Muslim Port Haber Merkezi
Safeguard Defenders adlı kuruluş tarafından “Kapana Kısılmak: Çin’in Genişleyen Çıkış Yasağı Uygulamaları” başlıklı rapor yayınlandı.
Raporda, çıkış yasaklarının çoğu zaman yasal bir gerekçe olmaksızın bireyler, basın ve insan hakları savunuculuğu üzerinde daha fazla baskı kurmak amacıyla Xi Jinping tarafından bir araç olarak kullandığını ortaya koyuyor.
Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) ulusal güvenlik gerekçesiyle uyguladığı çıkış yasakları, yalnızca insan hakları savunucuları ve yabancı gazetecileri etkilemediği raporda yer aldı. Çin, söz konusu çıkış yasaklarını bir sınır ötesi baskı aracı olarak da kullanıyor. Raporda, Xi yönetimi altında dört yeni yasanın daha kabul edildiği ve bu türden kısıtlamalar getiren yasaların toplam sayısının 14'e ulaştığı belirtildi. Bu yeni yasalardan biri olan Gözetim Kanunu (2018), hakkında soruşturma yürütülen ya da şüpheli olmasalar bile bir soruşturmayla bağlantılı olan kişileri yurt dışına çıkış yasağına tabi kılındığı iletildi. Bu uygulama sınır kapılarında ya da ikametlerinde kişilerin pasaportlarına el konulması yoluyla ya da yeni pasaport veya pasaport yenileme başvurularının reddedilmesi yoluyla hayata geçirilmekte olduğu söylendi. Genellikle bireyler Çin’den ayrılmak üzere bir sınır kapısına gelene kadar haklarında getirilen çıkış yasağı konusunda bilgilendirilmiyor.
Çıkış Yasakları Yıllardır Devam Ediyor
Çin Komünist Partisi, Doğu Türkistan ve Tibet'te uzun süredir çıkış yasakları uygulamaya devam ediyor. Uygurlar açısından pasaportlara erişim her zaman yolsuzluk ve ayrımcı prosedürler yoluyla bir silah haline getirildi. 2015 yılında Doğu Türkistan'ın İli bölgesindeki yetkililer yeni pasaport vermeyi durdurmuş ve mevcut tüm pasaportları polis tarafından muhafaza edilmek üzere geri çağırmıştı. 2016 yılına gelindiğinde pasaportların geri alınması uygulaması Doğu Türkistan genelinde daha yaygın bir şekilde uygulanmaya başlandı. Bu durum baskı altındaki Uygurları da etkilemiş, Uygur Soykırımının devam ettiği koşullar altında pasaportlarını yenilemeye çalışan bazı Uygurlara pasaport yerine sadece Doğu Türkistan'a seyahat edebilmelerine yarayan tek yönlü seyahat belgeleri verilmişti.
“Uluslararası Toplumu Harekete Geçmeye Çağırıyoruz”
Uygur Hareketi İcra Direktörü Rushan Abbas konu hakkındaki görüşlerini şu sözlerle ifade etti: "Çıkış yasakları ÇKP'nin zulmünü daha da fazla dayatmak için kullandığı birçok araçtan biridir. Savunucular, insan hakları avukatları ve aileleri susturulmak amacıyla ÇKP tarafından rehin tutulmakta olup Uygur ve Tibet toplumlarının üyeleri ÇKP'nin soykırım ve insanlığa karşı suçlarının duyulmaması amacı doğrultusunda seyahat haklarından mahrum bırakılmaktadır. Safeguard Defenders tarafından hazırlanan rapor, ÇKP'nin acımasızlıkları hakkında farkındalık yaratmak ve masum sivilleri korumak için yardım çağrısında bulunmak için güçlü bir araç olarak ortaya çıktı. Uluslararası toplumu ve BM insan hakları organlarını ÇKP’nin acımasız eylemleri derhal gündeme almaya ve Uygurların, Tibetlilerin ve baskı ve acıya maruz kalan tüm bireylerin insan haklarını korumak için harekete geçmeye çağırıyoruz."
Uygur Hareketi, (CFU) konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Safeguard Defenders örgütünü ÇKP'nin bir başka suçuna daha dikkat çektiği için takdirle karşıladığımızı belirtiyoruz. Çin'in çıkış yasağı uygulaması, bireylerin çoğu zaman yasallıktan yoksun açık hava hapishanelerinde zindan edilmesine ve insanlık dışı muameleye maruz kalmasına yol açtığı bilinmektedir. Çıkış yasaklarından etkilenenler Komünist rejim altında karara genel itibarıyla itiraz edememekte. Tüm hükümetleri aileleri yeniden bir araya getirmek, insan haklarını savunmak ve Çin'i işlediği suçlardan sorumlu tutmak için Çin'in çıkış yasaklarından etkilenenlerin mağduriyetine öncelik vermeye ve konuyu ele almaya çağırıyoruz.