cumhurbaşkanı'nın Gazze savaşına ilişkin tutumu savaşın başlangıcına göre daha farklı bir hal aldı.

Paris Uluslararası Haklar ve Kalkınma Akademisi Başkanı ise Fransa'daki Yeni Halk Cephesi'nin seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklamalarında “atacağı en önemli dış politika adımının bir Filistin devletini tanımak olduğu” vaadinin de etkisiyle Filistin davasının savunuculuğunun başka bir boyut kazandığını belirtti.

Filistin meselesinin Fransız solunun seçim programında, atılan sloganlarda, kaldırılan bayraklarda ya da seçim başarısı kutlamalarında güçlü bir şekilde yer aldığını, dolayısıyla Filistin'in artık butik bir mesele olmaktan çıkıp popüler bir varlık haline geldiğini sözlerine ekledi.

İsrail’in Anlatısı

Filistin davasının popüler hale gelmesi ve Aksa Tufanı’nın başlamasından bu yana yeni bir ivme kazanması, İsrail tarafından Batı medyasında uzun süredir dayatılan ‘anlatının’ zararına oldu. Bunun temel nedenleri şunlar olabilir:

Birincisi, el-Zir’e göre, medyanın savaş alanından canlı görüntüleri geniş kitlelere ulaştırmasıyla dünya Filistinlilerin maruz kaldığı ölüm ve yıkımın boyutlarını gördü ve Gazze'de yaptığı soykırım konusunda dünyayı yanıltmaya çalışan İsrail anlatısının yanlışlığını fark etti.

Gazze'deki İsrail'in Barbar Savaşında Bankalar ve Para Döngüsü Nasıl Hedef Alındı? Gazze'deki İsrail'in Barbar Savaşında Bankalar ve Para Döngüsü Nasıl Hedef Alındı?

İkincisi, el-Aifi'ye göre, günlük kitle hareketleri siyasi liderlere halkın inançları ve talepleri doğrultusunda pozisyon almaları için baskı yaptı ve daha sonra bu inançlar seçim sürecinin kalbine giden parti politikalarına dönüştü.

Fransa’da, ilki 30 Haziran'da gerçekleşen ve kamuoyu yoklamalarının öngördüğü üzere aşırı sağ koalisyonun önde gittiği iki aşamalı parlamento seçimleri yapıldı. Bu seçimlerin ikinci turu ise 7 Temmuz'da yapıldı ve Fransız siyasi merkezinde "yankı uyandıran ve beklenmedik" bir sürprizle sol hareket seçimlerden birinci çıktı, ancak tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamadı ve yeni bir hükümet kurulması için farklı partiler arasında müzakerelere başladı.

*Yazımız Al Jazeera kanalında yayınlanan makaleden çeviri yapılmıştır.

Editör: Muslim Port