Ümmetin En Hassas Meselelerine Vakıf Olan Yüce Adam,
Umudun Adı ERBAKAN
1994 kışında İzmit’te MGV Üniversite başkanları toplantısındayız. Tüm Türkiye’den Üniversite başkanlarımızın hazır olduğu toplantıda ülkemiz gençlik sorunlarını ve buna karşı milli ve manevi mukavemeti ve inşayı konuşuyoruz. Bu toplantıyı diğer toplantılardan ayıran önemli bir fark var. İnsani Yardım çalışmalarının o günlerde koordinasyonu Abdurrahman Çiğdem başkanlığındaki İHH üzerinden gerçekleşiyor. Türkiye temsilciliğini de kendisi de geçmişte MGV Üniversite Başkanlığı yapmış Bülent Yıldırım Bey yapıyor. Bu üniversite başkanları toplantısında İHH kurban çalışması için gidilecek bölgeler ve yurt dışına gidecek üniversite başkanları belli olacak.
Toplantının sonunda herkesin heyecanla beklediği an geldi. Halit Bekiroğlu’ndan, Mustafa Enesoğlu’na, Ali Yalçın’dan Cengiz Zora, Üniversiteler Genel Başkanı Sadık Küçükgünay’dan Fatih Erbakan Bey’e pek çok arkadaşımız da oradalar. Pek çok üniversite başkanımızın gideceği bölge tanımlandı ve sıra bana geldi. İsmail Mansur Özdemir, Görev yeri Burma. Herkeste bir şaşkınlık hali, Burma neresidir? Sorduk. Abi nerede bu Burma? Vallahi bilmiyoruz, sizden sonra bizde iyice öğreneceğiz.
Toplantıdan sonraki gün büyük bir gayretin içine girdik ve Burma’yı araştırıyoruz. Görüşmediğimiz temas etmediğimiz kimse kalmadı. Ahmet Varol’dan Ahmet Davutoğlu’na pek çok isme danışıldı. Genel coğrafi bilgilerin ötesinde bir bilgi yok.
Sinan Burhan ve bir üçüncü arkadaşımızın da olduğu seyahatimiz önce Bangkok’a oradan da Dakka’ya doğru devam etti. Kara yolundan Cittagong ve Qoxpazar’a oradan da Burma’nın içlerine doğru devam etti. Masum ve mazlum Rohingya Müslümanlarına temas ettik, yüz yılı aşan bir zamandan sonra ilk gelenleriz. Hayallerinin şehri İstanbul’dan geldiğimize inanamıyorlar. Her görüştüğümüz insanda ağlamaklı bir hal var. Günler süren çalışmaların ardından Burma’da yaşayan Müslümanları, yaşadıklarını, problemleriniz ve bugünlerini anlamış olduk. Bu topluluğun adı Rohingya Müslümanları ve yaşadıkları kadim coğrafyanın adı da Arakan idi. Zalim Budist rejiminin baskısı altında çile çeken bu müslümanları tüm dünya’ ya anlatmak ve Arakan’ın tüm dünya kamuoyunun gündemine girmesini sağlamaktı işimiz. Bölgede yardım faaliyetlerimizi tamamladıktan sonra, mücadeleyi ve çileyi anlamak amacıyla mülakat ve görüşmeler yanında belgelerde bulmak amacıyla çok önemli görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerde ortak bir isim üzerinden konuşmalar gerçekleşiyordu. Nerede ve hangi düzlemde bir isimle temas edersek edelim hepimizin ortak referans ismi Prof. Dr. Necmettin Erbakan oluyordu. Türkiye dediğinizde hürmet ve saygınlık zeminindeki her konuşmanın kahramanı aynı, Erbakan. Hatta bir kampa ziyarete gittiğimizde, farklı telsiz konuşmalarında ortak isim yine Erbakan oluyor. Uzakta bir hilafet ülkesi var ve orada ki referans isim Erbakan. Rahmetli liderimiz bu bölgede o kadar yakinen biliniyor ki, adeta umudun adı Erbakan…
Tüm çalışmalarımızı gerçekleştirip ülkemize döndük. Arakan İslami Hareket Lideri Sn. Dr. Muhammed Yunus ve Dean Abdül Beşir’in hocamız başta teşkilatlarımıza selamları var. Birde teslim edilen bir mektup. Çilelerini ve acil insani ihtiyaçlarını paylaşmak istiyorlar. Mektup Milli Görüş’ün liderine kaleme alınmış. Bu emaneti Rahmetli Liderimize teslim ederek kendisine Arakan’ı anlatmak istiyoruz. Randevunun verilmesi ile kalkıp Ankara’ya geldik, Balgat’taki teşkilat merkezimize ulaştık ve randevu vaktinin gelmesi ile hocamızın makamına dâhil olduk.
Selam verdim ve eline doğru yöneldim. Ellerini öpmeme müsaade ettiler. Efendim Burma olarak bilinen ve Müslümanların yaşadığı bölgeden geliyoruz, diyerek başladım arzıma. Kendilerinin yaşadıkları zorluklar var, zatınıza selamları ve bir mektupları var, arz ederiz dedim. Mektubu aldı ve Eveet Arakan’da yaşayan Rohingya Müslümanlarından demek mektup var dediler. Mektubu açarlarken ben kendilerine ne arz edecek isem her şeyi bir bir ifade ettiler, şaşkınlıktan bayılacak haldeyim. Bizzat gördüğümüz her şeye, tarih ve çileye her şeye hâkim hocamız. Hiçbir şey bırakmadı anlatacak ve konuşulması gereken her şeyi söylediler. Sadece uygun görürseniz, Dr. Muhammed Yunus’u Fetih kutlamalarına davet edelim mi? Diyebildim. Evet tabi, ediniz dediler.
Ümmetin spesifik bir bölgesinde, uzmanlara sorarak bulamadığımız cevapları ve ancak yüzyıl sonra ilk defa gidilmiş bir coğrafyada gördüklerimizi, bizim kendisine anlatacağımız her şeyi rahmetli hocamızdan dinledik.
Anlıyorum ki, Şuur ve bilgi arasında güçlü bir bağ var. Şuurlu olmak çok önemli ve fakat stratejik adımlar için kritik bilgiye ulaşmanız gerekiyor. Ancak kritik bilgi ile bir strateji kurabilirsiniz. İslam Ümmetini bir araya getirmeye yönelik bir gayretiniz var ise, tüm İslam coğrafyalarını genel ve özel meseleleri ile bilmeniz gerekiyor. O gün rahmetli liderimizin bu kadar spesifik bir malumata nasıl da sahip olduğuna hayret günümdür. Ayrıca bu kadar yakinen kurduğumuz ilk temasımdaki nezaket ve muhatabını kendini değerli hissettiren halini de asla unutmam….
O Ümmetin En Hassas Meselelerini bilen adam…..
O umudun adı Necmettin ERBAKAN
Vefatının 9. Sene-i devriyesinde rahmet ve minnet ve dua İle anıyoruz.