Geçtiğimiz günlerde aldığımız üzücü bir haber, bulunduğumuz zor şartların sıkıntısını bir misli daha arttırdı. Resmi ismiyle Pedro Lazo Torres, Müslümanlar arasında bilinen ismiyle İmam Yahya Pedro, Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Yahya Pedro, Kübalı Müslümanların sembol ismiydi. Bulunduğu yerde hayatı ve kendini sorgulamaya geçmiş ve bunun sonuncunda Müslüman olmuştu. Kendi evini Müslümanların kullanımına açan Pedro, vakit namazlarını burada cemaatle birlikte kılıyordu. Seneler geçtikçe İslam ülkelerinden teveccüh ve destekler artmaya başladı. Türkiye’den de sivil toplum kuruluşlarının bağlantısıyla Kübalı Müslümanların ilmi ihtiyaçlarını karşılayacak bir takım yardımlar adresini buldu.
İmam Yahya 2010 yılında CNN’e verdiği röportajda şöyle söylüyordu: “Çinli, Kübalı ya da Rus Müslüman olabilirsiniz. Yasalar hepimize karşı aynı (eşitiz). Kültürler farklı olabilir ancak İslam’a sarılan kişi Allah’ın dediklerini kabul eder, bu kadar basit.” Kendisi farklı kültürlerden Müslümanları kucaklamayı önemsiyordu çünkü İslam’ı seçmesinde farklı ülkelerden gelen değişim öğrencilerinin ve diğer Müslümanların da payı bulunmaktaydı.
Yaklaşık beş bin Müslümanın yaşadığı Küba’da İmam Yahya, arkadaşlarından bile bazen şaka ile de olsa terörist yaftasına maruz kalıyordu. Latin Amerika’da İslam’ı yaşamanın o kadar kolay olmadığı aşikar. İmam Yahya gibi kişiler vesilesiyle bu algının değişmesi ve Müslümanların inançlarını daha rahat ifade edebileceğine yönelik inancımız ise tam. Bu gibi ülkelerde daha fazla önemsediğim şey ise İslam’ın başka ülkelerin etkilerinden çok oralı, oranın havası, suyu, kültürü ile yetişmiş kişilerin İslam sancağını taşıması. Bir Kübalı’nın, Ekvadorlu’nın ya da Venezuellalı’nın halkına İslam’ı tanıtması çoğu ülkede dış müdahaleli çalışmalardan daha fazla sonuç vermektedir. Bizlere düşen bu asırda bu insanların yaptıkları işleri önemsemek ve onların mücadelesine katkıda bulunmaktır.
Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey İnsanlar! Muhakkak ki, Biz sizi bir erkek ile dişiden yarattık ve sizleri şubelere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Şüphe yok ki, sizin ind-i ilâhide en mükerrem olanınız en ziyade müttakî olanınızdır. Muhakkak ki Allah Teâlâ alîmdir, habîrdir.” (Hucurat Suresi, 13.)
Birbirimizi tanımaya devam edeceğiz. Tanıdıkça “Selam!” diyecek, bir vücudun parçaları olmaya devam edeceğiz. Küba’daki bir Müslümanın acısını yüreğimizde hissettiğimiz zaman Efendimiz (sav)’in buyurduğu şu sırra vakıf olacağız: “Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca öteki organların tamamı uykusuzluk ve derin bir rahatsızlık hisseder. Hasta olan organın ıstırabını daima paylaşırlar.” (Buhari, Müslim)
Bu vesileyle, 2013 yılında tanışma fırsatı bulduğum İmam Yahya’ya Allah’tan rahmet, ailesine ve Kübalı Müslümanlara başsağlığı diliyorum. Allah bu ülkelerde inancını zorluklara rağmen yaşayan yerli azınlık Müslümanlardan ve kalbinde Müslümanların derdiyle dertlenen herkesten razı olsun.