Muslim Port Haber Merkezi | Yunus Emre Kaynak
İdlib'in kuzeyinde bulunan ve Bizans'tan kalma harabelerle dolu Sarjableh antik kalıntıları 50'den fazla mülteci aileye ev sahipliği yapıyor. Burada yaşamak zorunda kalan mültecilerle röportaj gerçekleştiren El Cezire'ye konuşan aileler, savaşın ardından gelen göç ve harabeler arasındaki yaşamlarını anlattı.
Muhammed Osman, antik kalıntılar arasında yaşamını sürdüren mültecilerden biri. Osman, verdiği röportajda daha önce okul gezilerinde birçok antik kente gittiğini ancak bunlardan birinin bir gün evi olacağını hayal bile edemediğini söyledi.
30 yaşındaki Osman ve ailesi, yaklaşık iki buçuk yıl önce Suriye'nin kuzeybatısında gerçekleşen saldırılar sonrası göç etmek zorunda kaldılar. O günden bu yana Türkiye sınırı yakınlarındaki Sarjableh'te bulunan antik kalıntılarının ortasında bir çadırda yaşıyorlar.
Kıyafetlerini kurutmak için taşların arasına gerilmiş ipler kullanan aileler tarihin ortasında yaşam mücadelesi veriyor.
'Yaz aylarında akrep ve toz ile mücadele ediyoruz' diyen Osman, 'kış aylarında dondurucu soğukla karşı karşıya kalıyoruz. Durum umutsuz. Sağlık hizmeti yok" dedi.
Dört çocuk babası Osman, zeytin toplama gibi mevsimlik işlere ve alabileceği diğer işlere bağlı olarak gelir elde etmek için mücadele ediyor. İş olmadığında, ailesinin temel ihtiyaçlarını sağlamak için borca girmek zorunda kalıyor. Çocukları ise okula gidemiyor.
Yıkık harabeler arasında koşuşturan çocuklar, hayvanlarla ilgileniyor ve annelerine yardım ederek günlerini geçirmeye çalışıyor.
Harabeler Arasında Yaşam Mücadelesi
Osman, "Son bombardıman ve saldırı başladığında, buraya gelmek için ayrıldık" dedi. "Sığınacak bir yer bulamadık, bu yüzden burada harabelerin arasında yaşamaya başladık."
Tarihi 5. yüzyıla kadar uzanan harabelerin bir Hristiyan yerleşimi olduğu biliniyor. Sarjableh kalıntıları, toprak sahiplerinin kira talep ettiği diğer alanların aksine, orada kalmak için para ödemek zorunda olmadıkları için mülteciler arasında popüler olmuş durumda.
İdlib kentinin kuzeybatısında bulunan antik Babisqa bölgesi de mültecilere barınak sağlıyor.
Göç eden aileler arasında hayvancılıkla uğraşanlar, şu anda Suriye hükümetinin kontrolü altındaki bölgeden muhaliflerin elindeki bölgelere kaçtıklarında koyunlarını ve keçilerini de yanlarında götürdüler. Bugün, koyunlar ve keçiler eski taşların ortasında besleniyor, kümes hayvanları ise kalıntılar arasında dolaşıyor.
Osman, "Buradaki herkesin tarım yapacağı arazileri vardı. Köylerimizde geçim kaynaklarımız vardı ve kimseye ihtiyacımız yoktu. Ama savaş nedeniyle yerlerimizden olduk" dedi.
Osman verdiği röportajı şu sözlerle bitirdi: "Binlerce yıldır ıssız olan bu harabeye gelmek ve yaşamımızı sürdürmek için kendi özgür irademizle topraklarımızı terk etmedik."