Yunanistan Ege ve Akdeniz'de bu zamana kadar hiç olmadık derecede ileri söylemler kullanmaya başladı. Aslında bunun nedeni Başbakan KiryakosMiçotakis'in, 'Türkiye ile yaşadığımız anlaşmazlıkları, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) anlaşmazlığına çevirmeyi başardık' cümlesinden net olarak anlaşılıyor. Son olarak Atina İyon Denizi'ndeki kara sularının 12 mile çıkartılmasını öngören tasarıyı mecliste kabul etti. Bu adım doğrudan Türkiye'yi ilgilendirmiyor ama istikşafi görüşmelerin yapıldığı bu günlerde, bu kararla mesaj bir açıdan Türkiye'ye de verilmiş oluyor. Kendisine 580 km uzaklıkta olan, Türkiye'ye ise sadece 2 km mesafede olan Meis Adası'nın bile ana kara gibi kıta sahanlığı hakkının olduğunu iddia eden Yunanistan, İyon Denizi'nde attığı bu adımla bir taşla birkaç kuş vurmanın hesaplarını yapıyor.
Diğer taraftan Yunanistan 2021 yılında savunma bütçesini geçen yıla göre 5 kat artırmıştı. Yani bütçeden savunma harcamalarına ayrılan pay yaklaşık 5,5 milyar USD olarak belirlenmişti. Bunun gerekçesi olarak da Türkiye ile Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginliği göstermişti. Ayrıca Yunanistan, Türkiye ile yaşanan sorunlarda AB içindeki en büyük destekçisi olan Fransa'nın her türlü desteğini almaya da devam ediyor. 18 adet Rafale tipi uçak alımı için süreç başlatıldı. Peki, Atina ne yapmaya çalışıyor? Cevap aslında çok net; Yunanistan hem kendisinin hem de Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB'ye üye olmasının verdiği aşırı özgüvenle Ege ve Akdeniz'in tek sahibi gibi hareket etmek istiyor. Öylesine pervasızlık yapıyor ki, başta da ifade ettiğimiz gibi AB korumasının her şey olduğunu zannediyor. Bütün bunlar olurken iç sızlatan şey ise, Yunanistan'ın bu yaklaşımlarının altyapısını oluşturan gerekçelerin Türkiye'nin süreç içinde attığı yanlış adımlar sonucu oluşmasıdır. 2004 Annan Planı ile kurulan tuzak bugün hedefine onlar açısından ulaşmış görünüyor. Ne Amerika Birleşik Devletleri (ABD), ne de AB Türkiye'ye verdikleri hiçbir sözü tutmadıkları gibi bir de Güney Kıbrıs'ı ödüllere boğdular. Hep beraber taltif etme yarışına girdiler.
Bununla birlikte Yunanistan, Güney Kıbrıs üzerinden Lübnan, Mısır, İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yaparak bugünleri sistemli bir şekilde hazırladı. Hele de Rodos ve Girit adaları üzerinden belirlediği sınırla Mısır ile doğrudan yaptığı MEB anlaşması Akdeniz'i neredeyse tamamen ele geçirme girişimi olarak ortaya çıktı. Bütün bunların Yunanistan'ın kendi iradesiyle oluştuğunu söylemek eşyanın tabiatına aykırı. Türkiye ve Yunanistan arasında yapılacak askeri, siyasi, ekonomik, sosyal yani her türlü kıyastan kimin üstünlük sağlayacağını değerlendirmek bile doğru olmaz. Ancak Yunanistan şunu net olarak bilmeli, Akdeniz de Ege de barış rüzgarları estirmek öyle çok zor değil. Yapılması gereken tek şey taleplerde ölçüyü aşmamak. Makul olan neyse ona yaklaşmaya çalışmak. Hakkı olana rıza göstermek. Bencil olmamak. Konuyu doğru zeminde konuşmayı denemek. Çünkü konuya bu açılardan yaklaşmak herkesin faydasına olur.
Sonuçta Akdeniz'de en uzun sınıra sahip ülke olan Türkiye'ye 'sen burnunu dışarı çıkarma denebilir' ama bu söylemin ödenmesi gereken bedelleri mecburen olur. Çatışmayı sürekli destekler mahiyette adımlar atmanın, arkadaki güçlerin gölgesine güvenerek bir şeyler söylemenin realitede bir karşılığı olmaz.
Malum bizde 'sokma akıl para etmez' diye bir söz var. Yunanistan için doğru olan da başkalarının aklıyla hareket etmemektir. Abes ama baklavaya bile sahip çıkacak kadar ortak yanlarımız varken, bu coğrafyada savaş tamtamlarının yeniden çalınmasına zemin hazırlamanın kimseye bir faydası olmaz. Başbakan Miçotakis kendi anlaşmazlıklarını Türkiye ile AB'nin sorunları haline getirmeyi önemli bir başarı olarak görüyor ama yüzyıl önce kendileri üzerinden bu ülkeyle hesap görmeye çalışanların akıbetlerini de unutmamalıdır. Yunanistan tuzağa çekiliyor. Her şeye rağmen Atina'da bu gerçeği görenlerin olması da umut verici. Bir bakarsınız Yunanistan'ı öne sürenler kendi dertlerine düşerler, sonra yine baş başa kalırız. Yunanistan kendisine ve bölgeye döşenen bubi tuzaklarına karşı uyanık olmalıdır.