Senegal'de Batı Afrika'nın en yaygın tasavvuf hareketlerinden Ticanîlik'in yerel ve güçlü bir kolunu tesis etmiş bulunan Şeyh İbrahim Niyas Kevlahî, Mısır'ı ziyareti sırasında, 21 Temmuz 1961 günü Ezher Camii'nde cuma namazı kıldırmıştı. Mısır uleması arasında büyük saygı gören Şeyh İbrahim, siyasetçiler nezdinde de şöhrete sahipti. Onun Kahire'yi 'şereflendirmesi', Mısır ulemasının ittifakıyla ve gayet doğal biçimde cuma namazı için mihraba davet edilmesine yol açmıştı. Bu vazifeyi mecburen kabul eden Şeyh, böylece 'Ezher'de cuma namazı kıldıran ilk siyahî Müslüman' olarak tarihe geçmişti. Ezher'de cuma namazı kıldırmış olmak Afrikalı Müslümanların gözünde öylesine ihtişamlı bir paye idi ki, ülkesine dönüşte, Şeyh İbrahim'in ömrünün sonuna kadar taşıyacağı yeni bir unvanı vardı: Şeyhülislam.

1900 yılında Senegal'de, Gambiya Cumhuriyeti sınırına yakın Kevlah şehrinin küçük bir köyünde dünyaya gelen İbrahim Niyas Kevlahî, Ticanî şeyhi olan babasının 1922'deki vefatının ardından -aynı makamın kendisine emanet edildiğini savunan öz ağabeyiyle birkaç yıl boyunca şiddetli bir mücadeleye girişmek pahasına da olsa- onun yerini almıştı. 1930'dan itibaren, vefat ettiği 1975'e kadar Batı Afrika ülkelerinin tamamında tarikatını örgütleyen Şeyhülislam İbrahim Niyas, Senegal'i Ticanîlik'in fiilî merkezi ve en güçlü olduğu mıntıka haline getirmişti. Ticanîlik'in Cezayir asıllı Ahmed Ticanî (1737-1815) tarafından bugünkü Fas topraklarında kurulduğu düşünülürse, tarikatın en güçlü şubesini Senegal'e taşımak Şeyh İbrahim'in başarısıydı.

Hanımların eğitimine bilhassa ehemmiyet gösteren İbrahim Niyas, kızları Rukiyye, Ummu'l-Hayr ve Meryem'i hem dinî ilimlerde hem de tasavvuf alanında yetiştirmişti. Rukiyye Niyas çok sayıda kitap kaleme alan ve Batı'da da tanınan ünlü bir akademisyen olurken, Ummu'l-Hayr Niyas eşi dolayısıyla yerleştiği Nijer'de 200 binden fazla üyesi bulunan büyük bir sivil toplum kuruluşunun temellerini atmış, Meryem Niyas ise ablalarını birçok alanda geride bırakarak Batı Afrika'nın en yaygın Kur'an eğitim-öğretim ağını tesis etmişti.

1934'te baba ocağı Kevlah'ta doğan Meryem Niyas, küçüklük çağlarından itibaren Şeyh İbrahim tarafından özel bir ihtimamla yetiştirildi. 15 yaşında hafızlığını tamamlayan ve sıkı bir Arapça eğitimi alan Meryem, babasının yurtdışı seyahatlerine de sıklıkla iştirak etti. Böylece hem İslam dünyasının farklı ülkelerine dair tecrübeler edindi hem de önemli şahsiyetlerle bizzat tanıştı. 1952'de Kevlah'taki kendi evinde Kur'an öğretimine başlayan ve çocukları dört yaşından itibaren dizinin dibine oturtan Meryem -veya Senegallilerin onu anmayı sevdiği şekliyle: 'Şeyha Meryem'- tedris faaliyetlerini kısa zaman sonra başkent Dakar'a taşıdı. Eşinin maddî desteğiyle okulunu 1975'te dev bir medreseye dönüştüren Şeyha Meryem, 1984'te babası Şeyh İbrahim Niyas'ın adını taşıyan külliyeyi kurdu. Tüm bu süreç boyunca Mısır, Cezayir, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden destek gören Şeyha Meryem, Senegal iç siyasetinde de baskın bir figür haline dönüştü. Öyle ki, kişisel bağlantıları ve karizması, 1999'da Senegal'le Sudan arasında barışın yeniden tesis edilmesine bile yardımcı oldu.

Ticanî tarikatının hiyerarşik yapısı içinde bildiğimiz anlamda 'şeyhlik' iddiası bulunmasa da, Meryem Niyas'a duyulan derin saygının altında, babasından tevarüs ettiği düşünülen 'manevî emanet'in etkisi büyüktü kuşkusuz. Nitekim kendisi de, verdiği röportajlarda, 'Çocuklara sadece Kur'an öğretmiyoruz. Manevî esrarı da aşılıyoruz' demek suretiyle, bu türden yorumlara kapı aralıyordu.

Şimdiye kadar yetiştirdiği, mezun ettiği, evlendirdiği, meslek sahibi yaptığı, hayatlarının her ayrıntısıyla ilgilendiği ve Senegal dışında diğer ülkelerde de görevlendirdiği sayısız öğrencinin 'hafız anne'si olan ve 'hadimetu'l-Kur'an' (Kur'an'ın hizmetkarı) lakabıyla tanınan Şeyha Meryem Niyas, geçtiğimiz cumartesi günü -26 Aralık 2020- Senegal'in başkenti Dakar'da 86 yaşında vefat etti.

Hayatı ve eserleri artık tarihe mal olan Meryem Niyas, Batı Afrika'da uzun bir serüvene sahip kadın müderris ve hafızlar geleneğinin bir parçasıydı. Esmauddîn Fodyo, Hatîce Deymeniye, Tût bint Tah, Hatîce Şinkîtiyye, Mu'mine Sağîr, Meymûne Kebîr, Şeyha Muslime Mebake, Diarra Buso, Âişe Waalo ve daha birçok önemli temsilcisi bulunan bu gelenek, daha yakından ve derinlemesine araştırılmayı bekliyor.

(*) Taha Kılınç'ın bu yazısı Yeni Şafak Gazetesi'nden alıntılanmıştır.