Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) Zimbabwe Direktör Yardımcısı Niels Balzer tarafından Aralık ayında yapılan açıklamada, ülke nüfusunun yarısından fazlasının açlıkla yüz yüze olduğunu belirtilmişti. Aralık ayından itibaren bu çağrı sebebiyle ülkeyi yakın takibe alarak ve hızla hareket ederek teyit amaçlı olarak Zimbabwe büyükelçimiz Sn. Hakan Kıvanç ile temas etmiştik.



Büyük bir dikkatle süreci takip eden Cansuyu Dış İlişkiler Koordinatörü Bayram Numan Köksal kardeşimiz ve Diplomasi kadar, tamamlayıcı kamu ve insani diplomasi perspektifi de gelişmiş bir diplomat olan Zimbabwe Büyükelçisi Hakan Kıvanç Bey bölgenin net fotoğrafını önümüze koyarak adeta insani yardım operasyonunu milletimiz ve devletimiz adına koordine eden bir gayretle seferber oldular. Devlet ve STK işbirliği açısından numune olarak gösterilecek bir işbirliğinin oluştuğunu ifade etmek gerekiyor.

Bölgesel gelişmelerin izlendiği ve ihtiyaç analizinin yapıldığı 1.5 aylık çalışmanın ardından tüm planlama ayrıntılı şekilde yapılandırıldıktan sonra Şubat ayının üçüncü yarısında Cansuyu Derneği adına bölgeye intikal ettik. Zimbabwe’ye Güney Afrika üzerinden geçerek birkaç gün Johannesburg ve Pretoria’ya uğrama fırsatı bulduk. Resmi ziyaretler ve kurumsal görüşmeler yanında kısa ve etkili temasların olduğu Johannesburg temasları ve analizlerimi ilginize takdim ederim.

Afrika’nın Güneyinin kendine has bir karakteri olduğu kesin. Keskin bir sömürge sürecinin ve onun yansıması olan bir Hollanda/İngiliz kolonisi olduğunu her halinden hissettiğiniz Afrika’nın Güneyindeki en belirgin ülke Güney Afrika.

Güney Afrika, Afrika’nın en güney ucunda ve üç başkenti var. Yürütmenin başkenti Pretoria, yasama başkenti Cape Town, yargı başkenti ise Bloemfontein. Tabii birde ticaretin ve hayatın kalbi olan Johannesburg’tan bahsetmek gerekecek. Ülke’ de ilk dikkatimizi çeken nokta ülkenin yemyeşil bitki örtüsü. Afrika bu tarafı ile insanı her zaman şaşırtıyor. Resmedilen yoksul ve kurak Afrika algınızı değiştirmeye yetecek kadar yeşil ve yağışlı bir Afrika’dan da bahsetmek gerekir. Hatta birçok defa, SomaliLand’da, Uganda’da, Cibuti ve Etiyopya’da sellere şahit olmuştum.


Güney Afrika’nın 20.000'den fazla bitkiye ev sahipliği yaptığını da öğrendim bu ziyarette, Ülkede gözlemlenen bitkilerin birçoğu bölgeye özgü endemik türler ve bitki çeşitliliği açısından dünyadaki altı noktasından biri olarak kabul edilmekte imiş.

Güney Afrika denince akla ilk gelenlerden biride sömürgecilik ve onun modern yüzü olan Apertheid ile mücadele oluyor. Ülkenin her tarafında bu gerçekle bir parça temas etme imkânı buluyorsunuz. Fakat gerçeklikle manzara arasında küçük kopuşlar var ve bunun için ülke tarihine biraz aşina olarak gezmekte fayda var. Ülkeyi dolaşırken bu kopuşları ve boşlukları görmek mümkün olabilir dikkatli biri için. Konuya şöyle kısa bir sömürü ve Güney Afrika tarih okuması ile başlamak isterim…

(*) USSAP (Uluslararası Siyasal, Sosyal Araştırmalar Platformu) Başkanı İsmail Mansur Özdemir'in Güney Afrika seyahati ile kaleme aldığı 'Afrika'dan Ümmet Notları' yazı dizisi devam edecektir.