Muslim Port Haber Merkezi | Yunus Emre Kaynak
Amerika güçleri 2001 yılında Avrasya'nın gönül diyarı olan Afganistan'ı, kendi düzenine göre yeniden inşa etme ve 'demokrasi' götüreceğiz iddiası ile işgal etti.
Amerika yönetimleri bir Afgan hükümetine sahip çıktı, onu tanıdı ve kaynaklarla destekledi. Fakat aradan 20 yıl geçtikten sonra, 'Amerikan tarzı demokrasi' yalanı güvenlik ve refah getirmedi. Onun yerine şiddet, kitlesel kayıplar ve kalıcı acı Afganistan'a hakim oldu.
Savaş Amerika'ya pahalıya mal oldu. Emekli bir donanma görevlisinin bir Beyaz Saray çalışanına dönemin Amerika başkanları Bush, Obama ve savaşa harcanan paralar ile ilgili sorduğu soruya şu şekilde yanıt verdi:
'Usame bin Ladin ABD'nin Afganistan savaşına ne kadar para harcadığına muhtemelen mezarında gülüyordur.'
Afganistan'a konuşlandırılan 775.000'den fazla Amerikan askeri arasında 2.300 ölü ve 20.589 yaralı olduğu açıklandı. Ayrıca Washington Post gazetesinin görüştüğü ABD'li yetkililer, savaş stratejilerinin ölümcül derecede kusurlu olduğunu itiraf etti.
Savaş Afgan masumların canını aldı ve aileleri parçaladı. Yaklaşık 38 milyon nüfuslu ülkede, Brown Üniversitesinin raporu ve BM istatistiklerine göre savaşta 35 ila 40 bin sivilin katledildiği tahmin ediliyor. ABD'nin çekilmesinden birkaç gün önce, ABD hava kuvvetleri IŞİD intihar bombacılarına misilleme bahanesiyle yedisi çocuk olmak üzere en az 12 Afgan sivili öldürdü.
Afganistan kaosa sürüklenirken ABD, günahları ile yüzleşmek ve kusurları kabul etmek yerine, başlattığı savaşın hafızasını silmek ve propaganda yoluyla tarihi yeniden şekillendirmek için uğraşıyor.
Propaganda İle Zulüm Silinmeye Çalışılıyor
Amerikan askerlerinin çekilme süresinden 10 gün önce, ABD Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Kabil havaalanında Amerikan askerlerinin yer aldığı bir dizi fotoğraf tweet'i atmaya başladı. Üniformalı kadın ve erkekler Afgan bebekleri kucaklarında tutarak ve çocuklarla sohbet ederek pozlar verdiler. Hatta bazı askerlerin yere diz çökerek çocuklara su içirdiği görüldü.
Amerikan medyası aracılığıyla birçok kişi, Ağustos ayı sonlarında terör saldırısında en büyük fedakarlığı yaptığı söylenen kadın denizci Çavuş Nicole Gee'nin hikayesini öğrendi. Ölümünden bir hafta öncesinde Kabil havaalanında Afgan bir bebeğe yemek yediren bir fotoğrafta medyada yer aldı. Yüzünde nazik bir gülümsemeyle çok huzurlu ve sevecen bir şekilde tasvir edilen asker, neredeyse çocuğa kurtarıcı gibi görünüyordu. Ama çocuğun annesinin kucağından alınmasının sebebi Amerikan askerleriydi. O askerler ülkeyi işgal etmiş, tetiği çekmiş ve ellerinde kan vardı. Ölümü trajik, sayısız Afgan çocuk için de durum böyleydi.
"Propaganda" resimlerinde vurgulanan insanlık, yapılan zulümlerle tezat oluşturuyordu.
Günlerce insani yardım yapılmadan havaalanında bekletilmiş insanların bir şişe su içerken fotoğraflarını çekip propaganda yapıldı. Fotoğrafları sahnelemek ve saldırganların erdemlerini övmek insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tarihe geçti.
Kurgulanmış ve İkiyüzlü Destanlar Diyarı: Amerika
Benzer senaryolar ABD'nin diğer savaşlarında da görülmüştü. Kurgulanmış hikaye toplumsal hafızayı ele geçirene kadar, taklit edilen yakınlık anları tekrarlandı ve medya tarafından servis edildi.
Ancak ABD'nin Afganistan'da verdiği "kahramanca" görüntü ikiyüzlülükten ibaretti.
Savaşın alevleri, silah atışları, bombalar ve enkazlar da dahil olmak üzere resmin arka planı, yine o Amerika tarafından oluşturuldu. Amerika, kazanma şansı olmadığında bir şefkat maskesi takıp kendisini bir haleyle taçlandırdı ve müdahalesini tekrar "adil" bir çaba haline getirmek için propagandalara başladı.