Tunus'ta siyasi kriz tırmanırken, Cumhurbaşkanı Kays Said, üst düzey yetkileri görevden almaya devam ediyor.
Meclisin tüm yetkilerini donduran, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya alan, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi azleden Kays Said, son olarak başta ordunun başsavcısı da aralarında olmak üzere çok sayıda üst düzey yetkiliyi görevden aldı. Devlet Televizyonu Genel Müdürü Lesad Dahiş, Kays Said tarafından görevden alınan yetkiler arasında yer alıyor.
Cumhurbaşkanlığı tarafından paylaşılan videoda Cumhurbaşkanı Said, Ulusal Rüşvet ve Yolsuzluğu Tespit Komitesince bir rapor yayımlandığını bildirdi.
Said, ülkedeki 460 kişinin devletin parasını yağmaladığını ve yağmalanan miktarın 13,5 milyar Tunus dinar ( yaklaşık 4.8 milyar dolar) olduğunu ifade etti. Said, devletin parasını yağmalayanların isim listesini elinde bulundurduğunu sözlerine ekledi.
Sivil toplum örgütlerinden çağrı
Bu arada ülkenin önde gelen sivil toplum örgütleri, parlamentonun 30 günden fazla askıya alınmasının yasal olmadığı görüşünü dile getirerek, ülkedeki siyasi güçlerin ortak bir tavır almasını ve Said'in üstlendiği yetkilerini devretmesi için bir takvim belirlenmesi konusunda baskı yapılmasını istedi.Tunus'ta ne olmuştu?
Tunus'ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti. Cumhurbaşkanı Said, bunun üzerine Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi azlettiğini ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.Kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyuran Said, kendisini başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti. Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini Meclise almamıştı. Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.
Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların Anayasa'ya uygun olduğunu ve bunu "darbe" olarak nitelendirenlerden "hukuk derslerini gözden geçirmelerini" istemişti. Bu arada görevinden azledilen Başbakan Hişam el Meşişi'nin, 25 Temmuz'daki darbe girişiminden önce istifa etmesi için darp edildiği iddia edilmişti.