Karabağ'daki işgalin son bulmasının ardından, Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme çabaları belki de bu zamana kadar hiç olmadık şekilde gelişme göstermektedir. Türkiye'yi Büyükelçi Serdar Kılıç'ın, Ermenistan'ı ise Parlamento Başkan Yardımcısı Ruber Rubinyan'ın temsil ettiği müzakere sürecinde her toplantının yeni bir karar ile sonuçlandığı açıklanmaktadır. Viyana'da yapılan 4'üncü toplantı sonrasında ülkeleri ziyaret eden üçüncü ülke vatandaşlarının sınırlarda geçişlerinin kolaylaştırılması kararı aslında, sınırların tamamen açılmasına dönük önemli bir adımın işaretidir. Daha önce hava kargo ticaretinin karşılıklı olarak başlatılmasının kararı alınmıştı. Bu çalışmaların da sürdüğünü belirtmekte fayda var.
Bununla birlikte 2009 yılında 'komşularla sıfır sorun' politikası çerçevesinde atılan imzaların Türkiye açısından sürdürülememesinin temel sebebi, sürece Azerbaycan'ın muhalif duruşuydu. Doğal olarak Karabağ'da devam eden işgal bunun ana gerekçesiydi. Bugün için ise müzakerelerin önündeki en büyük engel olan Karabağ işgali büyük oranda ortadan kalktı. Büyük oranda diyorum çünkü yüzde 70 civarında toprak Azerbaycan tarafından işgalden kurtarılmış oldu. Kalan kısım Rusya'nın müdahil olmasıyla şimdilik derin dondurucuya kaldırılmış durumda. Savaş sonrası yapılan anlaşmalar sonucu ise Türkiye'den Azerbaycan'a, oradan da Orta Asya'ya ulaşan karayolu olan Zengezur Koridoru'nun açılması ile ilgili de takvim iyice netleşmeye başladı.
Diğer taraftan özellikle son günlerde Türkiye - Ermenistan sınırındaki mayınların İsrailli bir firma tarafından temizlenmeye başladığına dair ciddi iddialar gündeme bomba gibi düştü. Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle birlikte yaşananların bugün için hangi siyasi ve sosyal sorunları beraberinde getirdiği gerçeği ortadayken, bir de Ermenistan sınır mayınlarının temizlendiği iddiaları, güney sınırında yaşananları yeniden hatırlattı. Sınır güvenliği ile ilgili devam eden tartışmalar temposunu artırırken, bunun üstüne Ermenistan sınır mayınları tuz biber ekti. İlk akla gelen endişe yeni bir göç dalgası mı olacak yorumlarıyla kendisini gösterdi. Bu arada şunu da ifade etmek gerekir; Türkiye ile Ermenistan'ın normalleşme çabaları her şeye rağmen doğru bir adımdır. Küresel güçlerin bir yere kadar sürece müdahil olmaları beklenir ama son tahlilde her iki ülkenin iradesinin belirleyici olması sürecin sağlıklı işlemesi açısından hayati derecede önemlidir. Ancak özellikle anti- personel mayınlarının, kullanımını, depolanmasını yasaklayan ve imhasını öngören Ottawa Antlaşması gerekçe gösterilerek mayınların temizlenmesi üzerinde bir kere daha düşünülmelidir. Mart 1999'da onaylanan bu sözleşmeye ABD hala taraf değildir. Mayınlar şu anda Türkiye ve Ermenistan normalleşme adımlarının önünde bir engel değildir. Sınırlar karşılıklı olarak açıldığı takdirde önemli bir gelişme zaten sağlanmış olacaktır.
Ayrıca bu normalleşme süreci ile ilgili ortadaki bazı iddiaları da dile getirmekte fayda var. Batı, Ermenistan'ın Rusya tarafından tamamen kontrol altına alınmasını engellemek adına Türkiye'ye destek veriyor şeklinde ciddi yorumlar öne sürülmektedir. Normalleşme ile Ermenistan ekonomisi zaten çok önemli bir kazanım elde edecek. Sınırda yeni kurulacak tesisler için mayınların temizlenmesinin elzem olduğunun öne sürülmesi iddiaları tam olarak ikna edici değil. Böyle bir şey varsa bile mayınların temizlenmesi için doğru zaman mı sorusu daha da anlam kazanmaktadır. Bununla birlikte yeni bir göç dalgasının yanında PKK'nın Ermenistan ile geçmişten beri yürüttüğü yakın ilişkinin, mayınların temizlenmesini fırsata çevireceğine dönük ciddi yorumlar da yapılmaktadır. Orta Asya göç hareketliliği için doğal bir kapıya dönüşme ihtimali olan Ermenistan'ın bu duruma ne kadar engel olabileceği de ayrıca merak konusudur.
Sonuç olarak Ermenistan ile normalleşme sürecine de zarar verecek olan, öngörülen ama engellenemeyen bir göç hareketliliği, terör gibi yeni tehditler ortaya çıkarırsa bu süreci tamamen zehirleyecektir. Türkiye, Suriye tecrübesinden ders aldığını göstermeli ve yeni sorun ve sorunlarla karşı karşıya kalmamak için gereken tedbirleri mutlaka almalıdır.