Batı Afrika'nın eski Fransız sömürgelerinden biri Mali. Büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkenin nüfusu yaklaşık yirmi milyon. 'Tek millet, tek amaç, tek inanç' (Un peuple, un but, unefoi) sloganı ile var olan ülke, bugünlerde siyasi karışıklıklar ve protestolar ile gündeme geliyor. 2013 yılında devlet başkanı olan Ibrahim Boubacar Keïta'nıni stifasının istenmesiyle başlayan protestolarda tansiyon düşmüyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Bamako'daki büyükelçiliği 12 Temmuz'da bir bildiri yayınlayarak ülkedeki Amerikan vatandaşlarının kalabalık alanlara çıkmamaları ve mümkünse evde kalmaları yönünde uyardı.

Fotoğraf: AFP- Michele Cattani

Ülkede bir süredir devam ekonomik kriz, çeşitli oluşumların arasındaki derin fikir ayrılıkları ve seçimlere dair problemler bugünkü çatışmaların temelini oluşturuyor. Mahmoud Dicko'nun arkasında birleşen yeni muhalefet, Başkan Keïta'nın istifa etmesini istiyor. 2018 yılında ikinci kez başkanlığa seçilen Keïta, son iki yılda terör faaliyetlerine ve ekonomik kötüye gidişe engel olamamakla suçlanıyor.

Muhaliflerin lideri konumuna gelen Dicko ise göstericilere petrol istasyonlarını yakmamalarını ve sakin olmalarını söyledi. Buna rağmen son gösterilerde dört kişi hayatını kaybetti. BBC'ye konuşan bir başka muhalif Yeah Samaké de Keïta'nın bir an önce istifa etmesi gerektiğini, çünkü onun Mali halkını koruyamadığını, yolsuzluğu engelleyemediğini açıkladı. Başkan'ın anayasa mahkemesini lağvetmesiyle gösterilerdeki şiddetin dozunun artmasından korkuluyor.

Dicko, sabır ve inançla istediklerini alacaklarını düşünürken, ülkesinin içinde bulunduğu yolsuzluğun onu dizleri üstüne çöktürdüğünü ekledi. Camide çektiği videoda taraftarlarının 'Malilileri camilerde öldürüyorsunuz!' cümleleri duyuluyordu.

Tüm bu girişimlerin gölgesinde altmış altı yaşındaki Dicko'nun güvenilirliği de soru işaretleri arasında. Gelişen olaylara Fransa tarafından henüz pek fazla açıklama gelmiş değil. Burkina Faso, Nijer, Çad, Moritanya gibi ülkelerin de Mali'de olan biteni yakından takip ettiği biliniyor. Özellikle Fildişi Sahili sınırında olan saldırı girişimi sonrasında Batı Afrika'da güvenlik tehdidinin daha fazla hissedilir olması muhtemel. Böyle bir güvenlik tehdidi, bölge halkı için daha büyük bir yük getirebilir ve Fransızlar için yeni askeri operasyonların önünü açabilir. Burkina Faso'daki gelişmeleri de yakından takip eden Fransa'nın Mali'de yaşanan protestoların benzerinin Burkina Faso'da olmaması adına çaba göstermesini bekleyebiliriz. Ani güç değişimleri Fransa için istenen bir şey değil.