Uygur Soykırımı’nın en acı örneği, babasının ölümünü bile aylar sonra öğrendi
Çin Komünist Rejimi’nin baskısı ve zulmü altında soykırım mağduru olan Uygurların karşılaştıkları insanlık dışı hadiselere dair her geçen gün yeni haberler gelmektedir. Başta Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkeler olmak üzere dünyanın gözleri önünde bir soykırım gerçekleşmektedir. Bu soykırım sürecinde Çin Komünist rejiminin Doğu Türkistan’ı hem gerçek duvarlarla hem de sanal engellerle dünyadan kopardığı için Uygurlar açısından zulüm daha da katlanmaktadır. Yıllardır annelerinden, babalarından ve yakınlarından haber alamayan Uygurlar yakınlarının vefatlarını bile aylar sonra öğrenmektedir. Bu zulmün en son mağdurlarından biri ise Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim İdris olmuştur. İdris, babası Abdulkerim Zikrullah İdris’in vefat haberini 7 ay sonra almıştır. Üstelik babasının neden öldüğü hayatının son anlarında neler yaşandığına dair hiçbir bilgi yoktur. Bu acı haber ancak Doğu Türkistan’dan çok kıt kaynaklardan elde edilen bilgilerle öğrenilmiştir.
Abdulhakim İdris, Doğu Türkistan davasını duyurmak için dünyanın dört bir tarafına dağılmış milyonlarca Uygurlardan biridir. Gençliğinin baharında anne ve babasından ayrılarak gurbete giden İdris, arkadaşları ile birlikte Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü anlatmaya kendisini adamıştır. Hem annesi hem de babası da onu yurt dışına gönderirken bu önemli sorumluluğu Abdulhakim İdris’e vermiştir. Doğu Türkistan’a bir daha dönemeyen Abdulhakim İdris, babasını son kez 20 yıl önce görmüştür. Babası ile en son telefon konuşması ise 25 Nisan 2017’dir. O tarihte anne ve babasının yaşadığı ev Çinlilerin gözetimi ve kontrolü altında olduğu için Annesi ve babası Abdulhakim İdris’e bir daha onları aramamalarını söylemiştir. O günden bugüne kadar ne annesinin ne babasının ne de kardeşlerinin durumu hakkında bilgi alınamamıştır. Tam 6 yıl sonra Doğu Türkistan’dan ulaşılan bir kaynak Abdulhakim İdris’in babası Abdulkerim Zikrullah’ın 7 ay önce vefat ettiği bilgisini ulaştırmıştır. Annesinin durumu hakkında henüz bir bilgi yoktur. Kardeşleri ve kardeşlerinin eşleri halen toplama kampında tutulmaktadır. Acı haberi öğrenen İdris, gurbet hayatının en acı gününü yaşamıştır, “Bir oğul olarak kalbim buruk, son yıllarında babamlavakit geçiremedim. Güzel anılar bir film gibi gözlerimin önünde geçmeye başladı. Babam inanan, çalışkan ve adanmış bir adamdı. Beni bugün olduğum gibi yetiştirdi ve halkımız için çaba göstermem için bir yola soktu. Özgürlük ve adalet bedelsiz gelmez, Doğu Türkistan halkının ödediği ve ağır bir şekilde ödemeye devam ettiği bedel budur. Bir soykırım sırasında memleketinde vefat eden babamı şehit olarak görüyorum, Allah'ın ona cenneti bahşetmesi için dua ediyorum ve bir gün orada tekrar bir araya gelmesi için dua ediyorum” diyerek duygularını dile getirmiştir.
Çin'in Uygurlara yönelik soykırım baskısı ile, Çin Hükümeti kasıtlı olarak yurtdışındaki Uygurlar ile Doğu Türkistan'daki aile üyeleri arasındaki hayati iletişim kanallarını engellemektedir. Uygurlar, vefatlarından aylar hatta yıllar sonra sevdiklerinin kaderini öğrenmenin işkence yükünü üstlenmek zorunda kalmaktadır. Bu acımasız gerçeklik, Uygurlara karşı devam eden soykırımın büyüklüğünün ve ciddiyetinin bir kanıtı olarak hizmet etmektedir.
Bu acı hadise bir kez daha ortaya koymuştur ki, iletişim teknolojisinin zirvede olduğu bir çağda, Uygurlar üzerindeki baskı ve zulüm o kadar ağırdır ki, Doğu Türkistan halkı yakınlarının vefat haberlerini bile öğrenememektedir. Bütün dünyanın bu zulme dur demesinin vakti gelmiştir. Eğer insanlık bir an önce harekete geçmezse, başta Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkeler olmak üzere bu soykırıma görmezden gelenler, soykırım suçunun ortağı olarak tarihe geçecektir.